10. Bölüm - Kaderin Cilvesi (Part III)

10 1 2
                                    

Hey sen,
Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻

Hey sen,Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Üst Bilgi: Leo Martinez)
***

Leo ise bambaşka bir ruh hali içindeydi. Ona göre gece hiç de keyifsiz değildi. Aksine gayet güzel başlamıştı ve devamının da böyle geçmesinden umutluydu. Aylin'i biten bir içkiyi yenilemek üzere mahzene giderken görmüştü. Gördüğü gibi de peşine takılmanın bir yolunu bulmuştu elbet. Sonrasındaysa nasıl bittiğini anlamadan merdivenlerin sonuna gelip hafifçe aralık duran mahzen kapısından içeri süzülüvermişti. Sessiz olmaya özellikle dikkat etmişti çünkü aniden karşısına çıkarak Aylin'i korkutmak istemiyordu. Bunu bir kez yapmıştı ve korkusu geçip de karşısındakinin Leo olduğunu fark ettiği andaki yüz ifadesi ne kadar hoşuna gitse de bu kez çok daha farklı bir karşılaşmanın peşindeydi.

Aylin, sıra sıra dolapların oluşturduğu yol boyunca ilerleyerek koridorları geçerken Leo da ardından ilerlemeye başladı. Sonrasındaysa tatlı tesadüfler bir bir sıralanmaya başladı.

Mahzen çok geniş değildi. Ancak küçük de sayılmazdı. Öyle ki Aylin şişeyi ararken bir hayli dolanmışlardı. Üstelik o kadar fazla içki vardı ki Aylin çoğunun adını dahi duymamıştı. Bazılarının ismi bir şiirden alıntı gibiydi. Bazılarıysa kulağa müzik gibi geliyordu. Hatta öyle biri vardı ki Aylin'in içinde şarkı mırıldanma isteği uyandırmıştı. Hem de öyle alelade bir şarkıyı da değil. Uzun süre etkisinden çıkamadığı ve her dinlediğinde onu buralardan uzaklara, daha önce gezip görmediği diyarlara sürükleyen bir şarkıyı. Aylin, Leo'nun tüm şarkılarını aynı oranda sevse de bu şarkısının yeri onda başkaydı. Bu şarkı ona bir gün yaşamayı dilediği karnaval ruhunu ve yaz gecelerini hatırlatıyordu.

Leo da böyle biri miydi acaba? Şarkıları gibi sıcak, doğal ve neşeli.

Yalnızca bir defa konuşmuş olmalarına rağmen şarkılarının Leo'yu çok iyi yansıttığına emindi Aylin. Onu düşünmekse daha da heveslendirmişti onu bu şarkıyı mırıldanması için. Böylece şarkının sözleri dökülmeye başladı dudaklarından. Ve parmakları şişelerin üzerinde gezinip almak için geldiği şişeyi ararken, Leo'yu her hatırlayışında bedenini dolduran aynı hevesle sesi mahzeni doldurmaya başladı.

Tanıdık sözler tanıdık olmadığı bir sesle kulağına iliştiğinde Leo bu gece içinde ikinci şaşkınlığını yaşıyordu. Neredeyse imkânsız olmasına rağmen bir kez daha Aylin'le bir araya gelmiş olmasının dışında bir de onun ağzından kendi şarkısını duyuyordu. Söylemek için sevdiği onca şarkı arasından bunu seçmesi... Leo ikisini birbirine bağlayan bir şeylerin varlığını hissediyordu.

Aylin, nakaratı bitirip şarkının ikinci kısmına geçmişti ki bu hissin varlığı belki Leo'yu ona eşlik etmesi için harekete geçirdi. Ardından da bekleneceği şekilde bir sessizlik oluştu mahzende. Zaman durmuştu sanki. Bir şeyler öylece havada asılı kalmış gibiydi. Ancak bu çok da uzun sürmedi. Çünkü Aylin şaşırmıştı şaşırmış olmasına ama bedenine hükmeden his daha çok katıksız bir heyecandı. Leo'yla aynı şehirde bulunduğunu fark ettiği andan beri zihni uçuk kaçık birçok hayalle dolup taşmıştı ve bir tanesi de Leo'nun The Mystery Of Sound'a gelme ihtimaliyle ilgiliydi. Birçok ünlü isim buraya uğramışken Leo neden gelmesindi ki? Çok küçük de olsa böyle bir olasılık vardı ya, her daim hayalperest olan Aylin için bu yeterliydi.

En son karşılaşmalarında ondan kaçmaya çalışmış olsa da bu kez ayakları ısrarla sesin peşinden gitmeye zorladı onu. Ve birbirlerine yaklaştıkları her saniye kendilerinden önce sesleri buluştu mahzende. Nihayet karşılaştıklarındaysa sesleri azalarak kesildi ve boşluğa karıştı usulca.

