Hey sen,
Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻(Üst Bilgi: Günce)
***Sonraki günler kızlar açısından sürprizlerle dolu geçti. Ancak bu kez güzel sürprizlerdi bunlar ve kızları şaşırtmaktan çok mutlu etmişti. Peter, Chris ve Lucas çalıştıkları yerlere giderek onları görmüşlerdi ve çocukları birdenbire karşılarında bulmak kızların hepsinde ayrı ayrı öyle doğal tepkilere neden olmuştu ki ortaya çıkan görüntüler izlenmeye değerdi.
Günce Lucas'ı fark ettiğinde yeni bir parça üzerine çalışıyordu. Mekânda henüz kimse yoktu ve o gece ilk gösterisini sergileyecekti. Sahneye çıkmadan önce biraz prova yaparak hata yapma olasılığını en aza indirmeye çalışıyordu. Ne var ki parçanın bir yerinde sürekli yanlışa düşüyordu ve üst üste yaptığı denemeler geliştirici olmaktan çok canını sıkmaya başlamıştı artık.
Tam pes edip içine sinmeyen ama daha güvenilir bir parçaya geçmek üzereydi ki salonun diğer ucundan kendisine ulaşan bir ses duydu.
"Parmaklarını daha iyi konumlandırırsan daha hızlı çalabilirsin. Hem böylece daha az da yorulursun."
Lucas'tı bunları söyleyen ve salonun girişine yaslanmış Günce'yi izliyordu. Sakin ancak keyifliydi. Şahit olduğu manzara onu da memnun etmişti besbelli. Zaten Günce'yi izlemek Lucas için her daim zevk vericiydi. Ancak onu, olmak istediği yerde olduğunu bilerek izlemenin apayrı bir tadı vardı. Lucas onun için bir şeyler yapabilmiş olmanın hazzını hissediyordu içinde ve Günce canlı, sıcak gülümsemesiyle kendisine bakarken ona doğru çekiliyordu.
Yanına ilerledi ve Günce'nin bakışları altında oturduğu yerde arta kalan boşluğa, yanına yerleşti.
"Ellerinin açısı... Biraz daha dik tutmalısın onları."
Günce'nin gözlerine baktığında o daha buraya gelmiş olmasının şaşkınlığını atlatamamışken usulca ellerine uzandı.
"İzin verir misin?"
Günce yapmayı planladığı şeyi anlayarak başını salladığında Lucas nazikçe kavradı ellerini. Biraz geriye doğru çekti ve avuç içinin tuşların gerisinde kalmasını sağladı. Bileklerini tutup hafifçe havaya kaldırdığında Günce'nin elleri daha doğru bir hizadaydı artık. Bu şekilde çok daha rahattı ancak rahatlık o anda odaklanabildiği son şeydi. O birbirlerine temas eden ellerinin etkisindeydi hala ve Lucas'ın tenini teninde hissetmek içinde bir şeyleri harekete geçirmişti. Garip bir sızı vardı göğüs kafesiyle karnı arasında kalan boşlukta ve Lucas'ın parmakları bileklerinde durduğu müddetçe de gitmeyecek gibiydi.
Lucas da onunla benzer hisler içindeydi ve her ikisi de bu anın tedirgin edici ama hoş heyecanına kapılmışken o an yalnızca onların fark edebildiği bir kimya oluştu aralarında. Saniye saniye yoğunlaştı ve bedenleriyle zihinlerini doldurarak onları birbirlerinden başka hiçbir şeyi göremez hale getirdi. Ta ki Günce ellerini geri çekene dek. Tüm bunlar kısacık bir anda olmuştu ancak o kadar ani ve beklenmedik ki Günce afallamıştı.
"Ah tabi. Ne demek istediğini anlıyorum sanırım."
Bu tavrı Lucas'ın Günce'nin rahatsız olduğunu düşünmesine sebep olabilirdi belki ancak ellerini geri çekmesine rağmen Güncenin yüzünde öyle bir ifade vardı ki bakışlarının birbirlerini bulduğu birkaç saniyede Lucas öyle olmadığını anlamıştı. Güncenin yanakları kızarmıştı hafifçe ve dudakları gizlenmiş bir gülümsemeyle hafifçe aralanmıştı. Gözlerini kaçırmıştı ancak bu huzursuz olduğu için yaptığı bir şey değildi. Aksine Günce Lucas'ın yanında olmasından hoşnuttu ve az önceki hareketinin yanlış anlaşılmasını da istemediğinden hemen başka bir sohbet konusu açarak atmosferi dağıtmaya çalıştı.
