Yıldız kayarken dilek tutulmazdı..

2.2K 104 287
                                    

"Boş yere canı yanmaz insanın.Ya bir eksiklik vardır geleceğe dair, ya da bir fazlalık vardır geçmişten gelen."

~Fuzuli~

Alacakaranlığın hüküm sürdüğü geceyi, ayın ışığı aydınlatırken, kan çanağına dönmüş maviliklerinin  ardına gizlenmiş olan mahsun bakışlarıyla, sevdiği kadının solgun yüzünü izliyordu  Sadi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Alacakaranlığın hüküm sürdüğü geceyi, ayın ışığı aydınlatırken, kan çanağına dönmüş maviliklerinin  ardına gizlenmiş olan mahsun bakışlarıyla, sevdiği kadının solgun yüzünü izliyordu  Sadi.

Oldukça perişan bir haldeydi.

Nefesi kesik kesik olan kadının, yüzünden süzülen damlalar, titreyen dudaklarının üzerinde toplanırken, aralık tutmakta zorlandığı ela gözlerinin ardında biriken korku emaresi, böğrüne bir hançer daha saplıyor ve kalbinin en derininde bir yerlerde tarifi imkansız bir sızı bırakıyordu.

Güçsüz kolları, karısının narin bileklerinin kelepçeli olduğu demir yığınını,suyun üzerinde tutmak için çabalarken, acı ile harmanlanan yüreği; sevdiği kadına güç vermek istercesine sağıltıyordu aklından geçenleri.

Denizin orta yerinde, bir ahşap parçasının üzerinde kalmış olmaları bir yana bu durumla başa çıkacak güce sahip olmamaları içini yakıp kül ederken,Songül'ün kısık nefesinden süzülen kelimelerin kulağına çalınması ile sesli bir nefes verdi Sadi.

"Bırakman lazım beni.."

Duyduğu cümleyi algılamış olsa bile kabül etmek istemediğini belli edercesine gözlerini sımsıkı kapattığında, sıktığı dişlerinin arasından güçlükle mırıldandı Sadi.

"Biraz daha dayan güzel karıcım! Çıkacağız buradan sana söz!"

Kulağında yankılan sesin verdiği güce sığınsa bile ellerindeki ağırlıktan dolayı dermansız kalan vücudunu suyun üzerinde tutmakta zorlanıyordu Songül.

Kafasına aldığı darbe nedeni ile , çatlarcasına ağrıyan başı ve içini saran ürpertinin üzerinde yarattığı baskıdan kurtulamayacağını çok iyi biliyordu.

Ölüme doğru koştuğunu, belki de ilk defa hissediyordu iliklerinde.. hatta tüm bedenin de.

Üşüyor, yanıyor ama aynı zamanda bir sonsuzluk bulutunun içinde yüzüyormuşçasına huzur buluyordu.

Sevdiği kadının dudaklarından dökülecek tek bir kelimeye bile muhtaçken, aşık olduğu o kadifemsi sesten mahrum kalışına bir anlam yüklemeye çalıştı Sadi geçen bir kaç saniyede.

Kalbinde hüküm süren fırtına, zihninde şiddetli bir kasırga başlatmıştı..

Titreyen kirpikleri, Songül'ün moraran dudaklarına kayarken,sıcak nefesini soluyarak konuşmaya başladı can hıraş.

Bir küçük sadgül meselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin