"Kalk dersi dinle!" diyerek omzuna dirseğimi geçirdiğimde gözlerini anlık olarak elindeki elimden çekti. Sonra umursamadan elimle oynamaya devam etti.
"Senin yüzünden yazamıyorum. Bir rahat bırak beni!" dedim tekrar sinirle.
"Bırakmak istemiyorum!" dedi inatçı bir çocuk gibi.
"Gençler, Allah muhabbetinizi arttırsın."
Tarih öğretmeni olan Murat hoca gülümseyerek uyaran bakışlarını bize dikmişti. Normalde nasıl bir öğrenci olduğumu ve eğer konuşuyorsam yanımdaki salak yüzünden olduğunu bildiği için bana çok fazla kızmazdı.
Atlas yavaşça başını kaldırıp Murat hocaya baktı ve "teşekkürler hocam." deyip tekrar koluna yattı. Bu sefer uyarıcı bakışları ben atıyordum. Tabii ki okulun sahibinin oğlu olduğu için Murat hoca çok fazla bir şey demeden son kez bize bakıp derse geri döndü.
"Şımarık saygısız!" diyerek gözlerimi devirip önüme döndüm.
Elimi sertçe elinin altından çektiğimde başını hafif yukarı kaldırıp soran bakışlarını gözlerime dikti.
"Ne şımarığı ya? Ver elini!" dedi tekrar elime uzanırken.
Hızlıca elimi kaçırmaya çalışsamda çoktan yakalayıp eliyle sıranın arasına sıkıştırmıştı.
"Sana demedim mi elini kaçırman yasak diye!"
"Of Atlas, of!" dedim sinirli bir şekilde kalemi sol elime alırken. "Sol elimle güzel yazamıyorum!"
"Çok güzel yazıyorsun. Sus da dersi dinle!"
"Deli manyak!" diye söylenerek önüme dönüp dersi dinlemeye devam ettim.
Atlas gerçekten gün boyu elimle oynamaya devam etmişti. Bir saniye bile elimi bırakmamıştı. Artık sağ elim onun olmuştu.
"Her gün pizza yemekten beynin pizza oldu!"
"Sana soruyorum, "ne yiyelim?" diyorum. Bana fark etmez diyorsun. Bende pizza yemeye getiriyorum. Bir şey söyle de onu yiyelim."
"Tamam, sus!"
"Haklıyım diye susturuluyorum."
İstemsizce gülüp elimdeki pizzadan bir ısırık alıp tabağa bıraktım. O ise gözlerini üzerime dikmişti. Çok derin bakıyordu. Sanki gözleri konuşuyormuş gibiydi.
"Ne oldu?" dedim gülerek yüzüne bakarken. "Niye öyle bakıyorsun?"
"Çok güzelsin." dedi hiç utanmadan.
Yüzüm kızarmaya başlarken başımı eğdim. Gülümsememi durduramıyordum.
Atlas yavaşça elini elimin üzerine koyduğunda tekrar başımı kaldırıp gözlerine baktım.
"Sen neden bana aşık değilsin?" dedi mızmız bir sesle.
Histerik bir şekilde gülüp cevapladım.
"Sen neden bana aşıksın?"
"Niye olmayayım?"
"Bilmem." dedim yüzüm ciddileşirken. "Pek sevilecek, aşık olunacak birisi değilim."
"Allah Allah ya..." dedi gülerek. "Bende bir gariplik mi var?"
"Sanırım." dedim bende gülerek.
Gülen bakışları yavaş yavaş derinleşirken konuşmaya başladı.
"Sen kendini nasıl görüyorsun bilmiyorum ama ben seni, senin kendini gördüğün gibi görmüyorum. Mesela sana göre sen sıkıcı olabilirsin ama bana göre çok eğlencelisin. Sana göre hiçbir özelliğin olmayabilir ama bana göre çok yeteneklisin. Sana göre güzel değilsin ama bana göre dünyanın en güzellerinden de güzelsin. Sana göre aşık olunacak birisi değilsin ama bana göre sen benim aşık olabileceğim tek kişisin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DerLas (Gay)
Romance|Tamamlandı| - Biliyor musunuz? Onun yerinde olmayı o kadar çok isterdim ki... Çok rahattı, çok umursamazdı. Bir şey yaparken sonunu düşünmezdi. Çünkü onu bekleyen kötü bir şey olmazdı. Etrafında bir sürü arkadaşı vardı. Herkes onu seviyordu. O onla...