*Göz yaşartıcı anlatı, kalpleri etkileyen öykü.
The Voices
Sesler (1867)
Gustave Moreau(...)
Arkadaşlarımla "Aois na Fola Agus na Fuatha (Kan ve Nefret Çağı)" araştırmalarına devam ettiğimiz dönemde, Lewion'a bağlı Aille köyünün yakınlarında, birden bastıran tipiye yakalandık. Köy, Yedi Bataklık'ın üst tarafında kalıyordu. Muhtemelen yola devam etmeyi göze alsaydık bu zamana kadar biriktirdiğimiz tüm bilgi birikiminden ve canımızdan olacaktık.
Köye az bir mesafe kala uzaktan gördüğümüz ışıkları dahi yutacak bir sis indi üzerimize. Ne yapacağımızı kara kara düşünürken, şans eseri karşımıza kan kızılı saçlı, uzun boylu ve yanaklarını görebildiğim kadarıyla mermer gibi kusursuz tene sahip bir kadın çıktı. Kadın konuşurken, arkamdaki arkadaşımın tipiye rağmen yakmaya çalıştığı tütüne tuttuğu cılız ateş kadının yüzünü az da olsa aydınlattı. Gözlerinin rengi kehribar-yeşil karışımıydı ve gözünün altında hafif bir kesik izi vardı. Yerimde bir uyuyan olsa, bu kadar ince ayrıntıları göremezdi. Neyse ki biz elflerin birçok özelliği, değersiz uyuyanlardan daha kıymetli.
Muhtemelen köylülerden biri olan kadın bize ayrıntıyla yolu tarif etti. Kadın konuşurken etrafında olmaktan tuhaf bir şey hissettim; hissi tarif etmeme imkânım yok çünkü ne öncesinde ne de sonrasında, konuşurken adeta bizi hipnoz eden ve tipiden etkilenmiyor gibi duran bu kadının hissettirdiği tuhaf şeyi bir daha hissetmedim. Kadının tarifine uygun olarak ilerledik ve küçük köyün meydanına ulaştık. Meydanın tam ortasındaki tavernada neyse ki ateş ve yemek vardı. Kendimizi düşünmeden ucuz bira, yemek ve ter kokan tavernaya attık ve boş bir masaya üşüştük. Siparişlerimiz hazırlanırken bizler de iyiden iyiye ısınmıştık. Zaman geçti ve yeteneği orta düzeyde olan çalgıcıların şarkıları akşamı şenlendirmeye devam etti.
Yaklaşık iki saatin ardından, yakalandığı tipi yüzünden kıyafetlerinden kaşlarına kadar ince bir buz tabakasıyla kendini köy tavernasından içeri atan bir gezgin, salonun ortasında çıtırtılar çıkartarak yanan sobanın başına koştu. Eldivenlerini elinden çıkarttı ve morarmış parmaklarını sobaya doğru tuttu. Ben ve arkadaşlarım adamı çok iyi anlıyorduk. Buraya ilk girişimizde biz de aynı durumdaydık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(KYS) Ekklesia Ankáthi (GxG)
Fantasy"Tanrı'nın kutsal ışığında parıldayanın yozlaşması an meselesidir. İblis, melek ya da insan; düşünen her varlığın en ilahi laneti, Tanrı'nın sunduğu üstün mevkiyi ve gücü, kendi iradesiyle dengede tutmaya çalışmaktır." Vatikan'a bağlı iblis melezi a...