41. Bölüm- Pişmanlık (Part II)

4 0 0
                                    

Hey sen,
Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻

Hey sen,Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

( Üst Bilgi: Aylin)
***

Aylin, Leo'yu görmeyi beklemiyordu. Gittiği ev Peter'ın eviydi ve arkadaşı olmasına rağmen Leo'nun orada bulunacağını düşünmemişti hiç. Derin'le Peter görüşmeyi kestiği için ondan haber alabileceği hiçbir kanal kalmamıştı artık. Haliyle nerede olduğunu ya da neler yaptığını bilmiyordu Aylin. Bu da temkinli ve dikkatli hareket etmesini engelliyordu.

Bir şekilde Leo'nun burada olduğundan haberi olsaydı eğer Peter'la konuşmaktan vazgeçer, Leo'yla yüzleşmeyi göze almazdı.

Ne var ki böyle bir şansı olmamıştı ve çok geçti artık.

Peter'a Derin'in masum olduğunu söylemek için gelmiş, ona Mickey ve Abigail Flores'le ilişkisini bir telefon konuşması sırasında kazayla öğrendiğini söylemiş ve Peter'ın bir nebze de olsa aklını başına almasını sağlayabilmişti ancak bu kez de iyi niyetinin kurbanı olmuştu. Aylin, Peter'a kendisini dinleme nezaketi gösterdiği için teşekkür edip gitmek için hazırlanırken Leo'yu da karşısında bulmuştu.

Diğerleri de oradaydı ve tam gitmek için ayaklandığı sırada merdivenlerden inen bir çift ayak sesi duyulduğunda başta orada başkasının olmadığını sanan Aylin olmak üzere, hepsinin bakışları oraya yöneldi.

"Mark ile konuştum ve-"

Leo içeriye girdiği anda kelimeleri kesildi ve ince bir sessizlik oluştu içeride. Ortam öylesine gerildi ki, saniyeler geçtikçe bir lastikmişçesine kopacağından endişelendi diğerleri. Aylin ve Leo ise her şeyi başta içlerinde, buna ek olarak aralarında yaşıyorlardı. Diğerlerinden habersizlerdi. Onlar ayakta durmuş birbirlerine bakan birer yabancı gibiydi; ancak gözleri öyle olmadıklarının destekçisiydi.

İkisi de öylesine hazırlıksız, öylesine savunmasızlardı ki ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Bir taraf karşılaşmadan haberdar olunca her şey daha kolaydı. Ancak iki tarafın aklında da böyle bir düşünce yoksa, o zaman zorlaşıyordu işte. O kadar baktıktan sonra ona bir selam verip gitmeli miydi Aylin? Buraya gelmeseydi eğer, Leo'nun onunla konuşmaya niyeti olmadığını biliyordu. Belki de o her şeyi çoktan bitirmiş, hayatının bu kısmından tamamen uzaklaşarak yeni bir yola girmek üzereydi. Bu düşünce bile Aylin'in göğsüne kocaman bir ağırlık ekledi sanki. Buraya gelerek her şeyi berbat etmişti; birden fazlasıyla umutlu, umutsuz bir vaka durumuna düşmüştü. Oysaki aklında Leo bile yoktu; o konuşmak istesin ya da istemesin, durum basit bir geri dönüşten çıkmıştı.

Bu yüzden sadece ona bakmasının, yeterli bir konuşma olduğunu düşünerek gözlerini kaçırdı ve yürümeye devam etti. Açıkça selam verecek değildi. Bunun nasıl sonlandığını herkes biliyordu. Arkadaşça bir ayrılık değildi ve olmayacaktı.

Leo'nun yanından geçerek kapıya doğru ilerledi sessizce. Onu görmeyeli ne kadar olmuştu? İçi öylesine acıyordu ki. Televizyondan görmek çok farklıydı. Burada sadece Leo'yu görüyordu. Onun dünyasında olan Leo'yu. Tabi artık öyle bir dünya yoktu.

BENİM DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin