"Bu niye böyle oluyor? Ben hiçbir şey anlamadım."
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Aynı konuyu neredeyse sekizinci kez anlatıyordum. Kalemi bırakıp Atlas'a doğru döndüm.
"Sen derslerini yükseltmek konusunda hâlâ kararlı mısın ya? Vaz mı geçsek?"
"Eğer yükselmezlerse kolyeni unut!"
Oflayarak tekrar kalemi elime aldım ve konuyu anlatmaya başladım. Anlatmayı bitirdiğimde kafamı çevirip ona baktım. Anlattıklarımı dinlemek yerine beni izliyordu. Elimi çenesini koyup sertçe kitaba doğru çevirdim.
"Bana değil, kitaba bak!"
Çenesini tuttuğum elimi yakalayıp dudaklarına götürdü.
"Ama sen çok sinirli bir öğretmensin. Olmaz böyle!"
Elimi hızlıca çekip çenemi avuçlarıma yasladım. Gerçekten ağlamak istiyordum.
"Kusura bakma ama bu konuyu sekiz kere anlatmama rağmen hâlâ anlamaman için ağır bir zeka geriliğinin olması lazım!"
Gülerek geriye doğru yaslandı.
"Aslında zeki çocuğum ama şuan hiç ders çalışasım yok. O yüzden anlayamıyorum."
"E o zaman ben gideyim. Başka zaman çalışırız."
Tam ayağa kalkacağım sırada beni geri oturttu.
"Sen sadece konuyu anlat. Benim anlayıp anlamamam önemli değil. Hiçbir şey anlamasam bile seni dinlemek güzel."
"Bak Atlas." dedim ve sakinleşmek istercesine bir nefes aldım. "Benim ders çalışma saatimi şuan da sana verdiğim için zaten çok kötü hissediyorum. Konuyu son kez anlatacağım. Eğer anlıyorsan anlarsın, ama hâlâ anlamamak için direnirsen çok kötü olacak!"
"Şuan konuyu anlamadığım için tehdit mi ediliyorum?"
"Aynen öyle!" dedim sert bakışlarımı gözlerine dikerek.
"Peki..." dedi sonunu uzatarak ve üzerime doğru gelmeye başladı. "Ne yapacaksın?"
Onu omzundan ittirip geri çekilmeye çalıştığımda beni belimden tutup kendine doğru çekti.
"Gerçekten şamarı yapıştıracağım şimdi ha!"
"Daha elimden kurtulamıyorsun." dedi gülerek ve beni kendine daha çok çekti.
"Ya deli manyak! Bırak beni be!"
Gülerek belimdeki elini çekti.
"Seninle uğraşırken çok eğleniyorum!"
Tam ona bir şey diyeceğim sırada çalan telefonumla sustum. Telefonumu elime alıp baktığımda Seren arıyordu. Endişeli bir şekilde oturduğum yerden kalkıp cama doğru ilerlerken telefonu açtım.
"Alo?"
"Ne zaman çıkacaksın? Seni alması için birilerini göndereceğim."
"Yarım saat sonra yola çıkabilirler. İşim bitmiş olur."
"Tamam." deyip telefonu kapattığında derin bir nefes aldım.
Hızlı adımlarla çalışma masasına gelip eşyalarımı toplamaya başladım.
"Ben daha gitmene izin vermemiştim!" dedi Atlas itiraz eden bir sesle.
"İzin almadım zaten." dedim ve tüm eşyalarımı topladıktan sonra kapıya doğru ilerledim.
Hızlıca arkamdan gelip beni kolumdan yakaladı. Kollarını hızlıca bedenime sardı ve sıkıca sarıldı.
"Yarın görüşürüz!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DerLas (Gay)
Romance|Tamamlandı| - Biliyor musunuz? Onun yerinde olmayı o kadar çok isterdim ki... Çok rahattı, çok umursamazdı. Bir şey yaparken sonunu düşünmezdi. Çünkü onu bekleyen kötü bir şey olmazdı. Etrafında bir sürü arkadaşı vardı. Herkes onu seviyordu. O onla...