İyi okumalar...💚
Bu sahneyi nasıl buldunuz?..
–istediğini bilmiyorsun ki... Sana da hak veriyorum yani. Ama ben ne kadar dayanabilirim inan bilmiyorum.
Dedi. Hiç bir şey demeden arkamı döndüm ve duvarı boyamaya devam ettim. Bir kaç saat sonra oda'nın boyası bitmişti. O kadar güzel görnüyordu ki... Yiğit ve Eslem'de salonun duvarlarını boyamayı bitirmişlerdi. Onlara bakmak için yanlarına gittiğimizde şok içinde birbirimize baktık. Çünkü duvarları toz pembeye boyamışlardı... Evet "toz pembe"
-İnanmıyorum toz pembeye mi boyadınız.
Yiğit gülerek cevap verdi. -Ee sizde gökkuşağına boyadınız.
Giray araya girdi.
-Oğlum oranın benim için önemi büyük ama söyledim sizede zaten. Ama salon pembe olmasaydı iyidi...
-Bu kadar mı karanlıktı içiniz? Eslem araya girdi.
-Ya bu karanlık günleri bir kenara bırakıp güzel bir şey yapmaya çalışıyoruz şuan herkes mutlu bence bırakın renkli kalsın. Kendinizi karanlıkta boğmayın.
Eslem haklıydı aslında. Bu evi boyarken hiç kimse hiç bir şey düşünmüyordu. Sadece yaptığımız işe odaklıydık. Az bir zaman dilimi de olsa bütün sıkıntılarımızı unutturmuştu bu ev.
-Amaan neyse doğru söylüyorsun. Artık kimse bir şeyleri sorgulamasın ve işimize odaklanalım.
Dediğimde Giray'ın gözleri üzerimdeydi. Gözünü benden bir dakika bile ayırmadan beni inceliyor... Yine herkes işinin başına döndü. Biz oda nın eşyalarını yerleştirmeyibitirmiştik bile... Koltuklar gökyüzü gibiydi... Masmavi. Koltukları da yerleştirdikten sonra Yiğit ve Eslem'in yanına gittik. Ama ikisi de çoktan uyuya kalmıştı. Eslem'in elinde sarı bir bez, saç topuzu bozulmuş ve iki büklüm uyuyordu. Yiğit ise başını Eslem'in omzuna yaslamış, elinde ki boya fırçasında ki boya kalıntıları yere damlaya damlaya pembeye boyuyordu... Giray eliyle işaret ederek
-Şunlara bak. Biz de iş yapıyorlar zannediyoruz...
Gülümsedim.
-Olsun ya en azından duvarı boyamışlar.
-Ya... Duvarı da boyamasalardı ne yapardık...
-Ya Giray, dalga geçme!
Giray gülmeye başladı. Arkadan Ateş
bize seslendiğinde aynı andakafamızı çevirdik. -İşiniz bitti galiba?
-Bizim bitti de salon olduğu gibi duruyor...
Ateş yanımıza gelip etrafa baktı. -İnanmıyorum ya! Onca iş varken uyudular mı?
Giray araya girdi.
-Neyse kalsın. Yarın devam ederiz artık.
Dedi. Birlikte bahçeye doğru çıktık. Bahçede duran sandalyelere oturduk ve karşıdan buraya doğru gelen bir kız fark ettik. Bize doğru geliyordu... Aslında gelemiyordu bile... Ayağında on santim topukluyla biraz zorlanıyordu. Hemen Giray'a doğru ilerledi ve...
-Giraycım burdasınız şükür. Sizi
bulana kadar canım çıktı. Bu kız kimdi şimdi ve neden Giray'a "Giraycım" diyordu...-Hoş geldin ya, biz sana haber verecektikte işler biraz karışınca tamamen unuttuk.
-Ay olsun Kamil abiden öğrendim. İyisiniz değil mi?
-İyiyiz ya bir şey yok. Ben kaşlarım havada kızı izlerken,
Giray bunu fark etmiş olmalı ki...
-Ee Şeyma, bu Kumsal. Bizim arkadaşımız.
Dedi. Şeyma beni baştan aşağı süzdükten sonra elini bana doğru uzattı ve "memnun oldum" dedi. Ben de aynı şekilde karşılık verdikten sonra hep birlikte oturduk.
-Ya Giraycım ev nasıl gidiyor. Çok sevindim duyunca
-İyi gidiyor şuanlık bir sıkıntı yok.
-Yiğit nerede?
-İçerde uyuya kalmış. Uyanır birazdan
-Ay onu da çok özledim ya.
Dedi. Bunlar bu kadar samimi olduğuna göre önceden tanışıyorlardı. Yani ben öyle düşünüyorum. Ateş bana doğru dönerek...
-Kumsal, Şeyma bizim çocukluk
arkadaşımız. Hani o gün bizim mekanın ordayken bir kız görmüştünüz ya o kız Şeyma'ydı işte. Tabii ya... Ben hatta demiştim ki "hemen yerimi doldurmuşlar..." falan. Bu o kız. Uzaktan tanıyamadım. Ama yinede çok hoşlandığımı söyleyemeyeceğim...
-Him... Öyle mi?
-Evet canım öyle, Yiğit falan bahsetti
senden.
-Yaa...
-Ya...
Off bir bu eksikti yani... Giray araya girdi.
-Ee ben bir su alacağım hemen geliyorum.
Diyerek ayağa kalktı bende hemen–
–Ee bende bir su içeyim hemen geliyoruz biz. Siz konuşun... Geliyoruz yani.
Şeyma bana değişik, değişik bakışlar atıyordu.
Giray'ın yanına gittiğimde arkası dönük bir şekilde sürahide ki suyu dolduruyordu. Hemen yanına geçerek konuşmaya başladım.
-Bu kadar olayı kimsenin bilmemesi gerekiyor demiştin. Bana o kadar laf saymıştın ama bakıyorum da Şeyma bütün olaya hakim. Ona hiç bir tepki göstermiyorsun.
Giray derin bir iç çekerek.
-Off Kumsal ya, cidden buna mi takıldın?
-Hayır, hayır ben hiç bir şeye takılmıyorum. Sadece...
Ben bir şeyler açıklamaya çalışırken Giray'da sürahiyi alıp dolaba koyuyordu. Sonra mutfak dolaplarını falan kontrol ediyordu. Beni dinlemediğini falan düşünüyordum...
-Sen beni dinlemiyorsun ki zaten ben ne anlatıyorsam...
Diyerek bahçeye doğru yöneldiğimde, kolumdan hızlıca çekerek beni mermere doğru sert bir şekilde dayadı, kollarıyla mermerden destek alarak etrafımı kapattı. Ve gözleriyle gözlerime odaklandı. Bir an kalbim durdu... Yine çok güzel bakıyor, derinden bakıyor bana. Gözlerini hiç ayırmadan... Alt tarafı bakıyor işte ama... O gözlerin, o bakışların altında derinlerde bir yerde çok değişik bir his var bunu hissediyorum... O BANA BÖYLE GÜZEL BAKARKEN, BENİM ONA BAKAMAMAM, BENİ BÖYLE DERİNDEN ETKİLERKEN, O DERİNLİKTE KAYBOLMAM...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR! Kitap Olacak!
Teen FictionYıkılmış bir hastanede olan biten olayları bir fotoğraf karesi içerisine almak isteyen Kumsal'ın tehlikeli bir yola nasıl "Esir" düştüğünü, bu yolda kimlerle karşılaşıp hayatına nasıl yön verdiğini anlatan biraz korku, biraz acı ve biraz da gerilim...