Partiler, kovalamacalar, pembe dizilerden fırlamış tekinsiz adamlar, yüzümüze patlayan flaşlar ve bir de... DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİM.
Kendilerini entrikaların kasıp kavurduğu bu gösterişli dünyada bulan dört genç kızın çılgın hikayesi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Üst Bilgi: Esin) ***
Esin'se o sıralar bir fırsatını bulup terasa çıkmıştı. Bunu artık rutin bir hale getirmişti ve kısa süreliğine de olsa ortadan kaybolması dikkat çekmiyordu neyse ki. Kızlar onu idare etmesini biliyorlardı çünkü ve Bernald Richowski de kurnaz olmasına kurnazdı ancak o kadar da uyanık olmadığından Esin eserini tamamlamak yolunda rahatça ilerleyebiliyordu.
Ancak her ne kadar yokluğu başkalarınca fark edilmemiş olsa da birisi vardı ki onun gözünden asla kaçmıyordu. Chris'ti elbette bu kişi. Esin'in terasa çıkmak üzere sıvıştığını fark ettiğinde hemen peşinden gitmişti. Şimdi de Esin resmini çizerken sesini çıkarmadan onu izliyor, içeri girip girmemek konusunda bir karara varmaya çalışıyordu. Esin'se o anda o kadar uysal ve huzurlu görünüyordu ki kendini onunla her daim patlak veren tartışmaların içinde bulan Chris için bu son derece hoş bir değişiklikti. Onu izlemek rahatlatıcıydı ve Chris de bu anı olabildiğince uzatmak istiyordu.
Bu yüzden içeri girmek yerine kapıyı biraz daha araladı ve bu da ona Esin'i daha iyi görebilme fırsatı sundu.
Esin'in saçları hafifçe uçuşuyordu rüzgârın etkisiyle. Hava o kadar esintili değildi ancak gelişi güzel topuz yaptığı saçlarının arasından çıkan birkaç tutam usulca havalanıyordu kulaklarının gerisinden. Chris esasın da bu görüntünün çok hoş bir resmin konusu olabileceğini düşündü o an. Hatta kendisi böyle bir yeteneğe sahip olsaydı eğer çizeceği resimlerden biri Esin'in resmi olurdu muhtemelen. Ancak Chris'in resme yeteneği yoktu. Dolayısıyla böyle bir şey gerçekleşmeyecekti. Ama oldukça beğenilen şarkı sözleri yazabiliyordu ve kim bilir, belki bir gün Esin'in onun resmini çizmesi gibi o da Esin için bir şeyler yazabilirdi.
Bu düşünceyle dudakları kıvrıldı ve Esin'in kendisini çizmiş olduğunu hatırlayarak gülümsedi. O da Chris hakkında Chris'in Esin için düşündüklerine benzer düşünceler içinde olmalıydı ki çizmek için onu seçmişti. Yoksa ne diye çizilebilecek birçok şey varken Chris'i seçsindi? Bu düşünce o an o kadar akla mantığa uygun göründü ki en son pek de hoş şekilde ayrılmamış olmalarına rağmen Chris'e içeri girme cesareti verdi.
Ancak tam elini kapıya uzatmış adım atmaya hazırlanıyordu ki Esin'in yaptığı bir şey onu durdurdu. Esin çizmekte olduğu resmi bir kenara bırakıp yanındaki bez çantadan bir başka resim daha çıkardı ve Chris daha ne olduğunu anlayamadan resmi yırtarak parçalara ayırdı. Ardından ayağa kalkıp köşede duran çöp kutularından birine atıverdi parçaları ve burada yeterince vakit geçirmiş olduğunu düşünerek eşyalarını toplayıp gitmek için kapıya yöneldi.
Chris anında saklandı tabi. Merdivenleri gerisin geri inerek tıpkı en son karşılaşmalarında Esin'in yaptığı gibi odalardan birine giriverdi. Esin odanın önünden geçip gittiğindeyse attığı şeyin ne olduğunu merak ederek tekrar terasa çıktı ve çöp kutusuna baktı hemen. Birkaç ambalaj poşetinin üzerinde duran parçalanmış kağıtları eline aldığındaysa yarısı tamamlanmış kendi çizimiyle karşılaştı. Esin onun resmini çizmişti ancak Chris'in anlam veremediği bir sebepten tamamlamamayı tercih ederek yırtıp kurtulmuştu ondan.
Bu, takılmamaya çalışsa da kötü hissettirmişti Chris'e. Esin'i bu kadar mı rahatsız etmişti? Ona olan öfkesini onca emek vererek çizdiği resmi yırtıp atarak çıkartacak kadar çok mu sinirlendirmişti onu? Öyleyse bu iletişim şekline bir son vermeliydi. Ona ulaşmanın pekala çok daha ılımlı ve makul bir yolunu bulabilirdi.
Terastan ayrılıp çocukların yanına döndüğünde aklında hala bu düşünceler dönüp duruyordu. Ve Chris olan biteni bir noktaya kadar doğru tahmin etmiş olsa da altında yatan esas nedeni kavrayamamıştı. Esin'in ona sinirlendiği doğruydu ancak onu çizimi yırtacak noktaya getiren şey bu gece Chris'in yanında Natalie'yi görmüş olmasıydı. Bu zamana dek hep bir olasılık olarak aklında yer edinmiş olsa da artık onların birlikte olduklarına emindi Esin ve kız arkadaşı olan biriyle bu kadar fazla iletişim içinde bulunmak ona göre yanlıştı. Resmini çizmekse daha da yanlış.
Bu yüzden bir karara varmıştı. Chris böyle bir çaba içine girse bile onunla konuşmayacaktı.
Ancak Esin'in yanlış bildiği bir şey vardı ki Natalie, Chris'in sevgilisi değil kız kardeşiydi ve sürekli Chris'in peşinde dolanıp onunla asla uzlaşmaya varmayan tartışmalara girmesinin sebebi de Leo'yla geçmişte bir şeyler yaşamış olmasıydı. Natalie bir türlü geride bırakamıyordu Leo'yu ve Chris nafile bir çabayla onu bu saplantıdan uzaklaştırmaya çabalayarak hem kız kardeşini hem de arkadaşlığını korumaya çalışıyordu.
Ne var ki Esin bu gerçeği ve daha fazlasını ilerleyen zamanlarda öğrenecekti.
