70. Bölüm Yaralı Kalp!

167 24 136
                                    



- Bu bölüm ağlamak garantilidir. Mendillerinizi hazırlayarak okuyunuz... -

Bu bölüm Billie Eilish - Lovely şarkısı dinlerken ile yazılmıştır.


Cheryl'in ağzından;;;

Buraya geleli henüz birkaç gün olmasına rağmen yıllardır eksikliğini çektiğim o aile ortamını hissetmiştim. Bazen öyle bir sıcacık hissettiriyordu ki bahçede yalnız başıma soğukta ısınana kadar ağlamamı hatırlatıyordu bana. Ağlamak iyi gelir demişlerdi ben de denemiştim. Yıllarca. Eksik kalan her bir parçam için ağlamıştım. Bazen o kadar ağlardım ki yorgun düşüp uyuyakalırdım. Sabahları uyandığım zaman bunun için sevinirdim. Çünkü yorgun düşüp uyumasaydım sabaha kadar hıçkıra hıçkıra ağlayarak geceyi sabah ederdim. Bazen de gerçekten iyi hissettiriyordu. Her bir akan damla gözyaşım sanki ruhumdan bir parçayı özgür bırakıyordu. Aynada kendime bakınca bu damlaların gözlerimden süzülmesi acı gelse de bir süre sonra alışmıştım. Ağlamak normal gelmeye başlamıştı.

10 yaşımdayken babamın beni karşısına alıp 'Biz anneni yitireli çok oldu. Benden başka kimsen yok. Ne dersem onu yapmalısın ki beni de kaybetme' demesi ile bir boşluk daha oturmuştu içime. Bomboş tozlu bir koltukta eksik hissettiğim her his oturmaya başlıyordu yerine. Bana da düşen sadece acısını hissedip susmak oluyordu. Ve gecesine ağlamak. Susmak.. İnsanlar susmayı korkaklıkla karıştırırdı çoğu zaman. Ama aslında susmak derin acıların getirdiği bir artıydı. Anlatamadığın her his için susup sadece iyileşmesini bekliyordun. İyileşmek bir süreçti. Çok inişli çıkışlıydı. Özellikle benim için. Koca bir evde tek başıma yaşamam gibi. Babam çoğu zaman iş seyahatine giderdi. Bomboş evde tek başıma aylarca yalnız kalırdım. Açtığım her kapı ardından yalnızlık ile beni selamlıyor olurdu. Öyle yalnız hissederdim ki çoğu zaman delirmemek için kendimle savaş verirdim. Dış dünya gerçek olmasına rağmen kendimi buna ikna etmeye çalışırdım. Tıpkı renkleri görmeyen birine 'bu renk harika değil mi?' demek gibi.

Başlarda ölü bildiğim bir annem vardı. Yaşadığını öğrenmem beş yılımı almıştı. Öğrendiğim ilk zamanı hatırlıyorum da ağlayamamıştım. Bunu gözyaşlarımın tükenmesine yormuştum. Ama ertesi gün hıçkıra hıçkıra kollarımı dizlerime sarıp ağlarken sadece şok yaşadığımı anlamıştım. Kokusunu bile bilmediğim biriydi. Bir çocuk annesinin kokusunu nasıl bilmezdi ki? Ben bilmiyordum. Ne kadar acı değil mi? Korktuğun zaman annene sarılmak yerine ayıcığına sarılmak. Üzüldüğünde annene anlatmak yerine odanda sessizce oturup ağlamak. Bisikletten düştüğün zaman annene gidip kanayan dizlerine krem sürmesi yerine, senin yara bandı yapıştırıp acısının geçmesini beklemen. Bence acıdan ziyade hüzün dolu bir sonbahar havası gibiydi tıpkı, annesizlik. Varlığını biliyorsun bir süre sonra, ama yaşadığın her acı dolu gün de yanına kar kalıyor. Sen onu gitti sanırken o aslında başka bir ülkede belki başka şehirde senin bilmediğin bir hayat sürüyor. Belki de senden başkasına annelik yapıyor. Ondan küçük yaşta alınmıştım. Buna rağmen hayatımdaki en büyük boşluk hissi adını koyamadığım bu his bu yola çıkarıyordu tüm sözlerimi.

Her zaman yalnız hissetmiştim. Her zaman ağlayışlarımı saklamak zorunda kalmıştım. Tek başıma her konuda savaşmıştım. Yorgun düşsem de kendimden vazgeçememiştim. Ta ki Toni ile tanışana kadar. Onunla tanışınca canımı yakan bu yalnızlık hissi az da olsa sönmüştü. Çünkü bana sarılan birisi vardı artık. Korkunca sarıldığım bir beden vardı. Üzüldüğüm de koynuna yatıp uyuyakaldığım bir beden vardı. Ruhunu hissettiğim, ellerini tutabildiğim, kokusunu alabildiğim bir beden. Yıllarca yalnız hissetmem artık bana sarılan biri ile son bulmuştu. İnsan onca sevilmemişlik hissini biri ile aşabilirmiş meğerse. Ben de Toni sayesinde bunu keşfetmiştim. Ve aşmıştım. Yıllardır çektiğim o yalnızlık hissi bana bakan o güzel gözlerde kaybolup gitmişti. Bana öyle bir bakıyordu ki, tıpkı güneş de uyuyakalmak gibi hissettiriyordu. Bakışları yakıyordu. Uzun zaman sonra ağrıyan kalbimin yerini çiçek bahçeleri alıyordu artık. Yaralarıma, acılarıma çiçekler açtıran biri vardı artık hayatımda. Düştüğümde kaldıran, yara almama izin vermeyen, ağlamama izin vermeyen biri vardı. Bu his tüm dünyaya bedeldi işte.

Aşk ve Nefret' (gxg) +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin