Hey sen,
Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻***
Hava kararmaya başlamıştı, güneş kaybolmak üzereydi ve Günce tan vaktinde ortaya çıkan cırcır böceklerinin sesini duyabiliyordu. Günün bu vaktini genellikle pek sevmezdi ancak burada, Lucas'ın yanında aydınlık ile karanlık arasındaki sınır o kadar güzeldi ki...
Kamp yapmak için gelmişlerdi buraya. Lucas kaybettikleri zamanı telafi etmek istercesine ona böyle bir teklif sunmuştu ve ilk kez baş başa kalacak olmaları onu tedirgin etse de kabul etmişti Günce.
Kendisi de Lucas'la böyle bir şeyi deneyimlemek istiyordu çünkü ve kamp çadırını kurup da bir şeyler atıştırdıktan sonra büyük bir ağacın altında otururken sırf bu yüzden sırtına batan ağaç kabuğunun hissettirdiği o minik ısırıkları bile sevebilirdi.
Sırtlarını ağaca yaslamışlardı ve kolları birbirlerine değmiyordu ancak bu yakınlık bile Günce'yi heyecanlandırmaya yetiyordu.
"Günce," dedi Lucas dikkatle. Günce ona döndü ve kaşlarını kaldırdı.
"Evet?"
"Yaprak sarmasını..." dedi duraksayarak. Çimleri izleyen gözlerini Günce'ninkilere doğru kaldırdı. "Nasıl o kadar ince sarıyorsunuz?"
Az önce bir şeyler atıştırmışlardı ve yiyeceklerden biri de yaprak sarmasıydı. Günce, Lucas'ın sessizliğini koruduğu dakikalar boyunca yaprak sarmaları hakkında düşündüğü düşüncesiyle kendine engel olamadı ve güldü. Ardından saçlarını geriye atarak omuzlarının açık kalmasını sağladı ve anlatmaya hazırlandı. Lucas'ın bakışları çok kısa bir süre için Günce'nin pürüzsüz tenine kaydı ancak Günce hemen yanında olduğu için bakışlarını yüzüne çevirmesi uzun sürmedi. Orada da güneşin gidişiyle gölgelenip, kiraz rengine dönüşen sıcak dudakları duruyordu ve Lucas sadece gözlere odaklanabilmek için büyük çaba harcamak zorundaydı.
"Serçe parmağı kuralı," dedi Günce ilgiyle.
Lucas kaşlarını çatınca Günce'nin gülümsemesi genişledi. Sol elini havaya kaldırarak serçe parmağı dışındaki parmaklarını avucuna kapattı ve kalan tek parmağı Lucas'a gösterdi.
"Serçe parmak inceliğinde olmalıdır, hepsi."
Lucas'ın dudakları muzip bir gülümsemeyle hafifçe kıvrıldı ve biraz yana kayarak tamamen Günce'nin yanına yaklaştı. Şimdi omuzları, kalçaları ve dizleri birbirine değiyordu. Lucas'ın dudaklarından çıkan her nefes Günce'nin saç tellerinin arasına giriyordu. Günce tüm vücudunun gerildiğini hissetti; o kadar gerilmişti ki, birkaç saniye sonra ruhu ortadan ikiye ayrılabilirdi. Lucas onun bu kadar yakınındayken nefes almak, konuşmak, düşünmek... hepsi çok zordu. Soluklarının göğüs kafesinde biriktiğini hissetti.
Lucas elini Günce'ninki gibi havaya kaldırarak kendi serçe parmağını gösterdi.
"Benimki sayılmıyor sanırım, ne dersin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİM
Teen FictionPartiler, kovalamacalar, pembe dizilerden fırlamış tekinsiz adamlar, yüzümüze patlayan flaşlar ve bir de... DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİM. Kendilerini entrikaların kasıp kavurduğu bu gösterişli dünyada bulan dört genç kızın çılgın hikayesi.