"Rüzgar gelmeseydi sen belki de..."
İkimiz de Rüzgar'a baktık. Çınar'ın başını okşarken yüzünden başka bir yeri yaralanmış mı diye kontrol ediyordu.
"Ben de oradaydım. Tam karşında. Alevler etrafımızı birdenbire sardığında seninle önemli bir konu hakkında konuşuyorduk."
"Ne hakkında?" diye sordum Efe sessizliğe bürününce.
"Ben, sana seni ne kadar çok sevdiğimi itiraf etmiştim."
"Ne?" dedim çığlık atıp. Efe beni mi seviyordu? Diğerlerinin bize bakmasını umursamadan bağırmaya devam ettim. Kendimi tutabilmem mümkün değildi.
"Eğer bu kadar ciddi görünmeseydin söylediklerinin tek bir kelimesine dahi inanmaz, güler geçerdim."
"Sonrasında bana bakışların değişti, bir adım uzaklaştın. Sana doğru yaklaştığımda dokunmama izin vermedin. Sürekli kaçtın."
Benim heyecan ve şaşkınlığımın aksine Efe oldukça sakin görünüyordu. Bu konuşmayı kafasında milyon kez tekrarlayıp kendini hazır hissedene kadar beklediğine emindim.
"Sonra birden herkes kaçışmaya başladı. Sınıfta bizden başka 3 4 kişi daha vardı ve onlar alevler buraya ulaşana kadar çoktan kaçmıştı. Ama sen olduğun yerde donakaldın. Hareket edemiyordun ve seni bırakıp gidemedim. Dokunamadım da. Alıp götürmeliydim, sen ne kadar itiraz etsen de seni oradan çıkarmalıydım, biliyorum; ama yapamadım işte. Sanki sana dokunduğumda inanılmaz kötü şeyler olacak gibiydi, benden nefret ettiğini düşündüm. Sana biraz daha yaklaşsam dünya tersine dönecekmiş gibi hissettim. Beni anlayabiliyorsun değil mi? Beni affedebilecek misin?"
Çekingen tavırlarının sebebi şimdi belli olmuştu. Elini tuttum, çekmeye yeltenmedi. Aksine o an gülümsedi.
"Hikayenin sonunu anlat. Bakalım seni affedebilecek miyim?" İşi şakaya vurmak bu noktada ne kadar işe yarardı bilmiyordum ama devamında neler olduğunu da öğrenmeliydim.
"Rüzgar nefes nefese sınıfa girdiğinde ne demeye orada öylece dikildiğimizi sordu ve sonra bir an tereddüt etmeden seni kucaklayıp dışarı çıkardı. Ayaklarım yere çivilenmiş gibiydi, giderken "Haydi!" diye beni uyarmasa belki bir süre daha kendime gelemeyecektim."
Derin bir iç çekip başını iki yana salladı.
"Tam bir aptalım. Bu kadar aptal olduğum için özür dilerim."
"Burada aptal olan biri varsa o da benim." dedim elini sıkarken. "Neden öyle tepki vermişim ki?"
"Hastaneye geldiğimizde neden böyle davrandığını anlamak için doktorlarla konuşmam gerektiğini düşündüm ama psikoloji okuyan Sercan olayı çoktan çözmüştü. Onur'dan sonra -ki bu hikayeyi bilseydim inan çok daha hassas davranırdım- senden hoşlananlara karşı aynı bakış açısına sahip olabilirmişsin. Sercan'ın dediğine göre seninle ilgilenen herkesi Onur gibi gördüğün için tedirgin oluyor ve acaba karşımdaki kişi psikopatlık boyutunda bana tutulmuş olabilir mi diye korkuyormuşsun. Sence de öyle mi?"
Aklım çok karışmıştı. Durum böyleyse Rüzgar'a karşı neden farklı davranıyordum? Gözlerim istemsizce ona kaydığında onun da bana baktığını fark ettim. Yüzündeki çiziklere ve şakaklarından süzülen kana rağmen hâlâ insanın canını acıtacak kadar güzeldi.
Efe zihnimi okumuştu ve cevabı tokat misali suratıma çarptı.
"Rüzgar'a izin veriyorsun ve ondan korkmuyorsun, çünkü onu seviyorsun."
Elini benimkinden çektiğinde hızla ona dönüp ağlamaya başladım.
"Efe neden böyle yapıyorsun? Birbirimize yıllarımızı vermedik mi? Her güzel günü beraber yaşadık, her sabah kaşarlı simitlerimizi derste gizlice yemedik mi? Her Allah'ın günü annemin yüzünden çok senin yüzünü gördüm ben. Bir yerim yaralansa ilk sana koştum, birinden hoşlansan gelip ilk bana anlattın. Senin için koca 12. sınıfların arasında ezilme pahasına kantin sırasına girmedim mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Rüyası
Chick-LitBence insan senin de dediğin gibi, bir ruha aşık olmalı. Normal hayatımda gördüğüm yüzlerce insana rağmen ben, hiç tanımadığım, hiç bilmediğim; ama düşüncelerine ve hislerine hakim olduğum biri hakkında düşünmeyi daha çok seviyorum. Zihnimin seninle...