Partiler, kovalamacalar, pembe dizilerden fırlamış tekinsiz adamlar, yüzümüze patlayan flaşlar ve bir de... DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİM.
Kendilerini entrikaların kasıp kavurduğu bu gösterişli dünyada bulan dört genç kızın çılgın hikayesi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Üst Bilgi: Derin) ***
Eğlence bitip tüm konuklar yerlerine döndüğünde kızlar yeniden servise başladılar. Ortalık biraz da olsa durulmuştu. Derin sipariş edilen çerezleri dağıtmak için masaların arasında dolaşıyor bir yandan da boşları topluyordu. Gözleri ara sıra Peter'ı görebilmek umuduyla etrafta dolaşsa da Peter ortalıkta yoktu. Derin karşı koyan tavırlarının onu pes ettirdiğinden şüpheleniyordu. İçten içe bu kadar erken vazgeçmenin Peter'a göre olmadığını hissetse de durum böyle gibiydi.
Ancak çok geçmemişti ki Derin hislerinde yanılmadığını gördü.
Peter diğerlerinden ayrılarak yakınındaki masalardan birinde oturmuş Derin'i bekliyordu. Bakışları üzerindeydi ve Derin ne yapması gerektiğinden emin olamayarak ortada dikilirken dudakları muzip bir gülümsemeyle kıvrılmıştı. Onu görmek dakikalardır onu aramasına rağmen Derin'i heyecanlandırmıştı ve neden böyle hissettiğine de bir türlü anlam veremiyordu. Daha önce de hoşuna giden erkekler olmuştu ancak hiçbirinde kontrolü elinde tutmakta bu kadar zorlandığını hatırlamıyordu. Bir yandan kendini tamamen ona bırakmak ve neler olacağını görmek istiyordu. Sonucu ne olursa olsun Peter'ı ve dünyasını keşfetmek istiyordu. Ancak içinde bir yerlerde ona aksini söyleyen öyle baskın bir taraf vardı ki geçmişteki hayal kırıklıklarını hatırlatarak sürekli ihtiyatlı olması gerektiğini fısıldıyordu ona.
Bu yüzden bu sese kulak vermesi uzun sürmedi. Yeniden toparladı kendini ve yürüyüşüne güven aşılayarak çekincesizce Peter'ın yanına ilerledi.
"Evet, ne arzu edersiniz?"
Elinde tuttuğu tepsiyi ve içindekileri gösterdiğinde Peter güldü hafifçe ve oyunu Derin'in istediği şekilde oynamayı kabullenerek bir çerez tabağı aldı içinden. Ardından bakışlarını tekrar Derin'e çevirdi ve o bir şeyler daha almasını beklerken usulca konuştu onunla.
"Merak ediyorum da sana söylediğim şeyin anlamına bakabildin mi?"
O kadar yumuşak ve hoş bir ses tonuyla öyle doğal bir şekilde sormuştu ki soruyu Derin oracıkta eriyip gideceğini hissetti. Oysaki daha az önce kendine gelmişti. Peter ne kadar da çabuk etkisi altına alabiliyordu onu. Hareketlerinde kibir ya da küstahlık emaresi yoktu. Yalnızca içinden geldiği şekilde davranıyor ve apaçık ortaya koyuyordu kendini. Derin böylesine bir yakınlaşma çabasına alışık değildi hiç. Daha önce karşısına çıkan çoğu erkek bunun tam aksini yaparak kendilerini olmadıkları biriymiş gibi göstermeye çalışıp yalnızca Derin'i elde etmek için uğraşmışlardı çünkü. Derin bu yüzden erkeklere güvenemiyordu artık ve her ne kadar Peter bu durumu destekleyici hiçbir davranışça bulunmamış olsa da Derin ona karşı da siper almıştı.
"Hayır, bakmadım," dedi Peter'ın bir suçu olmadığını bile bile ve ona cevap verme fırsatı tanımadan yanından uzaklaştı. Peter'sa öylece arkasından bakakaldı.
*** Az sakin ol kız, çocuk neye uğradığını şaşırdı 🫢
