YANIYOR BÜTÜN BEDENİM...

62 31 0
                                    

İyi okumalar...💗

saçımı!

Biz kumun üzerinde debelenirken, karşımızda durup bizi izleyen Yiğit ve Giray'ı görmedik bile. Hemen doğrulup üstümüzde ki kumları temizlemeye başladık. Yiğit konuşmaya başladı...

-Siz ne yapıyordunuz?

-Sizene!

Dedi. Eslem... Ardından ben devam ettim.

-Hem sizin burada ne işiniz var?

Giray araya girdi.

-Size bakmaya gelmiştik.

-Biz gayet iyiyiz Giray Bey, Zahmet etmişsiniz.

-Kumsal yapma böyle...

-Neyse Giray, bizim gitmemiz gerek işimiz var.

Diyerek arkamı döndüğüm anda

hızlıca beni kendine doğru çekti ve -Böyle çekip gidemezsin Kumsal... -Bırak beni...Dedim. İnce bir ses tonuyla -İşin falan yok biliyorum, bilerek kaçmak için diyorsun.

-Hayır! Gerçekten var. Biz Çınar'la

birlikte geziye gidiyoruz.

Birden serbest bıraktı beni. Bir kaç saniye baktı gözlerime... Akıntısına kapıldığım gözleri yine anlamsız, yine boş ve yine öfkeyle bakıyordu gözlerime. Bu gözler bana her öfkeyle baktığında yanıyor bütün bedenim. Gözünde beliren o kırmızı çizgiler... Ateşi simgeleyen o kırmızı çizgiler, her öfkesinde içine alıyor beni. Suçlu hissettiriyor kendimi. Kapılıp gidiyorum... İstemsizce.

-Bizde gidecektik hatta size haber vermek için gelmiştik. Dedi. Yiğit...

-Sen bizi tamamen silmişsin Kumsal. Giray'ın bu sözü... Belki de tamamen suçlu hissettiriyordu kendimi. Ama Şeyma'dan sonra onlarla eskisi gibiolamam ki. Şeyma her zaman Giray'ın yanında sülük gibi yapışıp duruyor. Bu şekilde değil bir ilişki, birlikte bir iletişim bile kuramayız... "Sülük Şeyma"

-Neyse, size iyi yolculuklar. Dedi ve yavaş adımlarla uzaklaştılar yanımızdan. Bir göz yaşı düştü gözümden vedalara ait. Bir aşk ziyan olacak belki inat uğruna, korkulara ait. Ama gidiyor benim sevdiğim adam... Arkasına bakmadan, hüzünlü göz yaşlarımı görmeden, sessizce küçük bir vedayla geride bırakıyor ait olduğu kalbi. Bense her zaman ki gibi bakmakla yetiniyorum. Biliyorum susup kalmak çok saçma ve sıkıcı olmaya başladı. Belki bana kızacaksınız, belki "korkak" diyeceksiniz ama ne derseniz deyin haklısınız. Ben gerçekten "korkağın tekiyim" ama bu durumda siz olsanız siz de takılırsınız. İlerlemektenkorkarsınız... Çünkü bu yol, yol değil.

Tehlike, dram. Her şey var bu yolda... Ama şunu çok iyi biliyorum, ben o adamın kalbine, o adamın gözlerine, o adama esirim.

Onlar ağır ağır uzaklaşırlarken, ben onlara dalmış gitmiştim ki Eslem beni dürttü.

-Kumsal, hadi gidelim bizde.

-T-tamam.

Dedim. Ve yurda doğru ilerledik, yurda girdiğimizde Çınar beni aradı.

"Kumsal hazır mısınız?"

"Biz yurda yeni geldik. Ama

hazırlanırız birazdan..."

"Tamam biz sizi aşağıda bekliyoruz." "Biz derken?"

"Batu'yla birlikte işte... Hadi hazırlanın."

Dedi ve kapattı telefonu. Eslem yüzüme "ne oldu" der gibi bakışlar atıyordu.

-Batu'yla birlikte bizi bekliyorlaraşağıda.

-Ne, ne yapacağız! -Bilmiyorum. Yapacak bir şey de yok ki gideceğiz...

-Off ya...

Batu'nun katil olduğuna kimseyi inandıramıyorduk. Zaten o da bizimle yüzleşmedi bile... O kadar olay üstüne bizimle yüzleşmedi ve ben... Ben neredeyse ölüyordum. Hem de onun yüzünden... Bir katille şimdi geziye gidiyorum. Hem de bir katil olduğunu bile bile. Bu bilerek ölüme gitmekten farksız aslında. Korkuyor muyum? Evet çok korkuyorum ama yapacak da bir şey yok... Çıktık bu yola, dönüşü olmayan bu yol bizi korkularımıza esir olmaya götürüyordu...

Hemen Eslem'le birlikte üzerimizi değiştirdik. Üzerime gri bir eşofman ve siyah bir crop giydim... Ardından yurdun merdivenlerinden inerek

ESİR! Kitap Olacak!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin