Deniz, kum ve gece kuşları

96 37 2
                                    

İyi okumalar🤍

Giray çok kararlıydı... Bu her halinden belli oluyordu. Hep birlikte mekana doğru ilerledik. Yiğit ve Ateş banka oturdular.

-Yiğit bu gece sıra bende.

-Ne! Hayır daha geçen sıra sendeydi.

-Saçmalama hep bunu yapıyorsun!

Dayanamayıp neyi tartıştıklarını

sordum.

–Siz neyi tartışıyorsunuz?

Arkadan Giray cevap verdi.

-Geceleri bankta uyurken birbirlerine yastık oluyorlar sırayla onu tartışıyorlar...

Gülmeye başladım. Yiğit araya girdi.
yastık oluyorlar sırayla onu tartışıyorlar...

Gülmeye başladım. Yiğit araya girdi.

-Komik mi? Ne yapalım yani

-Neyse bu gece sıra bende hadi Yiğit.

Dedi Ateş. Yiğit sinsi bakışlarla Ateş'e bakıyordu...

-Tamam be ne naz yaptın. Bak Kumsal bu Ateş hep böyle karı gibi naz yapar o yüzden kimse yok hayatında.

Ateş, Yiğit'e sinirli sinirli bakarken, umursamadan Yiğit'in üstüne yattı. Yiğit ise şaşkınlıkla Ateş'i izliyordu-Allahım ya...

Diyerek ikisi de birbirinin üzerinde uyumaya çalıştılar. Giray arkadan seslendi.

-Sen uyumayacak mısın?

-Ee yok. Yani uykum yok...

-Hım anladım.

Giray'la biraz bakıştıktan sonra

-Ben biraz yürüyeceğim.

-Bende geleyim.

Dedi masum bir tavırla. Giray bana karşı yumşamaya mı başlıyordu acaba yoksa bana mı öyle geliyordu... Bende hemen iyi bir tavrında iyi olmaya başladığını düşünüyorumBende hemen iyi bir tavrında iyi olmaya başladığını düşünüyorum sürekli... Halbuki Giray hep aynı Giray. Ne eksik ne fazla...

-Ee gerek yok ben yalnız kalmak istiyorum.

Giray söylediklerim karşısında kafasını salladı. Bende sahile doğru yürüdüm bizim bulunduğumuz mekan sahile çok yakın olduğundan kafa dinlemek için mükemmel bir yer... Deniz, kumlar, gece kuşlarının cıvıltıları, gecenin rengine bürünmüş gökyüzü, her yere dizilmiş yıldızlar ve gökyüzünü, gökyüzü yapan en önemli unsur... "Ay"... Öylesine parlıyor ki. İşte bu yüzden geceyi çok seviyorum her yer karanlık sadece bir kaç tane ışık var ve sessiz, sakin. Kendini dinleyebileceğin en huzurlu ortam...

Sahile indiğimde kumların üzerine oturdum ve denizi izlemeye başladım. Sürekli gelip giden dalgalarıSürekli gelip giden dalgaları seyrettim. Her bir dalga sırayla gelip gidiyor... Hayatımızda olanlar gibi biri gidiyor biri geliyor... Ben bu şekilde düşüncelere dalmışken biri omzuma dokundu. Kafamı çevirdiğimde Batu'yu gördüm... Yanıma oturdu.

-İyi misin?

-İyiyim... Sen?

-İyi olmaya çalışıyorum ya.

-Anladım.

Aslında bakarsanız şuanda bizim için baş şüpheli Batu... Yani saat ondaydı ve bunların hepsi birer işaretti. Hem Giray'da böyle düşünüyor ama kimseyi de durduk yere suçlayamayız... Ne yaparsak yapalım her şeyi düzgünce halletmemiz gerekiyor ve bu benim için çok zor...-Kumsal... Evin yanmış

-Evet öyle bir şey oldu.

-Ya çok geçmiş olsun benim yapabileceğim bir şey varsa eğer ben he-

Sözünü kestim.

-Yoo, kimsenin yapabileceği bir şey yok. Teşekkürler

-Peki... Giray'ın evi de yanmış galiba?

-Evet. Sen neden soruyorsun bunları?

-Kumsal yardım etmeye çalışıyorum. Nerede kalıyorsunuz?

-Biz bakarız başımızın çaresine teşekkürler.

-Bak eğer yapa-

-Yok dedim ya Batu!-Tamam. Tamam ben anladım haklısın gerginsin ben sonra geleyim O zaman.

Diyerek yanımdan uzaklaştı. Kafamı dizime koyarak ağlamaya başladım. Neden her şey beni buluyor... Bilmiyorum ama gerçekten artık çok sıkıldım ve yoruldum. Gitmek istiyorum çok uzaklara gitmek istiyorum ama gidemiyorum... Okula gidemiyorum, fotoğraf makinemi çaldırdım, evimi kaybettim... Gerçekten başıma daha ne gelebilir... Daha ne kadar yıpratabilir bu hayat beni.

Olduğum yerden kalkarak mekana doğru ilerledim sahilin kapısından çıkacakken yolda bir şeyler yaptıklarını gördüm. İnşaat işçileri sahil kapısının önünü kapatıp bir şeyler yapıyorlardı. Bir bu eksikti yani... Hemen gidip sordum.

-Pardon bakar mısınız, Ben geçebilir miyim?-Kusura bakma bacım şuan yolla ilgili bir sorun var şu arkadan bir yerden çık.

-Ya beş dakika da geçeyim işte şuradan, orada yol yok ki.

-Bacım kaç aydır bu yol için bekletiyorlar şimdi yarım bırakamayız ki hem yolu kazdık tehlikeli.

İçimden oflayarak ordan uzaklaştım ve başka nereden çıkabilirim diye düşünürken en son çare sahilin az ilerisinde bulunan çalılıkların orda duran demirlerin üzerinden atlamak geldi aklıma. Oraya doğru ilerledim ve çok yüksekti ama başka da bir çarem yoktu. Çantamı demirlerin üzerinden önden fırlattım ve taşa basarak ağacın dalından tutundum. Diğer ayağımı da karşıya atarak geçmeyi başardım ama yere doğru atladığımda ağacın dallarından biri kafama düşüyordu... O an bir çığlık atarak kafamı korudum ve kendimi geriye çekerken arkamdan başka biri belimden sıkıca kavrayarak beni

ESİR! Kitap Olacak!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin