Hey sen,
Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻(Üst Bilgi: Leo Martinez)
***"Birazdan geleceğim, Mark," dedi Leo arabadan inmeye hazırlanırken. Kapıyı açmaya yeltenmişti ki Mark koltuğunda dönerek onu durdurdu.
"Leo," dedi endişeli ancak her zamanki rahat tavırlarından da uzaklaşmayarak. "Ne olursa olsun, doğru olanı yapmanı istiyorum."
Leo onun korumacı tavrı karşısında hafifçe güldü ve Mark'ın omzunu sıvazladı.
"Bir şey yapmayacağım Mark, rahatla."
"Gözüne çok basit görünen şeylerin sonuçları beklediğinden daha etkileyici olabilir, evlat."
"Ne var biliyor musun?" dedi Leo biraz düşündükten sonra. "Ona gönderdiği bu lanet zarfı iade edeceğim ve kurtulacağım. Çünkü yapmazsam, bunun sonuçları da kötü olur."
Mark yarım bir gülümsemeyle önüne döndükten sonra mırıldandı.
"Her neyse. Ben seni korurum, her zaman. Aynı zamanda korumanım sonuçta." Leo gülünce ekledi. "Meslek icabı."
Ardından birkaç dakika sonra görüşmek üzere sözleştiler ve Leo Sony müzik şirketine doğru ilerledi arabadan çıkarak.
Her zamanki gibi karşısına çıkan herkes onu saygıyla karşıladı; Leo hepsine cevap verirken Mickey'nin odasına doğru emin adımlarla ilerliyordu aynı zamanda. Bir ara oradaki bir çalışanın yeğeni olan Sophie adlı küçük bir kızla fotoğraf çektirdi, hemen sonra ise yoluna devam etti. Mickey'nin odasında olduğunun umuyordu. Yeterince zengin olmasına rağmen diğer insanlar gibi haftanın beş günü işe gelirdi Mickey. Sabah dokuz akşam dört. Bu yüzden Leo habersiz gelme riskini göze alabilmişti.
Kapıyı iki kez tıkladıktan sonra gıcırtılı bir ses eşliğinde bedeninin yarısını içeri soktu.
"Girebilir miyim, Mickey?"
Mickey elbette dercesine işaret etti eliyle. Ardından masasının başından kalkıp önüne geldi ve oraya yaslanarak ellerini kavuşturdu önünde. Yüzünde o her zamanki ifadesinden daha fazla hoşnutluk olması Leo'nun sinirini bozmuştu.
"Tatilde iyice dinlendin mi Martinez? Sana yepyeni tazecik sözleşmeler ayarladım."
Leo ifadesini bozmadan dinledi onu ve rahat bir şekilde cebinden zarfı çıkararak Mickey'e uzattı.
"Bende bir tanesini iade etmek için gelmiştim. Tatilimin ortasında zahmet edip Malibu'nun öbür ucuna postayla göndermişsin bunu."
Mickey zarfa baktı aklı karışmış gibi bir süre; ardından zarfa uzanmayıp ellerini beline yerleştirdikten sonra alt dudağını içeri çekti ve biraz düşünüp cevap verdi.
"Ne demek istiyorsun?" diye sordu gözlerini kısarak.
Leo aralarındaki saygı çerçevesini hiçbir şekilde ihlal etmeyerek cevap verdi.
"Bu sözleşmeyi sana iade ediyorum çünkü artık kabul etmiyorum. "
Mickey alayla gülüp etrafına bakındıktan sonra döndü Leo'ya.
"Öyle bir şey yapamazsın. Lanet sözleşmeyi lanet kararlar alarak hiçe sayamazsın."
"Sözleşme mi?" dedi Leo başını sallayarak. "Bekâr kalmam gerektiğiyle alakalı saçma birkaç maddenin sıralandığı kağıt parçasını sözleşme mi sayıyorsun sen?"
"Evet," diye cevap verdi ukala ukala. "Adına da Bekarlık sözleşmesi deniliyor."
"Biliyor musun, Mickey?" dedi Leo alayla gülerek. "Umurumda bile değil çünkü bunu reddediyorum artık."
Zarfı masaya bırakmaya hazırlanırken Mickey ellerini cebine soktu ve aynı rahatlıkla araya girdi.
"Üstünde imzan var."
Leo söylediğinin üstüne zarfı geri çekti ve dudak büktü başını sallarken.
"İmza demek," dedi ağır ağır. Ardından zarfı iki elinin arasına alarak güzelce yırttı, çokça parçaya ayırdı ve gülümsedi. "Sanırım geçersiz oldu bu."
Mickey salak bir adam değildi; ifadesini koruyabilmek onun en büyük silahıydı. Ancak Leo onu yıllardır tanıyordu ve içten içe ne kadar sinirlendiğini tahmin edebilmek için basit bir yüz ifadesine ihtiyacı yoktu.
"Ve" diyerek işaret parmağını ona uzattı Leo. "Benim özel hayatımın bir parçası olan yerlere, benden izinsiz iş hayatımı taşımaya kalkma. Bir daha asla yapma bunu. Bir daha bana aptal bir sözleşme göndereyim deme. Beni tehdit edebileceğini mi sanıyorsun Mickey? Hem de böyle sessizce, sinsice."
"O kız-" diyerek söze başladı Mickey ancak Leo ona izin vermedi.
"Onunla bir tatile çıkıyorum ve evime bir zarf gönderiyorsun. Bana bir şey mi hatırlatmaya çalıştın?" Leo'nun kaşları çatılmış, sesini ciddiyet bürümüştü ancak kontrol hala elindeydi. "Bana bu şekilde bir mesaj mı vermeye çalıştın?"
"Sadece dikkatli davranmadığını ve doğru olanı yapmadığını anlamana yardımcı oluyorum."
Leo tekrar alayla güldü.
"Anlamak isteseydim, bunu aylar öncesinde yapardım Mickey. Beni saçma sapan işler için ülkeden ülkeye yolladığın zamanlar ve sırf Misery Of Sound'da gitmeyeyim diye başka bir gece kulübünü önerdiğinde, ısrarla önerdiğinde, yapardım. Ancak yapmadım ve yapmayacağım."
"Oh, pekâlâ," dedi Mickey kollarını açarak basit ve rahat bir şekilde. "Öyle diyorsan."
"Eğer ona zarar verirsen, sana zarar veririm," diye belirtti Leo net bir şekilde.
Mickey onu ciddiye almayıp hafifçe güldüğünde ise ekledi hemen. "Beni sen yetiştirdin, buraya kadar sen getirdin ama benim üzerimde hiçbir hakka sahip değilsin. Boynuz kulağı geçti, Mickey. O yüzden kendine güvenmeden önce iki kez düşün derim."
Ardından birkaç saniye Mickey'nin bir şey söylemesini bekledi; cevap gelmeyince ise emin adımlarla çıktı odadan.
***
Leo odasından çıktıktan sonra yerdeki kâğıt parçalarına baktı ve düşündü, bir karar verdi Mickey. Böyle olmayacaktı; Leo ile halledemeyecekti bu konuyu. O kız kariyeri için yanlış bir seçimdi ve bunun bekarlık sözleşmesiyle bir ilgisi yoktu elbette. Gerçekten de bu durumlar için yapılmış aptal bir sözleşmeydi o ve bir işe de yaramamıştı zaten. Leo'nun bir ilişkisi olabilirdi elbette, tabi şu anki ününü destekleyici nitelikte bir ilişki. Kimsenin tanımadığı sıradan bir üniversite öğrencisi ile yaşadığı saçma aşk serüveni değil.
Bir süre odasında kaldı, düşünüp taşındı ve şu anlık en mantıklı olan seçeneği uygulamaya karar verdi.
***
Yine neyin peşindesin Mickey 😒
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİM
Teen FictionPartiler, kovalamacalar, pembe dizilerden fırlamış tekinsiz adamlar, yüzümüze patlayan flaşlar ve bir de... DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİM. Kendilerini entrikaların kasıp kavurduğu bu gösterişli dünyada bulan dört genç kızın çılgın hikayesi.