Partiler, kovalamacalar, pembe dizilerden fırlamış tekinsiz adamlar, yüzümüze patlayan flaşlar ve bir de... DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİM.
Kendilerini entrikaların kasıp kavurduğu bu gösterişli dünyada bulan dört genç kızın çılgın hikayesi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Üst Bilgi: Aylin) ***
Öyle böyle Miami'de bir hafta geçmiş, kızlar iyiden iyiye alışmanın dışında çocuklarla da resmen çıkmaya başlamışlardı. Üçünün de gündemine bomba gibi düşmüştü bu gelişmeler ve birkaç gündür konuştukları tek konu da buydu. Aylin, onları dinlerken mutluydu mutlu olmasına. Sonuçta arkadaşları belki de çok güzel ilerleyecek ilişkilere atılmışlardı fakat kendi durumu aklına düştükçe sevinci buruk bir hisle gölgeleniyordu. Elinde değildi. Onların birbirlerine ilgi duydukları şekilde Leo'yla Aylin de birbirlerinden hoşlanıyorlardı ama Aylin en son ki karşılaşmalarından sonra Leo'yu ne görebilmiş ne de ondan bir teklif alabilmişti.
Kaldı ki böyle bir şeyi beklediği de yoktu zaten. Neticede Leo bambaşka bir dünyanın insanıydı. Aylin'in sıradan yaşantısının aksine ışıltılı bir hayata sahipti o ve diğerleri gibi kolayca izole de olamazdı. Aylin'i görmek istiyorsa eğer Aylin, The Mystery Of Sound'a dönene dek beklemek zorundaydı. Öte yandan Aylin, Leo'nun kendisini beklediği bir dünyayı hayal bile edemiyordu. Birlikte zaman geçirmiş olmalarına rağmen Aylin için dünyaca ünlü Leo Martinez'di o hala ve kendisiyle bir ilişkiye başlamak isteyebileceğine de bir türlü ihtimal veremiyordu.
Ancak Leo'nun istediği tam olarak buydu. Aylin'i istiyordu o. İzin verirse onu yakından tanımak, gülüşlerine şahit olmak ve hatta o gülüşlerin kaynağı olmayı diliyordu. Karşılaştıklarında gözlerinin içinin nasıl da parladığını çok iyi hatırlıyordu Leo ve daha da parlasınlar istiyordu. Onu olabilecek her şekilde mutlu etmek geçiyordu içinden. Aylin, bir meteor gibi düşmüştü hayatının tam ortasına ve çok az tanıyor olmasına rağmen onu herkesten daha fazla görmeyi arzular olmuştu.
Günlerdir Aylin'i The Mystery Of Sound'da göremediğindeyse soluğu çalıştığı mekânda almıştı. Aylin, Peyzaj mimarlığı okuduğu için butik bir şirketin küçük bir dükkanında çalışıyordu ve adresini bulmak sandığından daha zor olmuş olsa da Leo nihayet buradaydı işte. Aylin'in dükkânın camlarından dışarı yansıyan görüntüsü karşısındaydı ve Leo'nun daha fazla bekleyecek sabrı kalmamıştı.
Hava iyiden iyiye karardığı an arabasından inip kendini dükkâna attı ve vakit kaybetmeden doğrudan Aylin'e ilerledi. Aylin o sırada dükkânı düzenlemekle meşguldü. Kendisine yaklaşan kişinin Leo olduğunu gördüğü an şaşkınlıktan oracıkta öylece kalakaldı. Vazolardan birinde çiçekleri düzenleyen elleri yaptığı işi bırakmış, tüm odağı birdenbire Leo olmuştu. Leo yanına gelip tam karşısına dikildiğinde kelimenin tam anlamıyla şaşkına uğradı.
"Senin... senin ne işin var burada?"
Söylemeyi amaçladığı şey kesinlikle bu değildi aslında ancak refleks halinde ağzından kaçıvermişti işte. Leo'ysa her şeyin farkındaydı. Burada bulunmasının Aylin'i de memnun ettiğini anlayabiliyordu gözlerinden ve Aylin'in dudakları afallamayla karışık bir gülümsemeyle kıvrılmışken bu soruya verebileceği tek bir yanıt vardı.