"Senin yalnızca gitar çaldığını sanıyordum."
"Aslına bakarsan piyano konusunda iyi sayılmam," dedi Lucas. "Ama istersen sana birkaç numara gösterebilirim."
Onunla vakit geçirmek o kadar iyi geliyordu ki Günce kabul etti bu teklifini tabi. Bunun üzerine Lucas bildiği birkaç parçanın üzerinden ona yeteneklerini göstermeye başladı. İyi olmadığını söylemesine rağmen gayet başarılıydı ve parmakları tuşların üzerinde gezinirken melodiden melodiye geçiyordu. Öyle ki bir ara birlikte çaldılar ve Günce'nin çalıştığı parçadaki hatasını da düzeltiler. Günce bu kez Lucas gerekli noktalarda ufak dokunuşlarla bileklerini yönlendirirken geri çekilmedi. Ama bu süre boyunca ilk dokunuşundaki aynı heyecan da dolaştı bedeninde. Gecenin sonunda da tüm konukların önünde parçayı kusursuzca çaldı.
Gitme vakti geldiğinde Lucas oradaydı hala. Kalıp Günce'yi izlemişti elbet ve o performansını sonlandırırken bir karar vermişti. Kabul edip etmeyeceğinden emin olmasa da onu bir yere davet etmek istiyordu. Kendisi için özel bir anlamı olan bir yere ve Günce'nin de buradan hoşlanacağını düşünüyordu.
Bu yüzden reddedilme ihtimalini göze alarak onunla konuştu ve ona ailesine ait atölyeyi görmek isteyip istemeyeceğini sordu. Sıradan atölyelerden değildi bahsettiği. Birçok aktivite alanını içinde barındıran kocaman bir yerdi. Günce'yse el sanatlarına ilgiliydi ve her şeyden önce orada Lucas'la bir arada olacaktı. Kalbi hemen kabul etmesini söylüyordu ancak zihni ihtiyatlı davranmasından yanaydı. Öncelikle Lucas bir yabancıydı ve onu doğru düzgün tanımazken baş başa kalmaları ne kadar doğruydu?
Öte yandan o Lucas'tı. Tüm o mesafeli, içine kapanık hallerine rağmen kötü biri değildi ve öyle olduğunu anlamak için onu iyi tanımaya gerek yoktu. Öyle bir yapısı vardı ki Lucas'ın, ondan zarar gelmeyeceğini hissederdiniz ve yanılmazdınız da. Üstelik Günce'ye karşı da hiç kimseye olmadığı kadar açık ve düşünceliydi. Birlikte vakit geçirmekten hoşlanıyorsa Günce onu neden geri çevirsindi? Ünlü sayılırdı ancak hayatı tamamen kendisine aitti. İşi de yaşantısını etkilemediğine göre onlara engel olacak hiçbir şey yoktu.
"Pekâlâ. Geleceğim."
Lucas rahatlayarak fark etmeden kastığı omuzlarını serbest bıraktı ve hafif bir gülüş koyuverdi dışarı. Hemen hangi gün gideceklerini kararlaştırmaya çalıştığındaysa bu heyecanlı halleri karşısında Günce gülmeden edemedi. Sonrasında bir ayarlama yapıldı ve böylece aslında ilk buluşmaları planlanmış oldu. Bu bir randevuydu ama ikisi de bu gerçeğin farkındayken yok yere dile getirip anın büyüsünü bozmadılar.
Bir süre sonra Lucas Günce'yi evine bıraktı. Onun Lucas'ın arabasıyla geldiğini gören kızlar anında pencerelere üşüştüler ve ikisi vedalaşıp Günce eve girdiğinde bir köşeye çektikleri gibi soru yağmuruna tuttular onu. Günce her şeyi bir oturuşta anlattı onlara ve kızların heyecanla aydınlanan ifadelerini gördükçe midesinde kelebekler uçuştu. Resmen Lucas'la bir ilişkinin içindeydi artık ve mutluydu.
***
Havada aşk kokusu var ❣️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİM
Teen FictionPartiler, kovalamacalar, pembe dizilerden fırlamış tekinsiz adamlar, yüzümüze patlayan flaşlar ve bir de... DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİM. Kendilerini entrikaların kasıp kavurduğu bu gösterişli dünyada bulan dört genç kızın çılgın hikayesi.