Hey sen,
Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻(Üst Bilgi: Burak)
***Ertesi sabah, sürpriz bir şey oldu.
Kızlar henüz kalkmışlar, kahvaltıyı hazırlamak üzere mutfağa girmişlerdi. Bir yandan müzik çalarken bir yandan televizyon çalışıyor, aynı zamanda kızlar konuşup, gülüşüyorlardı. Evde dört kişi yaşamıyor da yüz kişi yaşıyordu sanki. Ancak canlı bir sabahtı; kızlar hatırlamaktan kaçtıkları şeyleri oldukça başarılı bir şekilde zihinlerinin karanlık köşelerine itmiş; bu bir kandırmacadan ibaret olsa da yanıltıcı mutluluklarının keyfini çıkartıyorlardı. Böyle iyiydi. Bedeninin her yerinde dolanan o sancıyı hissetmemek güzeldi.
Tam o sırada kapı çaldığında aceleyle müziği ve televizyonu kapattılar.
"Kim geldi ki?" dedi Aylin.
"Komşular filandır," dedi Günce ve hep beraber kapıya doğru ilerlediler merakla.
Günce önce delikten baktı; ardından suratında şaşkınlıkla karışık bir gülümseme belirdi.
"Oha, nasıl ya."
Kızların onu soru yağmuruna tutmasına saniyeler vardı ki, hiçbir açıklama yapmadan kapıyı açtı Günce.
"SÜRPRİZ!" dediler hep bir ağızdan Buğra, Burak, Emir ve Kerem.
Bunlar kızların çocukluk arkadaşlarıydılar ve kızlar, onlar için uzun -çok uzun - zamandır hem en yakın dostları hem de çok daha fazlasıydılar. Nitekim kızlar yıllar içinde arkadaşlıkla daha fazlası arasındaki o ince sınırı korumayı öğrenmişlerdi.
Kızlar inanamıyormuş gibi ellerini ağızlarına götürdüler ve gözleri kocaman açıldı. Onların bir şey demesine kalmadan, çocuklar içeri girdiler hemen.
Hepsi birbirleriyle kucaklaşırken müthiş bir karmaşa hakimdi kapının önüne. Buğra, Günce ile kucaklaşmaya sıra geldiğinde kollarını sımsıkı beline sardı ve ne yapacağını bilemeyen Günce onun boynuna sarıldı gülerek. Buğra'nın yıllardır değişmeyen kendine has kokusu burnunu doldurdu hemen; ona çocukluğunu hatırlatıyordu. Kurabiye gibi kokuyordu ve özellikle kar yağdığında, onun yanına sıvışırdı Günce hemen.
Uzun sarılışın ardından geri çekildi Günce ancak Buğra onu kollarının arasında tutmaya devam etti. O nazik ve özel gülümsemesi her zamanki yerindeydi. Tek eliyle Günce'nin bir tutam saçını geri atarak hayranlıkla baktı ona.
"Sabahları ne kadar güzel göründüğünü unutacakmışım az kalsın."
Sesindeki hoş tını Günce'nin kulaklarında gezindi usulca; gezindi, gezindi ve Günce'nin aklına girebilmek için bir boşluk aradı sanki. Ardından başarısızlığa uğrayarak havaya karıştı. Günce Buğra'ya baktığında yoğun bir şeyler hissediyordu, bunu inkâr edemezdi. Ancak bunlar ne saf bir arkadaşlık hissi ne de arkadaşlıktan öte hislerdi. Ondan çok hoşlandığı zamanlarda olmuştu ancak şu an hissettikleri böyle bir tanımlamadan çok uzaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİM
Teen FictionPartiler, kovalamacalar, pembe dizilerden fırlamış tekinsiz adamlar, yüzümüze patlayan flaşlar ve bir de... DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİM. Kendilerini entrikaların kasıp kavurduğu bu gösterişli dünyada bulan dört genç kızın çılgın hikayesi.