İyi okumalar...❤
Herbirimiz bizleri kurtarmasını istediğimiz prenslere aitiz... Belki de.
-Şimdi seni yine kucağıma alacağım ve gideceğiz buradan anlaştık mı?
-Hihi.
Dedim. Sesim kedi gibi çıkıyordu... Yine kucağına aldı beni. Ve ağır adımlarla yürümeye başladı. Şuan karanlığın içindeyiz ve benim esir olduğum adamla birlikteyim... Şöyle bir şey diyebilirim aslında... "BENİ KURTARMAK İÇİN BENİ KAÇIRAN SİYAH ADAM" biraz garip evet. Ama gerçekten de böyle... Yine karanlık yollar... Yine karanlık adımlar. Ve karanlığın içinde birbiri için atan iki kalp. Yol boyunca kendime gelemedim... Bir yola çıktık. Bir araba bize doğru geliyordu. Ateş'i gördüm... Arabanın kapısını açtı vegördüm... Arabanın kapısını açtı ve Giray'da beni arabaya doğru koydu. Eslem'i gördüm sonra. Giray'da yanıma oturdu ve arabayla uzaklaştık ormandan... Halsiz halsiz konuşmaya çalıştım.
-Eslem... Özür dilerim.
-Özür dileme Kumsal... İyisin değil mi?
-İyiyim ben merak etme. Sen iyi misin?
-Bende iyiyim. Yiğit gelmeseydi ne olurdu bilmiyorum...
Dediğinde kafamı hızlıca arabayı süren Yiğit'e doğru çevirdim. Yiğit sırıtıyordu... Sonra yeniden Eslem'e döndüm.
-Him... İyi bakalım.Dedim. Giray bana bakıyordu...
Gülümsedi aniden. O gülümseyince bende hafif bir tebessüm ettim. Ateş konuşmaya başladı.
-Kızlar biliyorsunuz ki... Evler yandığı için siz yurtta biz de mekanda kalıyorduk. Yani bir şekilde idare ediyorduk. Ama şimdi bir ev tutma vakti geldi. Yani tutmak değil de onarmak gibi... Bu aşağı sokakta ki evi onaracağız. Yiğit'in tanıdığı bir usta var. Biz orada kalacağız. O ev bize yeter. Bu şekilde olmuyor çünkü...
Ateş haklıydı. Bu çok güzel bir fikirdi ama aşağı sokakta tek bir yıkık dökük ev var... O da Giray'ı kaçırdıklarında benim koşarak yanınagidip, sonradan Çınar'ın gelmesiyle oradan uzaklaşıp sığınacak bir yer bulduğumuz o evdi...
-Ama o ev... Giray'la benim sığındığımız ev değil mi? -Evet.
Dedi Ateş. Hemen Giray'a doğru dönerek...
-Giray, üstesinden gelebilecek
misiniz?
-Hallederiz biz. Hem bizim Kamil usta yardımcı olacak.
-İnşallah çok güzel olur. -İnşallah. Ama sen şimdi bunları düşünme...
Bu hayatta her şey yıkık döküktü bizim için. Yıkık dökük bir hastane, yanıp kül olan evler, karanlık yollar, yıkık dökük bir ev... Her şey yıkılmışyaşantılar ve kırılmış hayellerle doluydu... Bu da bizim yaşantımızdı İşte... Bizim. Beşimizin... Bu hayatta bazı insanların yıkık dökük bir hayatları vardır. Ve bizde bu hayatlara sahip beş kişiyiz. Şimdi de yıkık hayatımızı yeniden onarmaya, kırık parçaları yeniden toparlamaya çalışacağız... O ev bizim için bir adım daha... Bu parçalanmış hayatta ayakta kalamazsan her bir parçan yok olur gider. Ve biz buna yenik düşmeyeceğiz. O evi yeniden onaracağız... Birbirimizden ayrılmadan, "yıkık" kavramını yıkana kadar çabalayacağız. Ama benim aklıma takılan bir soru daha var... Biz ormandayken o polis sirenlerinereden geldi ve polis neden gelmedi?
-Giray... O polis sirenleri nereden geldi? Hiç bir polis bile yoktu...
-O polis sirenlerini Ateş açtı. Ses sisteminden. Adamları korktumak için başka bir çare yoktu.
Kaşlarımı havaya kaldırmış Giray'ı inceliyordum. Zekice bir plandı aslında. Ama yinede onlar her daim bizi izliyorlar... Batu bizimle yüzleşmiyor ve sürekli tehdit ediyor. Ne yapacağız artık bilemiyorum... -Ama yine her saniye tehdit altında olacağız... Korkuyorum Giray. Size benim yüzümden bir şey olacak diye çok korkuyorum... Giray eliyle yanağımı okşadı ve kısık
bir ses tonuyla konuştu.
-Şşt. Korkma Kumsal... Ben yanındayken korkma. Sana hiç bir şey olmasına izin vermem... Bu yolda kendimi feda ederim ama seni asla etmem. Bu yolda gerekirse ölürüm. Ama seni korurum. Çünkü sen bu hayata bizim yüzümüzden, benim yüzümden alışmak zorunda kaldın. Ve ben bu karanlık hayata alet ettiğim o masum ve cesur kıza aşık oldum... Elimde değildi Kumsal özür dilerim...
Gözlerim doldu birden. Bu karanlığa beni alet ettiğini söylüyordu... Kendini suçluyordu. Ne olursa olsun benim için kendini suçlamasına izin vermemem gerekiyor. Ben bu hayatta hiç kimsenin benim yüzümden birşeyler yapmasını istemiyorum.
Birden araba durdu. Hepimiz
arabadan indik. Bizim yurdun hemen alt sokağında sahile gelmiştik. Hava baya esiyordu... Giray ayakkabılarını yavaşça çıkardı, pantolonunun paçalarını sıvadı ve ağır ağır sahile doğru ilerledi. Bizde peşinden gittik. Bana doğru dönerek konuşmaya başladı.
-Kumsal dinle. Bu hayata ayak uydurmak zorunda değilsin, değilsiniz. Çünkü benim yüzümden senin için her şey çok tehlikeli. Ben bunu sana yapamam. Sen çok cesursun. Belki de bu yüzden seviyorum seni... Ama cesur olmak bile bile kendini ateşe atmak, bu ateşte yanmak değil. Bu vüzden seni daha fazla yıpratmak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR! Kitap Olacak!
Teen FictionYıkılmış bir hastanede olan biten olayları bir fotoğraf karesi içerisine almak isteyen Kumsal'ın tehlikeli bir yola nasıl "Esir" düştüğünü, bu yolda kimlerle karşılaşıp hayatına nasıl yön verdiğini anlatan biraz korku, biraz acı ve biraz da gerilim...