İyi okumalar...✨
yapamıyorum işte olmuyor. Bakmaya korkuyorum belki de. Kalbim duracak gibi oluyor... Onun tek bir bakışı benim nefesimin kesilmesi demek.
-Dinliyorum anlat...
Dedi. Kısık bir ses tonuyla...
-Ee... Şey... Diyorum ki,
Dudaklarıma bakarak cevap verdi.
-Hih söyle ne diyorsun?
-İşte bana o kadar laf saydın ama o kızı hemen yanınıza almıştınız o zaman. Gördüğümde öyleydi yani...
Ben konuşuyorum ama Giray sürekli dudaklarıma bakıyor. Bende ister istemez onun dudaklarına odaklandım. Sonra eliyle saçımı okşayarak cevap verdi.
-Sen ona mi sinirlendin?
-Hayır sinirlenmedim. Sadece...
Dediğimde arkadan "Giray" diye bir ses geldi. Hemen arkamızı dönüp endişeli bir şekilde Şeyma'yabakıyorduk. Ben hemen oraya buraya koşturmaya başladım.
-Ee biz su içiyorduk. Bu sürahi niye dolapta değil diye ben Giray'a kızarken, dolaptan bardak alacaktım.
Boyum yetişmeyince o da ben
yardım edeyim deyinc-
Şeyma sözümü kesti ve Giray'a doğru gelerek. Koluna girdi.
-Tamam Kumsalcım ben anladım.
Gözlerim kocaman açılmıştı.
İnsanların sözlerinin kesilmesinden nefret ederim. Hele ki bu benim sözümse... Bu kız zaten zengin belli. Ayağında on santim topuklu, siyah kısacık bir etek, pırıltılı bir bulüz, bakımlı ve uzun tırnaklar...
-Ya Giray, burası çok güzel olmuş. Neden göstermedin?
-Bilmem fırsat kalmadı.
-Duvarları gökkuşağına boyama fikri harika, bayıldım.Aynen güzel oldu.
-Ama bence yeşil ya da mor falan olsaydı sadece o da güzel olurdu.
İkisinin arasına girerek Şeyma'nın elini, Giray'ın kolundan çektim ve...
-Ee evet çok güzel olurdu ama biz bu rengi tercih ettik.
Şeyma yine bana kötü kötü bakıyordu.
-Onu anladım zaten Kumsalcım ama gökkuşağı biraz abartı durmuş yani boğuyor insanı.
Kaşlarım havada Şeyma'yı inceliyordum. Tam cevap verecektim ki Giray araya girdi.
-İçinde bulunduğumuz durum bizi boğan şey. Bu odayı gökkuşağına boyamakta benim fikrimdi. Bu oda benim için değerli ve önemi de oldukça büyük. O yüzden gökkuşağı Şeyma.
-Anlıyorum. Zaten gayet hoş ama bu oda neden önemli bu kadar?
Giray bana bakarak cevap verdi.
-Bu oda da kendimi yeniden buldum. Yeniden toparladım belki de... Asla hissetmemem gereken hisler, yaşayamayacağım hayaller kurdum. Ama ne olursa olsun kendimi buldum. O yüzden bu oda benim
kendimi bulduğum, hislerime yön
verdiğim yer.Gözlerim dolmuştu yine... Soruyorum size, "bu çocuktan olur mu?" ben onu seviyorum ama sevmek bazen tek başına yetmiyor. Önümüze çıkan engeller sevgimizin her türlü önüne geçiyor ve kendimizi çıkmazlarda buluyoruz. Belki de insanların kendilerini çıkmazlarda bulmalarının sebebi budur. Sevgimize sahip çıkamıyoruz. Önünde ki engelleri aşmaktan her zaman korkuyor ve kaçıyoruz. Kaçmak çok basit...Üstüne gitmek, korkularla yüzleşmek, savaşmak... Zor. Herkes gibi bizde kaçıyoruz ve zor olanı seçiyoruz. Zorluklar bu hayatta her şeyin engeli aslında. Her şeyin tek sebebi zorluklar, ve korkularımız. Şeyma'da Giray'ın bu sözleri karşısında susup kalmıştı. Hemen konuyu değiştirmeye çalıştı.
-Ee neyse hadi bahçeye çıkalım. Hem Ateş'te yalnız kaldı.
Giray kafasını sallayarak bahçeye doğru ilerledi. Bizde peşinden gittik.
-Neredeydiniz ya?
-Bi su içip geldik.
-Bu kadar zaman sadece su mu içtiniz? Sıkıldım... Ne yapsak ki? Şeyma araya girdi.
-Vallaha haklısın Ateşcim. Sıkılman çok normal, sürekli bu olaylara kafanızı yoruyorsunuz. Kendinize hiç vakit ayırmadığınız için sıkılırsın tabii
-Kendimize vakit ayıracak zamanımız
yok maalesef. Şu olaylar bir hallolsun o zaman bakacağız.Ateş ve Şeyma konuşurken, Yiğit'le
Eslem yanımıza geldi.
-Ooo sonunda uyanabildiniz
Diyerek ayağa kalktı Ateş. Ve Yiğit'in
yanına giderek...
-Buyurun prensim oturun. Ne alırsınız? Çay, kahve... Yiğit gözünü açmaya çalışırken
oflayıp duruyordu.
-Off Ateş ya! Bu ne saçma ve gereksiz bir espri.
-Allah Allah niye kızıyorsun! Siz onca
-İşin arasında uyuya kalmayı nasıl
becerdiniz?Yiğit sinirli bir şekilde ayağa kalktı ve
-Ne demek o ya! Bak kendin de diyorsun "onca işin arasında" tabii ki uyuya kalabiliriz ne bar bunda?!
-Ne demek o ya! Bak kendin de diyorsun "onca işin arasında" tabii ki uyuya kalabiliriz ne bar bunda?! -Tamam ya ne bağırıyorsun bir şey demedim.
-Neyse biz Eslem'le yerleştiririz şimdi. Dedi.
Ve Eslem'in kolundan çekiştirerek içeriye girdiler. Yiğit'i ilk defa böyle sinirli görüyordum aslında.
Giray'a doğru dönerek...
-Giray, bizim gitmemiz gerek artık. Saat geç oluyor.
-Burada kalsanız...
-Olmaz, eşyalar daha yeni çoğu eşya yok zaten hepimiz burada kalamayız ki.
-Doğru sende haklısın. O zaman ben sizi yurda bırakayım.
-Olur.
Eslem'i de alıp yurda doğru ilerledik. Yurda vardığımızda kendimizi hemen yatağa attık. O kadar çok
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR! Kitap Olacak!
Teen FictionYıkılmış bir hastanede olan biten olayları bir fotoğraf karesi içerisine almak isteyen Kumsal'ın tehlikeli bir yola nasıl "Esir" düştüğünü, bu yolda kimlerle karşılaşıp hayatına nasıl yön verdiğini anlatan biraz korku, biraz acı ve biraz da gerilim...