SOĞUK HAVA ODASI!!!

72 26 0
                                    

İyi okumalar...⭐

Bunu bekliyor muydunuz?..

yerler garip çünkü etrafta çok yıkık dökük, terkedilmiş yerler var. İçeriye doğru girdiğimizde çok bir şey yoktu. Terkedilmiş tezgahlar, terkedilmiş reyonlar, bomboş duran raflar... Bir adım attığımız anda bir ses duyduk ve olduğumuz yerde kaldık. Eslem birden kolumdan sıkıca tuttu.

-Kumsal çok korkuyorum...

Eslem'in yüzünde ki korku söylemese de belli oluyordu. Peki ya ben... Bende korkudan ölecektim neredeyse. Bir gün öleceğim ama bu sebeplerden, bu olaylardan ölmeyi hiç istemiyorum. İnsan öleceği için mi korkar yoksa, korktuğu için mi ölmek ister... Onu bunu bilmem ama ben "öleceğimi düşündüğüm için korkuyorum." Eslem'e doğru döndüğümde bir ses daha duyduk. Ve aniden çalan telefonum bu sese eşlik etti. Hemen açtım. Arayan "KATİLDİ."

"Ne var!""Sakin."

"Ne istiyorsun?"

"Sadece seni istiyorum Kumsal. Sadece seni..."

"Batu, senin olduğunu biliyorum o yüzd-"

Gülmeye başladı. Ses değiştiren maske yüzünden o kahkaha sesleri bile çok ürperticiydi.

"O zaman soğuk hava odasına gel. Seni orada bekliyorum!"

Dedi ve telefon kapandı.

-Ne istiyor Allahın cezası!

-Beni istiyormuş... Soğuk hava odasında seni bekliyorum dedi.

-Soğuk hava odası ne alak ya?Bunu bende düşünüyorum. Neden soğuk hava odası... Batu neden böyle yapıyor hiç anlayamıyorum. Ama gideceğim oraya. Gideceğim çünkü bunların hepsinin açıklamasını yapacak. Ne olursa olsun, nerede olursa olsun. Bunların hesabını verecek.

-Bilmiyorum ama ne olursa olsun gideceğiz ve bunların hepsini öğreneceğiz. Artık geri dönüşümüz yok.

Eslem'le birlikte soğuk hava odasına doğru ilerledik. Kimse yoktu kapının önünde. Etrafta ki sesler durmuştu. Soğuk hava odasının kapısını hafifçe araladım ve kafamı uzatıp içeriye doğru baktığımda arkadan gelen bir sarsıntıyla içeriye doğru düştüm. Biri beni ayağa kaldırdı ve ben bir çığlık attım. Ağzımı kapatmaya çalıştı... Yüzünü hala göremiyordum ve görmekte imkansızdı. Simsiyah bir adam vardı karşımda... Beni duvara doğru yaslayıp cebinden çıkardığı bıçağı yavasca bana doğruyaklaştırdı. Ben ise hala bağırıp, çırpınıyordum ama ne faydası vardı ki... Karnıma sapladı birden. Gözlerim kocaman açıldı. Sesim kesildi. Nefes alış verişlerim yavaşladı. Ve birden çekti bıçağı. Olduğum yerde, yere yığıldım. Elimle karnımı tuttuğumda elim kıp kırmızı olmuştu. Ve bedenim istemsizce kıvranıyordu yerde. Kalbimin zorlandığını

hissedebiliyordum... Adam arkasına bakmadan gitti. Ölecektim artık. Yolun sonuna gelmiştim. Bir

kurtuluşu yok. Hiç bir çare yok artık... Ben çıktığım bu tehlikeli yola esir olmuştum artık... Ve bu esaret koca bir sonsuzluğu olan bir yola esir olmaktı. Ben o sonsuzluğa esir olmuştum bile. Yavaş yavaş gözlerimi kapanıyordu... Etraf bulanıklaşmıştı bedenim ise hala kıvranıyordu yerde. Gözlerim kapıdayken, kapı açıldı birden. İnsanları seçmekte zorlanıyordum. Ama o simsiyah adamı görebiliyordum. Yine simsiyah, uzun bir gölge beliriyordu kapıda. Ve biri girdi odaya. Başka biri... "KUMSAL" Diye seslendi... Kulağıma gelen boğuk ses beynimde yankı yapıyordu. Bana doğru eğildi ve koluyla başımı destekledi.

ESİR! Kitap Olacak!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin