6

4.3K 252 51
                                    

Gözlerimi açtığımda hâlâ yerdeydim. Babam her zaman olduğu gibi bana yardım etmelerine izin vermemişti. Kendimi zar zor ayağa kaldırdığımda kapı açıldı. Kafamı çevirip hissiz bir şekilde içeriye giren Seren'in gözlerine baktım.

"İyi misin?" diye sordu sanki halimi görmüyormuş gibi.

"Nasıl görünüyorum?" dedim gülerek.

Sinirlerim bozulmuştu.

"Baban okula gideceğini söyledi. Yaralarına pansuman yapayım sonra kahvaltını yapar gidersin."

"Evde mi?"

"Hayır. Erkenden çıktı."

"Tamam." deyip üzerimdeki kanlı kıyafetleri çıkardım. "Pansumana gerek yok. Hallederim ben."

"Baban yapmamı istedi."

İçimde biriken öfkeyle Seren'e doğru döndüm.

"Önce sikimdirik bir sebep yüzünden dövüp sonra pansuman yapmanı mı istiyor?" dedim bağırarak. Seren'e doğru ilerleyip elime geçen ilk şeyi yere fırlattım. "O kadar bağırmama rağmen niye kimse gelmedi lan? Hadi diğerlerini anladım, sen niye gelmedin! Benim canımın acıması bu kadar mı önemsiz? Benim hayatımın içine sıçmanız bu kadar mı önemsiz lan? Söylesene!"

"Derin, sakin ol."

"Ne demek sakin ol be? Vücuduma baksana. Benim yaşımda ki bir çocuğun sahip olması gereken vücut bu mu?"

Bana doğru bir adım atıp koluma dokunduğunda sertçe ittirdim ve dolabıma doğru ilerledim.

"Pansuman da kahvaltı da istemiyorum. Çık odadan!"

Seren birkaç saniye bana baktıktan sonra başını eğip odadan çıktı. Tuttuğum göz yaşlarını serbest bırakırken kendimi dolabın dibinde yere bıraktım. Bakışlarımı tavana çevirdim.

"Lütfen..." diye yalvarmaya başladım. "Lütfen al canımı artık!"

Ellerimi yüzüme götürüp ıslanan yüzümü sildim ve gözlerimi kapatıp bir süre bekledim. Derin bir nefes alıp ayağa kalktım. Tuvalete girip yüzümü yıkadıktan sonra aynada birkaç saniye kendime baktım. Vücudumun her tarafı zaten yara olmuş ve morarmıştı. Boğazımda parmaklarının izi çıkmış dudağım ise patladığı için yara olmuştu. Banyodan çıkıp üzerimi değiştirdim. Boynumdaki iz görünmesin diye gömleğimin içine boğazlı badi giymiştim.

Odadan çıkıp aşağıya indiğimde herkesin gözü bendeydi ama kimse konuşmuyordu. Az önce Seren'e söylediklerimi de büyük ihtimalle duymuşlardı.

Kapıyı açıp dışarı çıkacağım sırada Selma abla arkamdan seslendi.

"Oğlum, şunu al bari." dedi elindeki sandviçi uzatırken.

Hissiz bir şekilde "teşekkür ederim." deyip sandviçi aldım. Büyük ihtimalle yemeyecektim. Arabaya bindiğimde Mahmut abi dolan gözleriyle bana bakıyordu.

"Abi?" dedim soran bakışlarla.

"Özür dilerim oğlum." dedi gözlerinden yaşlar akarken.

Elimi omzuna koyup gülümsedim.

"Sorun yok. Yapabileceğin bir şey yoktu zaten."

Elimdeki sandviçi arabanın önüne bırakıp Mahmut abiye sıkıca sarıldım. Tabii vücuduma değmesiyle irkilerek geriye çekildim. Gömleğim göğsümdeki yaralara değmişti.

"Çok acıyor mu canın?"

"Yok." dedim gülerek. "Alıştım artık!"

Üzgün bakışları hâlâ üzerimdeydi.

DerLas (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin