64. Bölüm Ayrıl bence kanka!

173 23 66
                                    





Clarke'ın ağzından;;

Lexa'nın gülümseyerek dışarı çıkması üzmüştü. Evet süründürmeyi ben istemiştim ama o da eskisi gibi 'kantine gidiyorum ya da küçük bir işim var geri geleceğim hayatım' demiyordu mesela artık. Raven'in de 'nereye gidiyor bu?' demesi ile canım iyice sıkılmıştı açıkcası. Lexa'ya elbette ki güveniyordum. Bundan asla şüphe duymadım. Ama bu durum beni fazlası ile üzmüştü. Sanırım fazla alıngan davranmıştım. Çünkü Lexa'dan bahsediyorduk burada. Evet beni üzecek planlara dahil olmuştu ama asla bana karşı yanlış bir şey yapmamıştı. Yapmazdı da. Ve evet ona güveniyordum sonuna kadar. Raven bazen dost bazen de düşman gibi davranıyordu. Nedeni ise Mira olayı ve Lexa'nın annesiydi. Geçmişte sürekli cezalar vermesi ve okulun diline düşmemizdi. Ama bunda Lexa'nın suçu yoktu. Cezayı veren o değildi sonuçta. Ek olarak aslında Bayan Woods'un da suçu yoktu. Sonuçta Lexa ve arkadaşlarına kötü davranmayı başlatan bizdik. Kısacası ortada suçlu bile yoktu.

Raven sınıftan çıktıktan sonra Amy'nin yanına gidip Lexa'yı sormuştum. Çünkü Lexa'ya soramazdım bunu. Nedenini inanın ben de bilmiyordum. O da bilmediğini söyleyince bozuk olan moralim iyice bozulmuştu ve bahçeye çıkmaya karar vermiştim. Bahçeye doğru yürürken sağa sola bakıyordum aynı zamanda. Belki görürüm umuduyla. Ama yoktu. İçimden geçirdim bir an 'gerçekten böyle yaparak Lexa'yı kendimden itiyor muydum?' bu düşünceler de kaybolurken bahçeye çoktan çıkmıştım. İleride gördüğüm boş banka doğru yürüyüp oturmuştum. Oturur oturmaz kafam hafifce monta gömülmüştü. Ve kokusu yeniden burnuma gelmişti. Bu montu ona asla vermek istemiyordum.

Ben içimden kendi kendime konuşurken birden 'Clarke?' diyen Lexa'ya irkilerek dönmüştüm. Beklemiyordum çünkü o yüzden de irkilmiştim. Umarım montu kokladığımı görmemiştir. 'Lexa?' dedim ben de ona doğru. Gülümsüyordu devamlı. O kadar tatlı bakıyordu ki anlatamazdım bunu size.

Tam o an anlamıştım ki bu bakışlar sahte olamazdı. Biz birbirimize derin olan ama aynı zamanda da tutsak etmeyen bir bağ bir aşkla bağlıydık. Araya değil mesafe zaman da girse biz birbirimizden vazgeçemezdik.. Ama gene de emin olmak için sormuştum. Tam da dediğim gibi çıkmıştı.

Yalan yok onu çok kıskanıyordum. Benim görmediğim zamanlarda ne yapıyordu mesela? Birileri yanaşmak için planlar yapıyor muydu ya da ? Lexa karşılık vermezdi elbette biliyordum ama böyle insanların da yok olmasını istiyordum dünyadan.

Lexa'ya 'montunu vermeyeceğim' demiştim. O da kahkaha atarak 'verme zaten' demişti. Ve konuşurken laf arasında 'sevgilim bana verdi hıh' demiştim. O da ben de 'sevgilime verdim zaten' demişti gülerken. Gıcıklığına 'neyi' diyerek şakayı sıkıştırmıştım araya. O da 'Clarke..' demişti. Amacım tepkisiydi. Merak etmiştim ne yapacak diye. Ne yapacağını çok merak etmiştim. Bu kız beni şaşırtmayı başarıyor ya..

Lexa ile çok güzel sohbet etmeye başlamıştık. Konu gene favori çiftimizden açılmıştı. Benimle konuşmak için bahane aradığı da kulaklarımdan kaçmamıştı.. Flört ediyorduk ve bu his çok güzel bir histi. O kadar içten gülüyordu ki anlatamam. Kızaran burun ucunu görünce istemsizce içimden öpmek geçmişti. Son an da kendimi toparladım. Acaba üşümüyor muydu? Bunun anlamanın tek yolu elleriydi. Lexa çok üşürse elleri buz keserdi. O an elimi eline koymuştum. Tam da tahmin ettiğin gibiydi. Elleri buz gibiydi.. Neyse ki ders zili çalmıştı. Sınıfta üşümezdi. Her ne kadar sohbeti sevsem de sonuçta hasta olma ihtimali vardı..


'Clarke?' diyen Luna'ya dönmüştüm. 'neyin var senin?'

'Hasta olcam sanırım ben ya' dedim Luna'ya bakarken. 'Dünden beri kırgınlığım vardı önemsemedim bugün de böyle gelince..'

Aşk ve Nefret' (gxg) +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin