Kulaklarımı küçük küçük inleme sesleri dolduruyordu. Sürekli inleyen bir kadın ve bazen ona eşlik eden bir adam... Kulaklarımı kapattıkça sanki sesler daha çok artıyordu. Önümdeki kapının ardından geliyordu bu sesler. Eğer kapı açılırsa onları da görecektim.
Dolan gözlerimle derin nefesler alırken kapı yavaşça açılmaya başladı. Babam ve babamın altında Seren...
Gördüğüm kabustan korkuyla uyandığımda tüm vücudum titriyordu. Midem fena bulanıyordu. Hızlıca kalkıp odadaki tuvalete girdim. Klozete eğildiğim an kusmaya başlamıştım.
Odaya "Günaydın!" diye giren Atlas beni yatakta göremeyince kafasını kapısı açık tuvalete çevirdi. Endişeli adımlarla bana doğru gelirken yavaşça ayağa kalktım.
"Ne oldu?" dedi ellerini nazikçe kollarıma yerleştirirken.
"Biraz kustum. Özür dilerim."
"Niye özür diliyorsun? Sen iyi misin?"
Babam görseydi çok kötü olurdu. Belki bayılana kadar döverdi. Onun yüzünden hata olmayan şeylerde bile özür dilemeye alışmıştım.
"İyiyim."
"Gel, elini yüzünü yıkayalım."
Güçsüz adımlarla lavaboya doğru ilerledim. Bir eliyle belimi sıkıca tutarken diğer eliyle yüzüme yavaşça su vurdu. Birkaç kez daha vurduktan sonra bir havluyla yüzümü kuruladı.
"Kahvaltı yapabilecek misin?"
"Hiçbir şey yiyesim yok."
"Tamam. Daha iyi hissettiğinde okuldan bir şeyler alırız."
Tamam anlamında kafamı salladım. Belimdeki elini biraz daha yukarıya kaydırıp diğer elini dizlerimin arkasına yerleştirdi. Beni yavaşça kaldırırken ayaklarım yerden kesildi.
"Yürüyebilecek durumdayım!"
Hiçbir şey demeden beni hızlıca yatağına üzerine bıraktı. Okul kıyafetlerimi alıp yanıma geldi. Üzerimdeki tişörtü çıkaracağı an ellerini sımsıkı tuttum. Görünen yerlerimdeki yaraları ve morlukları kapatmıştım ama göğsümdeki ve sırtımdaki yaralar hâlâ görünüyordu.
"Ben giyinirim!"
"Ben giydireceğim!" dedi sert sesiyle.
Tişörtümü çıkarmak için tekrar yeltendiğinde kollarını daha sıkı tutarak kendimi geriye doğru çektim. Korkudan bedenim titremeye ve gözlerim dolmaya başlamıştı.
"Lütfen!" dedim gözümden akan yaşı gizlemeye çalışırken.
Tişörtümü tutan ellerini gevşetip bir elini yanağıma koydu ve akan yaşı sildi.
"Titriyorsun. Sakin ol." dedi nazik sesiyle. "Tamam, kendin giyin. Seni aşağıda bekliyorum."
Son kez yanağımı okşayıp odadan çıktı. Hızlıca üzerimi değiştirip çantamı aldım ve odadan çıktım. Aşağıya indiğimde Atlas beni bekliyordu. Endişeli gözleri üzerimdeyken bana doğru ilerledi.
"Eğer okula gidemeyecek gibi hissediyorsan evde durabiliriz. Sana iyi bakacağım." dedi sonda gülerek.
Mahçup bakışlarımı gözlerine çevirdim.
"Sorun çıkardım. Özür dilerim."
Gülen yüzünü ciddileştirirken kollarını bedenime sardı.
"Saçmalama. Özür dilemen gereken bir şey yok."
Bende kollarımı yavaşça bedenine sardım ve yüzümü göğsüne gömdüm. Nedense kalbim acıyordu.
Derin bir nefes alıp bedenimi bedeninden ayırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DerLas (Gay)
Romance|Tamamlandı| - Biliyor musunuz? Onun yerinde olmayı o kadar çok isterdim ki... Çok rahattı, çok umursamazdı. Bir şey yaparken sonunu düşünmezdi. Çünkü onu bekleyen kötü bir şey olmazdı. Etrafında bir sürü arkadaşı vardı. Herkes onu seviyordu. O onla...