Leo karşısındaydı şimdi ve her ne kadar burada olabilmesi ihtimalini kabullenmiş olsa da şimdi Aylin gözlerine inanamıyordu.

"Ama nasıl?"

İçinde bulundukları anı sorgulamadan edememişti yine de. Koca dünyada nasıl olur da Leo'yla yeniden karşılaşabilirdi?

"Buraya çok sık uğrarım," dedi Leo son derece sıradan bir karşılaşmanın ortasındaymışçasına ve en az onun kadar şaşkın olmasına rağmen daha çok hevesle yaklaştı ona.

"Ve sanırım bundan sonra daha da sık uğrayacağım."

Cevabı aralarında söze dökülmüş bir şeyler olmamasına rağmen ikisini de heyecanlandırmaya yetmişti. Dışa vurmamışlardı elbette duygularını. Biraz da olsa kendilerini dizginleyebilmeyi başarmışlardı ancak dışardan onları gören biri çok rahat bir şekilde birbirlerine çekildiklerini söyleyebilirdi.

"Neden? Ne istiyorsun benden?"

Tekrar karşılaşmaları yeterince şaşırtıcı değilmiş gibi Leo sözlerindeki imayla daha da şaşırtmaya çalışıyordu sanki Aylin'i.

"Bunu tekrar yapmayı," dedi ve biraz daha yaklaştı ona. "Bu aramızdaki şey. Nasıl anlatabilirim ki?"

Düşünürken derin bir nefes aldı ve usul usul ilerlemeye devam ederken tıpkı gemide Aylin'in yaptığı gibi bu kez o dolaştırdı gözlerini zeminde. Ardından Aylin'in gözlerine baktı ve içinden gelen ilk şeyi söyledi ona.

"Seninle tekrar şarkı söylemeyi çok isterim."

Ve söylediklerinde samimiydi de. Onunla daha fazla vakit geçirebilmenin bir yolu olmasının dışında Leo, uzun zaman sonra ilk kez bu denli keyif almıştı şarkı söylemekten. Sözleşmeler, konserler, anlaşmalar derken şarkı söylemenin gerçek anlamını unutmuş gibiydi. Aylin'se yeniden hatırlatmıştı ona sanki. Leo yanında olmak ve onunla saatlerce şarkı söylemek istiyordu.

"Burada mı?"

"Kesinlikle nerede olacağı önemli değil."

Beklentiyle Aylin'e baktığında nutku tutuldu Aylin'in. Bir cevap vermesi gerektiğinin farkındaydı ama yapabildiği tek şey başını sallamak oldu. Karşılaşmalarından, otelde yaşadıklarından bile konuşmadan öylece sözleşivermişlerdi. Fazlasına gerek yoktu sanki. İradelerinin çok üstünde bir güç çoktan onlar için bir yol çizmiş gibiydi. Aylin üzerine bile düşünmemişti ama Leo Martinez ona böyle bir teklifle gelmişken konserde yaptığı aynı hataya düşmeyecekti.

"Peki."

Leo'nun dudaklarındaki gülümseme büyüdüğünde Aylin de nihayet gülümseyebildi fakat duvarda asılı duran saat gözüne iliştiğinde çok geciktiğini fark etti. Telaşla arkasını dönüp yeniden götürmesi gereken içkiyi aramaya başladığı sıradaysa Leo omzunun üstündeki raflardan birine uzandı.

"Bunu mu arıyordun?"

Aylin ona döndüğünde elinde tuttuğu Martini şişesini gördü ancak görüş alanının küçük bir kısmını oluşturuyordu bu detay. Daha çok Leo'nun hemen karşısında duran bedenine odaklanmıştı. Onun birdenbire bu kadar yakınında oluşunun şokunu atlatamadansa Leo öyle bir şey söyledi ki Aylin'in eli ayağına dolaşıverdi.

"Görevlilerden biriyle konuşurken duydum. Aslına bakarsan o zamandan beri peşindeydim."

Şişe Aylin'in parmakları arasından kayıp düşmek üzereyken Leo son anda yakalamayı başardı ve dudaklarında muzip bir gülümsemeyle tekrar Aylin'e uzattı. Böyle bir tepkiyi beklediği belliydi. Aylin'i nasıl hazırlıksız yakalayabileceğini çözmüş gibiydi ve yüzünün aldığı şekli gördüğünde amacına ulaşmış olduğunu anladı. Aylin'se tüm konuşmaları boyunca ilk kez utandığını hissediyordu.

Sonra görüşmekle ilgili alelacele bir şeyler mırıldanıp hızla oradan uzaklaşmaya başladığında Leo'nun iç gıdıklayıcı kahkahalarından biri duyuldu. Aylin kocaman olmuş gülüşünü gizlemeye çalışarak merdivenleri arşınlayıp gözden kaybolduğunda yaşadıklarını kızlara anlatmak için sabırsızlanıyordu.

*** 
Ay sen ne güzel şeyler söylüyorsun öyle  🫠

BENİM DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin