"Tanrı'nın kutsal ışığında parıldayanın yozlaşması an meselesidir. İblis, melek ya da insan; düşünen her varlığın en ilahi laneti, Tanrı'nın sunduğu üstün mevkiyi ve gücü, kendi iradesiyle dengede tutmaya çalışmaktır."
Vatikan'a bağlı iblis melezi a...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
God Reproving Cain for the Murder of Abel (Tanrı, Habil'i öldürdüğü için Kabil'i lanetliyor) Giovanni Domenico Ferretti (1740)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(...)
Baş Papaz: "Günahların için af diliyor musun, kadın?" Zanlı: "Hiçbir günah işlemedim," Baş Papaz: "Suçlamaları tekrarlayın."
O an sanık taburesindeki kadına paramparça etmek ister gibi bakanların gözleri kâtibe döndü. Kâtip ise elindeki kâğıda bakıp bağırarak şu satırları okudu:
Kâtip:"Tanrıya ibadetin bedeli hiçbir eşyayla, hiçbir kilodaki altınla ölçülemez! Tanrı bize paylaşmamızı emreder; bizler bugün paylaşmamız gerekenleri kendimize kıyafet yapmış, kendimizi sınıflara ayırmışız-"
Baş papaz elini kaldırınca, kâtip sustu. Bütün salon altınlarla kaplı, yüzü çiçek hastalığından deforme olmuş papaza döndü.
Baş Papaz: "Kâtibin okuduğu sözlerin sana ait olduğunu kabul ediyor musun?" Zanlı: (Yaş dolu korkulu gözlerini papaza dikmiş kadın başını salladı.)
Burada kısa bir ara verip, kurbanının son nefesini vermesi için sabırsızca etrafında dönüp duran bir akbabaya benzeyen papazın, kendini tanrının eli ilan etmeleri için heyete bolca altın yedirdiği bilgisini siz okurlarımla paylaşmam gerek.
Baş Papaz: "Günahkâr itiraf etti. Kadının cadı olduğu apaçık ortadadır." (Salondan yuhalama ve kızgın homurtular yükselmekte) Heyetten bazıları bir ağızdan: "Test yapalım", "İğne testi şart oldu", "Tanrı için bu cadıyı açığa çıkartalım", (...) Baş Papaz: "İğne testi hazırlansın." (Altın çerçeveli gözlüklerini gözüne yerleştirdi ve kadını izledi. Sarkık alt dudağı neredeyse çenesini örtüyordu. Yüreği gibi yüzü de korkunçtu.)
Kadın yaka paça tabureden kaldırılıp kürsü önüne taşındı ve kolları sıyrıldı. Kollarındaki benlere ve bariz cilt lekesi olan izlere teker teker altın iğneler sokulurken, kadın korku ve acıyla çığlıklar atıyordu.
Baş Papaz: "Zanlının büyücü ve şeytanın fahişesi bir cadı olduğu kanıtlanmış, gergi çarkında, dolunayda efendisiyle buluşmadan hemen önce ölüme mahkûm edilmiştir."
Tokmak masaya inince salonda kadını yuhalayan ve lanetleyen sesler bir anda çoğaldı. O an gözü, kendini tanrının eli ilan edilmiş papaz tarafından kapatılmış cahil halk, ellerindeki çürük meyveleri ve ufak taşları mahkeme salonundan sürüklenerek çıkartılan kadına doğru fırlatmaktaydı. Taşlama ve aşağılama dışarıda da devam edecekti. Kilisenin içinde olan kalabalıktan daha fazlası ve daha öfkelisi dışarıda beklemekteydi.
Olan bitenleri izlerken, insanlığın cehaletinin çiğ haline tanık oldum. Bir sıtmalı gibi titredim; cahilliğin çoğalıp, tek bir kıvılcımla tutuşarak kitleleri yok edebilecek en güçlü vebaya dönüşebileceğinin gerçeğiyle titredim. İleride, kilise tarafından şeytan işi olarak görülen teknolojinin gelişmesiyle yapılacak kitle imha silahları, cahilliğin yanında solda sıfır kalacak gibiydi. Bendeniz gezgin ve aklı yetmez bir ozan dahi bunu bu günlerden anlamıştı.
Tanrının sözlerinin yazılı olduğu kitaplardan birini bile okumamış, okuma yazma bilmeyen çoğunluğun, ufak bir tetiklemeyle tanrı için öldürmeye hazır oldukları gerçeğiyle titredim. Cehalet öyle kötüydü ki, hiçbir ışık onun karanlığında kendini belli edemezdi. Tanrının emrettiği gibi bir insan olmak için yaşayan bir insan, bu karanlığın içinde nefes alamazdı. O an acı bir gerçek daha fark ettim: Farklı cinsiyet, yeni bir sim ve yeni bir yüzle defalarca aramıza dönen Habil, defalarca kana susamış cani Kabil'ler tarafından öldürülmeye mahkummuş meğer.
Siz, iki bin yıl üç bin yıl sonra geleceğe ışık tutacak aydınlık zihinli arkadaşlarım; ufacık bir kıvılcımla harlanmaya hazır, illetlerin en büyüğü olan cehaletle savaşmak için elinizden geleni sakın ola arkanıza koymayın. Ben, Günahkarın İfadesi'nde elimden geldiğince ve dilimin döndüğünce, insanın insana yaşattığı cehennemden şahit olduklarımı sizlere aktardım. Böylesi bir cehennemde şeytan dahi insana hayran kalır."
-SON-
Eser Sahibi: Gezgin Ozan Abel Yazım Yılı: 1020 Eserin Kayıtlı Olduğu Kısım: Aziz Petrus Bazilikası, Yasaklı Eserler ve Yazıtlar Kasası, A-8 arşiv blogu, Vatikan Tehdidi Yok Eden Birim: Ekklesia Venatores (1021, Kos Adası/Yunanistan)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.