................................
Müzenin kapıları yarım saat sonra açılmış ve dışarıda bekleyen herkes içeriye girmişti. İçeriye giren herkes masalarında yerini almış, kimisi kitap seçmek için raflara, kimisi ise kahve makinesinin önünde kahve almak için sıraya girmişti. Ben ise ayakta durmuş boş boş etrafa bakıyordum. Bomboş.. Ya da Clarke ile aynı masada olmanın stresi vardı üzerimde ondan böyleydim. Kim bilebilir ki.
'Sabaha kadar orada beklemeyi mi düşünüyorsun?' dedi Clarke. O an daldığım için irkilmiştim. 'Ya da davetiye felan mı göndereyim gelmen için?'
'Kızım mal mısın sen?' dedi Mira sertce. 'İnsanlar gibi konuşma dilini kullanmayı bilmiyor musun?'
'Ne bilsin o insan dilini' demişti Victoria'da. 'Bilseydi şu an zaten burada olmazdık!'
'Of siz karışmayın be ezikler!'
'Bana bak!'
'Heh hey hey' araya müzenin ve kitapların sahibi bay George girmişti. 'Müdür hanım kesinlikle kurallara uymanız gerektiğini arayarak söyledi. O yüzden siz ikiniz şu masaya diğerleri ise başka masalara. Hadi bakalım!' hiçbir şey dememiştim. Kızlar adamın uyarması ile arka masaya geçmişlerdi. Clarke ve ben ise birbirimize bakıyorduk. Hiçbir şey demeden ona bakmaya devam ediyordum.
'Sağır mısın ya bir şey desene!' Clarke sinirle bağırmıştı. Bilerek hiçbir şey dememiştim. Çünkü içimden ona bir şey demek gelmiyordu. Masaya doğru geçip çantamı bırakmıştım. Ardından ise bir kitap seçtim raftan ve masaya doğru bıraktım.
'Bunu okumuştum. William Shakespeare' in özel bir eseri. Hem şiirsel hem de sanatsal. Tiyatro alanında oldukca kaliteli bir yapıt' dedim Clarke'a bakarken. 'Tabii hayatında bir kez de olsa tiyatroya gittiysen!'
'Tiyatro ortamı çok ciddi' dedi gıcıkca gülerken. 'Partileri tercih ederim'
'Partiler de seni tercih ediyor zaten merak etme'
'Ne dedin sen?'
'Seninle bugün nasıl geçecek inan hiçbir fikrim yok diyorum!'
'Bence sevinmelisin' dedi tekrar gülerken. 'Herkes benimle baş başa kalmak için can atıyor'
'Ben senin bildiğin kızlardan değilim yalnız!' bunu söylemem üzerine Clarke hem sinir olmuş hem de üzülmüştü. Ama belli etmemeye çalıştı. Elinden geldiği kadar... 'Her neyse kahve alayım şuradan, başlayalım'
'Cidden gerizekalısın' dedi bağırırken. 'İlla kahve şart mı'
'Şşhh!' dedim elimle ona dönerken. 'Burası özel bir ortam insanlar kitap okuyup kendileri ile baş başa kalıyorlar. Partideymiş gibi bağırma insanların içinde'
'İyi be ezik' ben bu kıza ne desem boş. Çünkü asla insan gibi konuşmayı bilmeyecekti. Adı üstünde parti kızı. Kimseyi takmaz, özel ilgi ister ve hep bana hep bana derler...
Kahve makinesinin önünde kahveleri hazırlarken, Victoria yanıma gelmişti. 'Nasıl gidiyor?' dedi dudak büzerken. 'Böyle bir cezayı Clarke ile almana inanamıyorum!'
'Arada kaynadım resmen' dedim bende gülerken. 'Bugün kazasız belasız bitsin başka bir şey istemiyorum ben'
'Hadisene be sabaha kadar seni mi beklicem?' işte Clarke bağırıyordu. Victoria'ya ya dönüp, 'Alarm çalmaya başladı gitsem iyi olacak' dedim gülerken. O da gülerek 'kolay gelsin' demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk ve Nefret' (gxg) +18
Ficção Adolescente+18 sahneler mevcuttur' Havalı parti kızı Clarke Griffin ve sade hayatın seçimini yapan Lexa Woods'un nefretle başlayan bir aşk hikayesi.. Büyük aşklar nefretle başlar' 66. Bölüm dahilinde 'Cheryl ve Toni (choni)' çifti içinde bölümler yazılmıştır...