17. Bölüm- Gizli Saklı Buluşmalar (Part II)

7 1 1
                                    

Hey sen,
Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻

Hey sen,Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

( Üst Bilgi: Günce)
***

"Bence artık çamur için hazırsın."

Lucas ellerini dönen çamur kütlesinin üzerinden çekti yavaşça ve hafifçe geriye kayarak Günce'yi çamurla baş başa bıraktı. Bugün sözleştikleri gibi Lucas'ın aile yadigarı atölyesindeydiler ve şöyle bir kısa turun ardından soluğu seramik bölümünde almışlardı. Günce'nin daha önce deneyimlemediği bir şeydi bu. Konu bir şeylere şekil vermek olduğunda bu tarz sanatlardan uzak durmayı tercih etmesinden kaynaklıydı ama atölyede dikkatini en fazla çeken şey bu olduğundan Lucas'ın da cesaretlendirmesiyle burada bulmuştu kendini.

Şimdi ise arkasında oturan onun eşliğinde önünde dönen ıslak çamuru hizaya sokmaya çalışıyordu.

"Ama çamurun bana hazır olduğunu hiç sanmıyorum," dedi Günce ve haksız da sayılmazdı. Zira son bir gayret çamura şekil vermeye çalıştığı sırada çamur parmaklarının arasında ne olduğunu anlayamadan eğilip bükülerek ne idüğü belirsiz bir şeye dönüşmüştü.

Tam ellerini çekip pes etmek üzereydi ki Lucas arkasından uzanarak ellerini kavradı bu kez ve geri çekilmesine izin vermedi.

"O halde birlikte deneyelim."

Günce'nin omzunun üzerinden uzatmıştı başını. Kollarını da etrafından sararak çamura ulaşmıştı. Amacı çamura nasıl şekil vereceğini göstermekti ancak bu amaç onları birbirlerine olabildiğince yakınlaştırmıştı.

Sesini hemen kulağının dibinde duymak Günce'nin kesinlikle beklemediği bir şeydi. Onun arkasında oturuyor oluşuna ve yakınlığına bile henüz alışamamışken nefesini teninde hissetmek tüylerini diken diken etmişti. Lucas'ın da ondan farkı yoktu. Günce'nin at kuyruğunun açıkta bıraktığı ensesi ve güneş ışıklarının değdiği omuzları gözlerinin önündeyken başka türlü hissetmesi imkansızdı.

Yine de kendini toparladı ve dikkatlerini yeniden çamura yönlendirdi.

"Asıl önemli olan bileklerinin duruşu. Onlardan güç alabilirsen eğer çamuru dengede tutabilir ve avuç içlerinle şekillendirmeye başlayabilirsin. İşte böyle."

Elleri çamurun üzerinde birlikte hareket ederken ve çamur belirgin, hoş bir görüntü kazanırken Günce bu kadar süre boyunca ilk kez tam anlamıyla önlerindeki işe odaklanabildi. Sihir gibi bir şeydi bu ve Günce'yi rahatlatmıştı da aynı zamanda. Parmakları birbirleriyle eş güdümle hareket ederken Günce keyif aldığını hissediyordu.

"Harika bir şey bu. Ailenin neden sanata bu kadar düşkün olduğunu anlayabiliyorum şimdi."

Yüzünde gülümsemeyle Lucas'a döndü ancak kendisinin aksine Lucas'ın o kadar da keyifli görünmediğini gördüğünde yüzü düştü yavaşça. Ardından dikkatle Lucas'a baktı ve ruh halinin birdenbire değişmesine neyin sebep olduğunu anlamaya çalıştı. Öte yandan bu kesinlikle kendisiyle ilgili değildi. Lucas uzun zaman önce ailesini trafik kazasında kaybetmişti ve konunun bu kadar ani şekilde açılmış olması onu afallatmıştı sadece. Alışkın olmadığından da değildi. Lucas, iki kardeşiyle sürdürdüğü yaşamını kabulleneli çok olmuştu.

Günce'ninse bundan haberi yoktu tabi ve şu anda öğrenmesine gerek de yoktu. Nasılsa bunun hakkında konuşacakları bol bol zamanları olacaktı.

Bu yüzden Lucas gülümsedi hafifçe ve konuyu dağıttı hemen.

"Öyleydiler. Ve aslına bakarsan bence sen de bundan sonra buradan ayrılamayacaksın."

Geçmiş zamandan söz edermiş gibi konuşması Günce'nin dikkatinden kaçmamıştı. Ne var ki Lucas, çamurun şeklinin bozulacak olmasını umursamadan parmağıyla bir parça çamur alıp Günce'nin burnuna sürdüğünde bu ayrıntı birdenbire önemini yitirdi. Günce'nin ağzı şaşkınlıkla açılırken yüzünde oyunbaz bir gülümsemeyle ayağa kalktığında çıkacak bir çamur savaşını da böylece başlatmış oldu. Günce az önce ne konuştuklarını bile unutmuş yalnızca intikam almanın peşine düşmüştü. Lucas adım adım ondan uzaklaşırken ellerini çekinmeden çamura daldırdı ve koca bir avuç çamur alıp gülerek ona fırlattı. Lucas elleriyle kendini koruyup Günce'nin üzerine yürümeye başladığında bu kez Günce ondan uzaklaşmaya başladı.

"Sakın bana çamur atayım deme!"

"Hah! Sen öyle san!"

Günce önde Lucas arkada koşarken her adımla kahkahaları biraz daha doldurdu atölyeyi. Hiç şüphesiz bu an ailelerini kaybettiklerinden beri boş duran atölyenin yıllardır tanık olduğu en güzel andı. Günce Lucas'a iyi geliyor, ona yaşam enerjisi veriyordu. Az önce hissettiği kederden uzaklaştırıyordu onu. Bir şeyler değiştiriyordu içinde, yaşamında ve ilişkileri devam ettiği müddetçe de değiştirmeye devam edecekti.

Birbirleri için doğru kişilerdi ve zamanla bunu daha iyi anlayacaklardı.

***
Fazla söze gerek yok 🥵

BENİM DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin