..............................................
Kahvaltı hazırlamak için yataktan kalkıp mutfağa inmiştim. Clarke da uyanmıştı ama henüz yataktan kalkma zahmetinde bulunmamıştı. Kedi gibi sırnaşıyordu bana ama yatakta kalamazdım.. Çünkü onun için ona özel kahvaltı hazırlayacaktım. Onu sıcacık yatağımızda bırakıp kolları sıvayıp 'sevgililer bugün için var' diyerek işe koyulmuştum..
Önce ekmekleri yağladım tek tek hafifce onları tezgaha koyup portakal suyu sıkmak için diğer tezgaha geçtim. Clarke portakal suyunu çok seveerdi. Özellikle taze sıkılmış olanını. Çay yerine bunu tercih ediyordu sabahları. Yaz kış fark etmeden. Sevgilim seviyorsa ben de kilolarca portakalı sıkardım gerekirse. Yeter ki o istesin!
Portakal suyunu sıkıp bardağa koyup masaya kahvaltılıkların yanına koyduktan sonra salamı dilimlemeye başladım. Ve birkaç damla yağ koyduğum tavanın içine özenle yerleştirip ocağa koydum. Ocağı açıp hafif ateşte bırakıp ekmeklere yöneldim. Ve ekmekleri de kızartma makinesine koydum. Birden;
'Lexa?' diyen Clarke'ın sesi ile gülümseyerek durdum. İçime huzur dolmuştu. Gözlerimi kapadım. O kadar güzel sesi vardı ki insan varlığına şaşırıp kalıyordu. Londra duyduk sıra bu güzel sesi gökyüzündeki kuşlar ile beraber gülümseyerek selamlıyordu günü.. Ah sevgili sevgilim, sen benim kalbimin en büyük mucidisin.. Yeniden atma ve heyecanlanma sebebisin..
'Söyle sesine kurban olduğum' o an ayak seslerini duymuştum. Mutfağa yaklaşıyordu. Arkamdan sıkıca sarıldı bana öylece birkaç saniye durdu. Ben de belimdeki ellerini okşayıp gözlerimi kapadım a'na teslim oldum. Keşke hep böyle kalsak dedim içimden. Sessizliği bozan o oldu;
'Ben geldim' dedi büyük bir sevinç ile. O an gözümü istemsizce açıp Clarke'a dönmüştüm. Oha çüş yuh!
Clarke ona aldığım elbiseyi giyip bana sürpriz yapmıştı. Sabah sabah ne güzel bir sürprizdir bu böyle! Çünkü daha önceden bu elbiseyi giymeye fırsatı olmamıştı.. Ve ben onu bu elbisenin içinde görünce bir kez daha aşık olmuştum. Gözlerimi alamıyordum. O kadar güzel yakışmıştı ki üzerine.. ona.. anlatamam size.. ona böyle hayranlıkla bakmamak elde değildi. Bana gülerek bakıyordu. Ben de ona tabii ki. Aptal aptal güldüğüme emindim şu an da.. Bir insana her şey mi yakışırdı? Evet yakışıyormuş.. Ona hayran hayran ve gülümseyerek bakmaya devam ederken;
'Bu koku da ne?' demiştim etrafı koklarken. Clarke da benle beraber kokunun kaynağını bulmaya çalışıyordu. 'Clarke ekmekler yanıyor salamlar yanıyor Clarke!'
'Aman..'
'He ya aman tabi...'
Koşarak ekmek kızartma makinesinin bulunduğu tezgaha gitmiştim. Kömür gibi olmuş ekmekleri bir anlığına unutup çıplak ellerimle tutmuştum. Yanan ellerim ile 'ahh' diyerek geri çekildim. Salamlar da çoktan renk değişmişti.. Hay ben böyle işe...
'Elin..' dedi elimi tutarken. Neyse ki refleks ile hemen çekince çok ciddi bir şey olmamıştı.. 'Çok mu acıyor?' demişti dudak büzerken. Ama aynı zamanda gülmemek içinde kendini zor tutuyordu..
'Vicdansız mısın kızım?' dedim ona bakarken. 'Öyle gelinir mi hiç kalbim ve aklım terk etti beni sayende' o an bir kahkaha atmıştı.
'Nerden biliyim ekmekleri salamı unutacak kadar hayran kalacağını? Normal elbise yani'
'Sana göre normal bana göre değil' dedim ben de gülerken. 'Çok hoş görünüyorsun'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk ve Nefret' (gxg) +18
Teen Fiction+18 sahneler mevcuttur' Havalı parti kızı Clarke Griffin ve sade hayatın seçimini yapan Lexa Woods'un nefretle başlayan bir aşk hikayesi.. Büyük aşklar nefretle başlar' 66. Bölüm dahilinde 'Cheryl ve Toni (choni)' çifti içinde bölümler yazılmıştır...