Hey sen,
Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻(Üst Bilgi: Günce)
***
Zaman ilerliyordu. Kızlar molalarının sonuna yaklaşıyordu. Hepsi de havuz kenarında uzanmış kurumayı bekliyorlardı. Günce'nin telefonu çaldı. Uzanıp telefonunu yerde duran üniformasının cebinden alıp açtı. Arayan çalışanlardan biriydi.
"Günce. Ben Merve. Şimdi beni dinle. Seni çok tutmayacağım çünkü acele etmen gerekiyor. Arzu hanımın sana verdiği oda kartını hatırlıyor musun? Hani çok önemli olduğunu ve iyi saklaman gerektiğini söylemişti. Şimdi o kartı doğruca 1310 numaralı odaya götürüyorsun. Odanın sahibi gelmiş ve dakikalardır kapıda bekliyormuş. Kimse kartın yerini bilmediği için onu odasına yönlendirerek oyalamaya çalışmışlar. Nasıl hissettiğini tahmin edebiliyorsundur. Sakın oyalanma ve bu işi bir an önce hallet. Bu durum Arzu hanımın kulağına giderse mahvoluruz."
Ardından telefonu kapattı ve Günce ayağa fırladığı gibi üniformasını kaptı.
"Ne yapıyorsun?" dedi Esin. "Daha vaktimiz var. Üstelik tam olarak kurulanmadın bile. Böyle apar topar nereye gidiyorsun?"
Kızların şaşkın bakışları arasında hızla üzerini giyinmeye başladı. Bir yandan da onlara durumu açıklamaya çalışıyordu. Telaştan eli ayağına dolanmıştı. Ayağına ayakkabılarını geçirirken bir ara dengesini kaybetti ama neyse ki düşmeden doğrulmayı başardı.
"Yetiştiremezsem eğer işten atılacağıma eminim. Bu kartın başıma dert açacağını biliyordum. Siz de fazla oyalanmayın. Sonra görüşürüz."
Aceleyle odanın yolunu tuttu ve adımlarını elinden geldiğince hızlandırdı. Papyonunu bağlamaya bile vakti yoktu ama buna rağmen koşarak dikkatleri üzerine çekmek de istemiyordu. Zaten şu an yeterince ilgi çekiciydi. Bikinisi tam anlamıyla kurumadığı için gömleği yer yer ıslanmıştı ve saçlarının ıslanmamasına özellikle dikkat etmelerine rağmen bazı kısımları hala nemliydi. Neyse ki eteği kuruydu. Saçları da o kadar göze çarpmıyordu. Yine de Günce kollarını göğsünde bağlayarak gömleğini gizlemeye ve başını eğerek bakışlardan kaçınmaya çalıştı. Asansöre bindiğinde odanın bulunduğu kata ulaşana kadar sabırsızlanmış olsa da nihayet asansörden indiğinde biraz da olsa rahatlamıştı.
Koridorun sonunda, elleri kot pantolonunun cebinde duvara yaslanmış genç bir adam bekliyordu. Bu Lucas Paredes'ti. Leo'nun bir diğer yakın arkadaşı ve grubun gitaristiydi. Kapının kenarındaydı ve Günce yüz ifadesini tam olarak göremese de sinirlenmişe benziyordu. Duruşunun rahatlığına rağmen gergin olduğu belliydi ve Günce ona yaklaştıkça tahmini doğruluğunu kanıtlıyordu. Lucas bakışlarını yerden ayırdı ve Günce'ye baktı. Hafif sakalı ve kahve tonlarında açık renk saçları vardı. Mavi gözleri başka bir zamanda karşılaşmış olsalar o kadar da endişe verici görünmezdi ama şimdi kapının önünde dakikalardır beklemek zorunda kaldığı için gözleri dost canlısı olmaktan uzaktı. Uzun boyluydu ve sorgulayıcı bakışları Günce'nin üzerinde gezinirken Günce bunu daha da fazla hissetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİM
Teen FictionPartiler, kovalamacalar, pembe dizilerden fırlamış tekinsiz adamlar, yüzümüze patlayan flaşlar ve bir de... DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİM. Kendilerini entrikaların kasıp kavurduğu bu gösterişli dünyada bulan dört genç kızın çılgın hikayesi.