Seni gördüğüm ilk gündü

1.5K 107 107
                                    

Senin kalbin benim evim. İlk defa böyle anlamlı bir cümle duyuyordu Sadi. Yaşadığı durumu, kolunun acısını en önemlisi de karanlık geçmişini bir anda unutturmuştu Songül'ün ağzından dökülen bu sihirli cümle.

Dudakları Songül'ün dudakları ile birleştirdiğinde hayal ile gerçeğin karıştığı birlerdeydi sanki. Delicesine atan kalbine söz geçiremezken bir kez daha anlamıştı Songül'ün dudaklarında yaşamının anlam bulduğunu. Songül ile yaşadığı her an özeldi ama bu başkaydı Sadi için. Evim demişti Songül ona. Ve belki de hayatında ilk defa ev kelimesi bu kadar anlamlı gelmişti Sadi'ye. Songül'ün dudaklarındaki tatla hazzı en yüksek seviyede yaşarken duyduğu sesle irkildi birden. "vıyyy"

Songül hemen ayırdı dudaklarını Sadi'nin dudaklarından. Pembeleşen yanaklarını bile fark edemedi yaşadığı telaştan.Sadi ile evli olsalar bile Yaver'e öpüşürken yakalanmak utandırmıştı onu.

Sadi anlamıştı karısının utandığını. Yaver'e çevirdi öldürücü bakışlarını. "Yaver ben senin zamanlamanın taa" dedi ama devam edemedi cümlesine. "Sadi'cim" diyerek susturdu onu Songül. Gözleri ile cümle kurmasına gerek kalmadan anlatmak istediğini anlatmıştı kocasına. Bakışlarını Yaver'e çevirdi sonra hızlıca."Bıraktın mı Derya'yı?"

"Bıraktım yengem. Söylediği ilaçları da aldım."

"Sağ ol Yaver. O zaman sen geldiğine göre ben eve gideyim Sadi'nin üzerine bir şeyler getireyim. Bi çorba yapayım kocama geç kalmadan dönerim hemen"

"Tamam yengem de isteseydin ben alırdım dışarıdan yemeklik bir şeyler uğraşmasaydın sen."

"Yok Yaver kendim hazırlayacağım kocama"dedi Songül gözlerini Sadi'nin ona hayranlık ile bakan gözleri ile buluşturup. "Hadi beni eylemeyin geç kalmadan gidip geleyim."

Songül kapıya yönelirken Sadi seslenerek durdurdu onu. " Songül?"

"Efendim Sadi" diyerek döndü arkasını Songül.

"Hangi çorbayı istersin demedin? Sormayacak mısın?"

"Sormayacağım çünkü biliyorum"

"Nerden biliyorsun?" dedi Sadi şaşırtmıştı.

Songül gülümseyerek baktı Sadi'nin yüzüne. "Sen benim papatya sevdiğimi nereden biliyorsan ordan." dedi ve ilerledi kapıya doğru.

Sadi duyduğu cümleyle afalladı önce ava giderken avlanmak bu olsa gerek dedi içinden. Şaşkınlığını atıp var gücüyle seslendi Songül'ün arkasından sesini duyurabilmek için. "Seni ilk gördüğüm gündü."

Songül gülümsedi duyduğu cümle karşısında "seni ilk gördüğüm gündü"diye fısıldadı sessizce ve arabasına binip eve doğru yola koyuldu.

Yaver şaşkın gözlerle bakıyordu etrafa. Ne olduğunu anlayamamıştı.Duyduğu şeyleri anlamlandırmaya çalışırken Sadi'nin sesiyle çıktı daldığı düşünce aleminden. "Koçum bi yardım et de şuraya koltuğa yatayım."

"Hemen ağam" diyerek koşardım geldi Sadi'nin yanına. Elinden tutup doğrulması için yardımcı oldu. Sadi hafifçe doğrulttu kendini sedyenin üzerinde. Ayaklarını aşağıya sallandırıp elini Yaver'in omzuna yerleştirdi. Yaver de bir eli ile Sadi'nin kolunu tutup diğer elini doladı Sadi'nin beline ve yavaş adımlar ile koltuğa götürüp yatırdı onu.

"Eyvallah koçum"

"Ne demek ağam sen iyi ol da gerisi önemli değil. Yengem çorbayı getirsin sonra hemen ilaçlarını da içersin"

"Olur" dedi Sadi kafasını sallayıp ve kapattı gözlerini yorgunluğa ve kolunun ağrısına daha fazla dayanamayıp.

Songül eve geldiğinde hızlıca çıktı yukarıya. Sadi'nin odasından temiz tişört ve eşofman altı aldı. Yatağın üzerinde duran pikeyi de alıp mutfağa geçti. Ezo gelin çorbası yapmak için gerekli bütün malzemeleri çıkardı dolaptan. Ve hızlıca çorbayı yapmaya başladı. Çorbayı ocağa koyduğunda telefonunu eline aldı ve Serdar müdürü aradı. Çünkü Sadi'nin yanında kalmak istiyordu ve bunun için izin alması şarttı. "Efendim Songül?"

Bir küçük sadgül meselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin