Uzun zamandır yoktum... Nasılsınızz çok özledim sizii❤
Hadi herkes uzun zamanlık bir durgunluğa kocaman bir kalp bıraksın ben bıraktım bilee❤
Gözlerim dolmuştu. Giray... Kesin aşıktı... O çok güzel seviyor. Çok güzel bakıyor... Peki ya ben... Ben bu kalbi kirletir miyim? Yıpratır mıyım onu?
-Kumsal bak bundan sonra birlikte hareket edeceğiz. Bu her kimse seni benden uzak tutmaya çalışmış anlıyorum ama uzak durmayacağım artık. Ne olursa olsun gerekiyorsa ölüme esir olacağım ama ait olduğum eli asla bırakmayacağım.
-Giray ben... Ben her saniye tehdit altındaydım ve sana gelirsem...
Ağlamaya başladım birden. Giray "şşt" diyerek kafamı göğsüne yasladı ve kalın ses tonuyla konuştu. -Tamam sakin ol. Bana hiç bir şey yapamayacaklar. Tamam mı? Sen sakin ol sadece bana güven. Gözlerimi gözlerine odakladı. Göz yaşlarımı sildi.
-Giray özür dilerim...
-Özür dileme sen benim için yaptın.
Dedi ve sımsıkı sarıldı bana.
Kalbine denk geliyordum ve kalbi çok hızlı çarpıyordu... Bu saatten sonra yalnız değilim biliyorum. Giray beni bırakmaz artık. Bende ondan saklanmak, kaçmak istemiyorum ama ona bir şey olursa kendimi asla affetmem. İnsanlar hayatta hata yapmamak için bir hataya kurban gitmemek için kaçarlar, saklanırlar ama hatalardan kurtulmanın tek yolu da kalbindir. Kalbinden geçeni yapmak... Kalbine bir şans vermek belki de.-Şimdi yurda gideceğiz ve akşam bişeyler olursa bize haber vereceksin. Tamam mı?
Kafamı salladım. Hep birlikte yurda gittik. Eslem, yurdun kapısının önünde endişeli bir şekilde bir oraya bir buraya gidip geliyordu. Birden kafasını kaldırıp bize doğru baktı. Ve koşarak boynuma atladı.
-Kumsal, nerelerdesin ya çok merak ettim. Hiç bir şey demeden gittin. Çok korktum...
-Özür dilerim. Kafamı dinlemeye ihtiyacım vardı. Ama rahat bırakmadılar maalesef...
Dediğimde. Giray bana imali bakışlar atıyordu.
-Bu halde tek başına kafa dinlemene izin veremezdik heralde.
Dedi. Yiğit. Haklıydı... Ben kendimde bile değilim. Onlarda beni düşünüyorlardı... Yorgun bir kafayla, kafa dinlemeye çalışıyordum işte. Düşüncelerimi rahatlatmak, içimi dökmek istiyordum. Kocaman bir boşluğun ortasında sesim kısılana kadar bağırmak ve göz yaşım tükenene kadar ağlamak istiyordum...Buna gerçekten çok ihtiyacım var. İnsanlar düşüncelerinin içinde boğulduklarında bir çığlık atmak bazen iyi geliyor. Bunu bir kere çocukken yapmıştım. Aslında ben ilk defa bir ceset görmüyorum... Küçükken okulda bir kız vardı çok güzel bir kız. Bir gün biriyle kavga ederken okulun penceresinden düşmüştü ve gözlerimin önünde gitmişti... Bizim okul o zamanlar çok yapısızdı yani bina bakımlı değildi. Pencerelerde korumalıklar bile yoktu. Zaten okulun müdürü bile bu okula hiç bir şey yaptırmazdı. Parası olsa da yaptırmazdı. 13 yaşındaydım o zaman. O kız aşağıya düştüğünde öğretmenler sınıfa doluşmuştu. Hepimizi okulun koridoruna topladılar ve kızı kimseye göstermediler. O kız ne haldeydi hala bilmem ama öldüğünü biliyorum. Küçükken atlatmaya çalışmıştım bu tarmvayı.
Ama bugün olanlar da bana o kötü günleri hatırlatıyor.
-Neyse ben yukarı çıkıp biraz
uyumak istiyorum.Ateş arkadan omzuma dokundu ve.
-Kumsal bak dikkat edin. Bir şey olduğu anda haber edin korkmak yok artık. BU HAYATTA KORKMAK, KENDİNİ, KENDİ ELLERİNLE ÖLÜME BIRAKMAK GİBİ BİR ŞEYDİR.
Ateş'in bu sözleri... Bu hayat bize hep korkuyla, acıyla yaklaştı. Ama biz buna boyun eğersek ölüme de yaklaşmış oluruz. Kendi hayatmıza kendimiz yön veriyoruz ve biz bu hayatı korkarak değil. Cesur bir şekilde kendi içimizde aşacağız. Ben bu hayata boyun eğmeyeceğim.
-Haklısın. Bundan sonra boyun eğmek yok.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR! Kitap Olacak!
Teen FictionYıkılmış bir hastanede olan biten olayları bir fotoğraf karesi içerisine almak isteyen Kumsal'ın tehlikeli bir yola nasıl "Esir" düştüğünü, bu yolda kimlerle karşılaşıp hayatına nasıl yön verdiğini anlatan biraz korku, biraz acı ve biraz da gerilim...