Hey sen,
Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻(Üst Bilgi: Günce)
***"Bakar mısın? Dört viski alabilir miyiz lütfen?"
Peter çocukların yanına dönüp sipariş verdiğinde Günce yan masalardan birinde servis yapmakla meşguldü. Yakınlarda başka bir görevli yoktu. Bu yüzden çocuklarla o ilgilenmek zorundaydı ancak siparişin hangi masadan geldiğini anlamak için çocukların oturdukları tarafa dönüp de kendisine dik dik bakmakta olan Lucas'ı gördüğünde bunu hiç istemediğini fark etti. Lucas her zamanki gibi asabi görünüyordu ancak bu kez onu ayrıca rahatsız eden başka bir şeyler daha var gibiydi. Huzursuz görünüyordu ve Günce yanlarına yaklaşırken garip bir şekilde sabırsızlanıyor gibiydi.
"Dört viski demiştiniz değil mi? Peki."
Günce boş tepsiyi bir kenara bırakıp yakasından çıkardığı küçük deftere siparişleri not ettikten sonra gitmek için hazırlanmıştı ki Lucas oldukça despot sesiyle onu durdurdu.
"Vazgeçtim. Ben bir likör istiyorum."
Lucas'ın bu ani karar değişikliği karşısında çocuklar şöyle bir baktılar ona ancak seslerini çıkartmadılar. Onlar da Lucas'ta bu gece ekstra gergin bir hava olduğunu sezmişlerdi ancak bir anlam verememişlerdi. Bu yüzden Günce notunu düzenlerken bakışları birbirlerini buldu ancak o kadar da önemli bir şey olmadığını düşünerek yeniden önlerindeki çerezlere odaklandılar. Lucas'ın böyle ara sıra nedensizce gergin olduğu zamanlar olurdu ve bu gece de o zamanlardan biriydi muhtemelen.
Ancak çok geçmemişti ki bunun öyle sıradan bir gerginlikten ibaret olmadığını anladılar. Lucas özellikle Günce'yle uğraşmak istiyor gibiydi ve onunla ne derdi varsa kendi içinde halledene kadar da vazgeçmeyecekti.
"Aslında şimdi de votka istediğime karar verdim."
Günce sakin olmaya çalışarak ona döndüğünde Lucas çabasının hiç farkında değilmiş gibi önündeki çerezlerden attı ağzına ve Günce son kez düzenleme yapmış olduğunu umarak yapmacık bir gülümsemeyle ona başka bir şey isteyip istemediğini sorduğunda dudaklarını bükerek başını iki yana salladı.
"Hayır. Şimdilik bunlar yeterli."
Ardından umursamaz bir tavırla masada duran telefonunu aldı eline ve Günce sinirle arkasını dönüp uzaklaşırken peşinden baktı. Günce'nin siparişlerle geri dönmesiyse uzun sürmedi. İçecekleri önlerine koyduklarındaysa yeni bir kriz patlak verdi.
"Bu bardak lekeli," dedi Lucas. Özellikle bir şeylere kulp takmak istiyor gibiydi ve Günce şaşkınca Lucas'a baktığında çocuklarda şaşkınlıkta ondan aşağı kalır değillerdi.
"Dostum," dedi Leo. "Bardak gayet temiz."
Lucas'sa aksini iddia etmeye dünden hazır gibiydi.
"Şeklini de beğenmedim. Bu bardakla içki içmem ben."
"Tanrı aşkına ne zamandan beri bir bardak hakkında estetik kaygılar taşıyorsun sen?"
Bu kez de Peter girmişti araya. Lucas hiçbir şekilde onların bu konuşmaya dahil olmalarını istemese de çocuklar bir türlü kayıtsız kalamıyorlardı onun bu hallerine. Çünkü Lucas kesinlikle böyle şeyleri dert etmezdi. Durup dururken sorun da çıkarmazdı asla ve anlaşması güç biri de değildi. Moralinin bozuk olduğu zamanlarda bile en fazla odasına çekilip bir süre insanlarla iletişim içine girmezdi. Şimdiyse aksini ispat etmeye çalışır gibi son derece çekilmez birine dönmüştü ve çocuklar neden böyle davrandığına anlam veremiyorlardı. Bir sorunu olduğu belliydi ve sorunu her neyse açıkça Günce'yle ilgiliydi.
"Ayrıca doğru içki olduğunu da sanmıyorum. Bunun rengi daha açık sanki."
"Bence sen kendinde değilsin."
