"Tesadüf diye bir şey yoktur olması gereken olur"demişti Sadi bu göreve başlarken. İçine girdiği dünyanın yansıması belki de kendi karanlığıydı bilmiyordu.
Yılların omuzlarına yüklediği ağırlıktan kurtulmuş olmanın rahatlığı ile yürüyordu şimdi ikinci hayatım dediği yolu. Yoldaki çatallardan kurtulmuş olmanın huzuru vardı üzerinde.
Gözlerinin önünde; yolunu aydınlatan tek bir ışık, hayran olduğu, kuzey yıldızım dediği o gülüş vardı sadece.
İlk defa bu kadar özgür hissediyordu kendini. Ayaklarındaki prangalardan kurtulmuştu. Yüreği hiç olmadığı kadar özgür, ruhu hiç olmadığı kadar arınıktı.
Ateşe yürürken adımları daha sağlam, ruhu daha donuktu ama korkmuyordu. Çünkü yürüdüğü yolda yalnız değildi artık.
Yanında; onun her zamandakinden daha güçlü olmasını sağlayacak bir kadın vardı. Elini sıkı sıkı tutmuş ben hep yanındayım dercesine gülümsüyordu.
Sadi ve Songül; birbirlerine yabancı iki yaralı ruh iken tek bir ruh haline gelmiş, önlerine çıkan onca engele rağmen bir arada kalmayı başarmışlardı. Onları bir araya getiren kaderdi belki ama yan yana durabilmek onların gayretiydi.
Bu yolda beraber yürümeye karar verdikleri ilk gün yalnızlıklarını köhne bir kuyuya hapsedip, geçmişin karanlık yüzünü aşklarıyla aydınlatmışlardı.
Belki her ikisi de ruhlarındaki kanayan yarayı, çocuk kalan yanlarını öldürmüş, ya da kafalarının içinde susmak bilmeyen geçmiş sayıltılarını susturmuştu. Ya da öyle sanıyorlardı..Yedi Emin'nin hikayesi Sadi Payaslıya dönüşürken yaptığı hatalar ile hayatına yön vermeye başlamıştı Sadi.
Songül'ün istediği gibi bir adam olmak için uğraşırken hayat cesaretini kırmış, içine düştüğü girdap onu başladığı noktaya geri getirmişti.
Yalansız bir hayat sürdürebilmek için çabalarken sahip olduğu kimliği kaybetmeye başlamış olmanın ağırlığı altında eziliyordu adeta. Herkese nazik davranmayan kader onu ailesi ile sınarken mahkum olduğu geçmiş peşini bırakmıyordu.
Bir uçurumun kenarında geçmişi ve geleceği arasında sıkışıp kalmıştı şimdi.Geçmişi; harlanan alevlerin arasından ona cehennemin kapılarını aralarken geleceği; cılız bir mumda can bulmuştu.
Elini ateşe uzattı Sadi. Alevin tam ortasına. Yanıyordu ama acıyı hissetmiyordu çünkü geleceğini aydınlatan mumun cılız alevi harlanmak için değil sönmek için can atıyordu adeta.
Gözlerini kapattı usulca. Avucunun içinde sıktığı kurşun canını yakarken dudaklarını birbirine bastırıp kor bir nefes üfledi muma.
Mum söndü. Geçmişinin harlı ateşi geleceğini aydınlatan cılız alevi yuttu. Ruhu dengini kaybetti ve göz yaşları bir kuşun kanadında asılı kaldı.
Çığlık sesleri zihninde yankılanırken elindeki kana baktı uzun uzun. Kendi cehennemine atlarken koşmak istediği yönün tam tersi istikametine koşmak zorunda olmasının çaresizliğini yaşıyordu.
Uçurumdan dönmek tek bir söze baksa da o da herkes gibi atlamayı tercih etmişti. Çünkü; o gece sönen alev Songül'ün gözlerinde yeniden harlanacaktı.
Ama Sadi'nin de bilmediği bir şey vardı.
Bu defa o alevi harlayan Songül değil minik bir mucize olacaktı...
Ve; göğsünde papatya kokusu taşıyan kadınlar her zaman çocuk kalacaktı..
Aman aman, yandım amman
Kurşun gibi izler
Son bakıştaki o gözler
Kaldı aklımızda
Aman aman, acı yüzler
Kurşun gibi izler
Son bakıştaki o gözler
Kaldı aklımızda
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir küçük sadgül meselesi
RomanceTesadüf diye bir şey yoktur olması gereken olur. Songül ve Sadi'nin de hayatlarının kesişmesi tesadüf değildi olması gereken oldu. Sadi yeni hayatında Songül için her şeyini veremeye hazır. Peki Songül'ü bekleyen gerçek ne? Ve bu gerçeği kimden v...