İyi okumalar...💗
Hayatın bize sunduğu zorluklarla başetme hikayesi bu. Siz nasıl baş ediyorsunuz?..
Eslem sırıtarak yanıma geldi ve kulağıma doğru fısıldadı.
-İyi de sen neden bu kadar sinirlendin ki, sonuçta Giray'dan hoşlanmıyorsun.
-E-evet hoşlanmıyor olabilirim ama onunda Şeyma'nın bu şekilde davranmasına izin vermemesi gerekiyor.
-Neden miş? Sonuçta çocukluk arkadaşı yakın davranabilir.
-Off Eslem ya sen kimin
tarafındasın?
-Neden onu sevdiğini söyleyemiyorsun
Kumsal?
Eslem'in dedikleri karşısında kas kati kesildim. Yutkundum... Hiç bir şey diyemedim. Dışardan bakıldığında bu kadar anlaşılıyorsa... Herkes çoktan anlamıştır. Bittim ben! -Çok mu belli oluyor?
-Çok mu? Baya...
-Off Eslem ya! Hoşlandım işte, benisevmesini sevdim belki de bilmiyorum. Ama sevdim bende... Her ne olursa olsun, başıma ne gelirse gelsin hep yanımdaydı. Beni korumak için elinden geleni yaptı... Değer verdi bana, ama ben ona biz olamayız dedim...
-Bence hata ettin. -Ama bunca bela varken olmazdı. -Artık tehdit edilmiyoruz ama. -Her an her şey olabilir...
-Bak Kumsal, sen ne yaparsan yap, ne karar verirsen ver ben hep yanındayım ama aşkına sahip çık! Giray'ı kaybetme Kumsal. Siz hayat arkadaşısınız belki de...
Eslem'in her zaman yanımda olacağını hissettirmesi ve yanımda olması bana güç verirdi belki de. Sımsıkı sarıldım ona... İyi ki var, iyi ki o gece Eslem'i ben buldum ve iyi ki onu daha çok tanıma fırsatım oldu. Bu hayat bir oyun ve önümüzeçıkan her bir karakter, her bir insan ve her bir engel bu hayatın simgesi. Onlar olmadan yaşayamazsın. İnsanlar ve karakterleri olmadan ilerleyemezsin, engeller olmadan savaşmayı ve başarmayı bilemezsin... Ne olursa olsun sizler savaşmayı da karakterleri de iyi bilin ki hayatın size sunduğu oyunu her zaman kazanın. Hiç kaybetmeden, gerilemeden.
-İyi ki varsın Eslem. -Sende iyi ki varsın... Ya neyse hadi ne giyeceğiz akşam? -Ee bilmem ki, ne giysek? -Sen şu beyaz elbisen vardı ya onu giy, bende yeşil elbisemi giyeceğim. -Olur.
Hemen dolabıma doğru giderek kapakları gıcırdayan dolabımı açtım ve askılıktan çıkardığım beyaz elbiseyi kendime doğru tuttum. Düşük omuzlu, düz bir elbiseydi aslında.Ama çok asil bir elbiseydi, bu elbiseyi ilk giymek istediğimde henüz 10 yaşındaymışım aslında... O zamanlarda kaldığımız yurt sırayla her bayramda bizi ailemizin mezarına götürürdü. Ve bayramın ilk günü de benim doğum günümdü. Bana pembe bir elbise giydirmek istemişler ama ben illa bu beyaz elbiseyi giyeceğim diye tutturmuşum. O zamanlarda gelinlik gibi olacağından prenses gibi uzun bir elbisem olacak diye sevinirdim. Bu elbise de annemin elbisesiymiş ve beyaz renk annemin en sevdiği renkmiş. Bana o zaman bu elbise olmayınca bu elbiseyi saklamışlar. Ben 16 yaşıma geldiğimde yurdun eski müdürü bana bu elbiseyi uzattığında bu hikayeyi anlattı. Ve bende bu elbiseyi büyüyene kadar sakladım. Ve şimdi bu elbiseyi giyeceğim. Heyecanlıyım aslında... Annemin bedeninin içindeolduğu bembeyaz bir elbise. Şimdi o
beden ölü, o beden yaşamıyor...
Annem hep neşeli bir insanmış hep
gülermiş anlatan herkes öyle derdi...
Bu elbisenin içi neşeyle dolu.
Annemin neşesi ve kahkahalarıyla dolu. Onun neşesi ölmedi, onun neşesi yarım kaldı. Ve ben şimdi o neşeyi tamamlayacağım. Annemin elbisesini yeniden yaşatacağım.
Elbiseyi giydikten sonra Yiğit aradı. "Kumsal hazır mısınız?"
"Hazırız ama ben bir Çınar'a haber vereyim, nerede buluşacağız?"
"Çınar'la gelmeyeceksiniz herhalde?!" Bu ses Giray'ın sesiydi.... Çınar'ın ismini duyunca çocuk aniden öfke krizlerine giriyor. Allahım ben bu çocukla ne yapacağım.
"Saçmalama Giray, tabii ki Çınar'la
geleceğiz. Lunaparkta buluşalım işte..." "Ya o çocukla gelmeni istemiyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR! Kitap Olacak!
Teen FictionYıkılmış bir hastanede olan biten olayları bir fotoğraf karesi içerisine almak isteyen Kumsal'ın tehlikeli bir yola nasıl "Esir" düştüğünü, bu yolda kimlerle karşılaşıp hayatına nasıl yön verdiğini anlatan biraz korku, biraz acı ve biraz da gerilim...