Chris de konuştuğunda Lucas biraz abartıya kaçtığını düşünerek kendini dizginlemeye karar verdi. Chris'se Günce'ye baktı ve Lucas adına mahcup olarak gergince gülümsedi ona. Günce önemli değil anlamında başını salladı ancak Lucas'a o kadar öfkelenmişti ki bu kez de o ters bir yanıtla karşılık verdi ona. Burada müşteri olduğundan Lucas'a daha nazik davranma gibi planları vardı ancak ne yazık ki onun dengesiz halleri bu planın hayata geçmeden sonlanmasına sebep oluyordu.
"Neden her defasında dünya üzerindeki en nefret edilesi insan benmişim gibi davranıyorsun bana?"
Günce'nin sorusu büyük bir isyanı barındırıyordu içinde. Lucas'ın cevabıysa daha büyük bir isyanı.
"Bilmem. Belki sen bana öyle davrandığın içindir."
Bu söz her şeyi açıklığa kavuşturmuştu aslında. Günce ve diğerleri anlayamasa da Lucas hareketlerinin altında yatan sebebi açıkça ortaya koymuştu. O, çoktandır birbirlerine davranış şekillerine takmış vaziyetteydi ve Günce'nin yanlarına gelmeden önce diğer masadakilerle gayet ılımlı bir diyaloğa geçmiş olması da onu böyle bir iletişime itmişti. Lucas da Günce'yle içinde tartışma barındırmayan bir konuşma yapmak istiyordu ancak çabaları her seferinde sonuçsuz kalıyordu. Doğrusu biraz sıkılmıştı bu durumdan. Ama daha çok içerlemişti ve esasında onu yönetense bu ruh haliydi.
"Her neyse," dedi Günce'nin afallamış yüz ifadesini dikkate almayarak ve bakışlarını ondan uzağa, etrafta dolaşan insanlara çevirdi.
"Nasıl istiyorsam öyle davranırım."Bu cümle Günce'yi resmen zıvanadan çıkarmıştı işte. Konuşmaları biraz önce sonlanmış olsaydı eğer Günce bir nebze haklı bulabilirdi onu. Hatta bu zamana dek aralarında yaşanan her türlü olumsuz şey için kendi adına huzursuz bile hissedebilirdi. Ancak Lucas burada oturmuş ona ters ters yanıtlar verirken Günce'nin yapabileceği tek şey aklına gelen ilk şeyi söylemekti. Bu da onları yeterince gergin değillermiş gibi daha da germekten başka bir şeye yaramıyordu.
"Bir pislik gibi davranmaya devam edeceksin yani öyle mi?"
Lucas, Günce'ye döndüğünde son derece sakindi. Hatta bu hali Günce'yi az önceki asabi hallerinden daha çok sinirlendiriyordu.
"Aslında birçok stratejim var. Sandığın gibi her zaman kavga etmiyorum ben."
Bakışlarını yüzüne diktiğinde Günce söylemek istediğini yanlış anlayarak anında karşılık verdi ona.
"Benim üstümde strateji falan deneyemezsin sen."
Lucas'ınsa buna cevabı gecikmedi. Üstelik öyle net bir cevaptı ki bu, Günce'nin üstüne söyleyebileceği başka bir şey kalmamıştı.
"Böyle bir şey yapmayacağım elbet. O tür adamlardan değilim."
Ardından ayağa kalktı ve onun şaşkın bakışları altında The Mystery Of Sound'dan ayrıldı. Çocuklarsa hemen hesabı ödeyip peşinden gittiler ve arabaya bindiklerinde kulüpte yaşananlardan söz etmediler. Çünkü üstü kapalı da olsa az önce Lucas, Günce'yle iletişimlerine bir son vermişti aslında. Tamamen olmasa da en azından bir süre ona yaklaşmamaya karar vermişti. Çünkü ona göre Günce kendisi hakkında yanlış bir izlenime kapılmıştı. Onun zorba ve ısrarcı bir adam olduğunu sanıyordu besbelli. Üzerinde strateji falan deneyeceğini düşünmesi bunu gösteriyordu. Ama Lucas böyle biri değildi ve eğer geri çekilmek Günce'nin bunu anlamasını sağlayacaksa bir süre her şeyi olacağına bırakacaktı.
Arabayı Leo'nun evinin önüne park ettiklerinde hepsi indi ve Lucas'ın kafasını dağıtacak bir şeyler yapmaya karar verdiler. Kızlarsa mesaileri bittiğinde yorgun argın şekilde eve döndüler ve yataklarına atlayarak kendilerini derin bir uykuya teslim ettiler.
***
Ateşle barut yan yana duramadı bi 😒
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİM
أدب المراهقينPartiler, kovalamacalar, pembe dizilerden fırlamış tekinsiz adamlar, yüzümüze patlayan flaşlar ve bir de... DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİM. Kendilerini entrikaların kasıp kavurduğu bu gösterişli dünyada bulan dört genç kızın çılgın hikayesi.