Boran'ın anlatımıyla bu bölümü yazacağım...
Hayat garip değildi insanlar onu garipleştiriyordu. Ağaçtan düşmüş bir yapraktım ve savruluyordum. Böyle bir şey yapmamam gerektiğini bende biliyordum. Şuan yaptığım hata mıydı bende bilmiyordum. Kapılmıştım bir kere onun rüzgarına ve kurtulamıyordum. Aramızda cinsel anlamda bir şey olmasa bile varlığıyla beni iyi hissettiriyordu. Onun yüzündeki gülümsemesi şuan yüzümün gülmesine neden oluyordu.
"Boran seni seviyorum." demiş ve elini elimin üstüne koymuştu. Dudaklarımın kenarı yukarı doğru kıvrılmıştı. "Bende seni seviyorum." dedim. Bedenini bana yaslayınca parfümünün kokusu burnuma gelmişti. Sevda yüzündeki gülümsemeyle bana bakmış "Boran bitanem yarın bir yerlere gidelim mi?" diye sormuştu. "Şuan hiç bir yere çıkamayız biliyorsun." dediğim de yüzü düşmüştü. Parmaklarımı çenesine koyup yüzünü biraz yukarı doğru kaldırdım. "Bu hafta sonu şehir dışına gideriz." dedim ve dudaklarına öpücük kondurdum.
Odaya giren Rojin'in varlığıyla kendimize çeki düzen vermiştik. "Hoş geldin gülüm." dediğim zaman Sevda boğazını sesli bir şekilde temizlemişti. "Hoş buldum bitanem." diyen Rojin bana sarılınca göz ucuyla Sevda'ya bakmıştım. Sevda gözlerindeki öfkeyle bize bakıyordu. "Sevda sen nasılsın?" diyen Rojin'e "İyiyim sağol." diyen Sevda bana kısa bir bakış atmıştı. Rojin yanıma oturmuş "Bir davanız varmış onun üzerinde mi çalışıyorsunuz?" diye sormuştu. "Evet." diyen Sevda'nın sesi buz gibi soğuk ve gözleri de bir kılıç gibi keskindi.
Şuan kendimi nedense diken üstünde hissediyordum. "Seni ilgilendiren bir konu değil ki." diyen Sevda'ya "Eşimin yanında olmak istedim." demiş ve arkasına yaslanmıştı. Sevda nefesini sesli bir şekilde vermiş ve önünde duran dosyaya bakmıştı. Aslında onunla aramızda olanlar bir anda gelişen bir şeydi. Onun bana yasak olduğunu biliyordum ama yine ondan vazgeçemiyordum. Bakışları resmen beni etkisi altına almıştı. Yanımda oturan Rojin'e kısa bir bakış atmıştım. Kaşlarını çatmış bir şekilde Sevda'ya baktığını gördüm.
"Boran hadi eve gidelim." diyen ve ayağa kalkan Rojin'e baktım. Ağzımı açıp konuşacağım sırada Sevda'nın sesi beni susturmuştu. "Boran'la işimiz daha bitmedi." demişti. "Bence işiniz çoktan bitti!" diyen Rojin'in sesindeki tını sert ve acımasızdı. Nefesini sesli bir şekilde burnundan veren Sevda ayağa kalkmıştı. Aralarında şuan anlamadığım bir bakışma vardı. "Dua et Boran'a yoksa seni çoktan kapı dışarı ederdim." diyen Rojin'e "Öyle mi?" demiş ve sesindeki alay dolu tınıyı bile gizlememişti. Rojin'in o an gözlerine öfke kırıntıları yerleşmişti. Odada büyük bir kaos çıkmadan Rojin'i kolundan tutup dışarı çıkardım.
"Boran bırak beni şuna haddini bildireyim!" diye sitem eden Rojin nefesini burnundan vermişti. "Rojin lütfen kavga çıkarma." dedim. Rojin öfke dolu bakışlarını bana çevirmiş ama bir şey dememişti. "Eve gidelim." dedim ve elinden tutup onu oradan çıkardım.
Rojin arabaya binince bende direksiyonun başına geçtim ve arabayı çalıştırdım. Rojin şuan pimi çekilmiş bomba gibiydi. Arada ona kısa bakışlar atıyordum. "Onunla bir daha çalışmanı istemiyorum." demişti. "Neden?" diye sordum. "Sana bakışları hiç hoşuma gitmiyor." dedi. "Bunları sonra konuşuruz." dediğimde "Hayır şimdi konuşacağız!" diye sitem etti. "Kiminle çalışıp çalışmayacağıma sen karar veremezsin." dedim. Rojin başını çevirip bana bakmıştı. "Son zamanlar da çok değiştin, farkında mısın?" diye sormuştu.
Eve girdiğimiz sırada Can koşup yanımıza gelmişti. "Şizi çok öşledim." demiş ve ikimize birden sarılmıştı. "Bizde seni çok özledik paşam." dedim ve başının üstüne öpücük kondurdum. "Yemek hazır isterseniz hemen sofraya geçin." diyen sesle başımı mutfak kapısına çevirmiştim. Zilan muftağa girince bizde onun arkasından mutfağa girmiştik. Masadaki çeşit çeşit yemekler karnımın zil çalmasına neden olmuştu. "Her zaman ki gibi döktürmüşsün." diyen Rojin sofraya oturmuş ve eline çatalını almıştı. "Her şey harika olmuş, ellerine sağlık." diyen Rojin'e "Afiyet olsun." demişti.
"Ben ellerimi yıkayıp geliyorum." dedim ve mutfaktan çıktım. Merdivenlerden üst kata çıkıp lavaboya girdim. Suyu açıp ellerimi yıkamaya başladım. Telefonum mesaj sesiyle titremişti. Ellerimi askıdaki havluyla kurulayıp cebimden telefonumu çıkardım. «Ben bir yer ayarladım. Hafta sonu oraya gidebiliriz.» yazıyordu. Yüzümdeki tebessümle mesaja cevap verdim. «Bana uyar, gideceğimiz yerin konumunu gönderirsin.» diye yazdım. Tehlikeli sularda yüzüyordum ve bunun farkındaydım. Babama ve Berzan'a eşlerini aldattığı için kızan ben neden böyle bir şey yapıyordum onu bile bilmiyordum. Eğer bu duyulursa bana çok büyük bir zararı olacaktı.
Mutfağa girdiğimde Rojin başını kaldırıp bana bakmış "Neredesin yemeğin soğudu." demişti. Masaya oturduğumda Zilan bana servis yapmaya başlamıştı. "Dediğim şeyi düşündün değil mi?" diyen Rojin'e bakıp başımı salladım. "Sen nasıl istersen." dedim. "Ciddi misin?" diye soran sesinde şaşırmış bir ifade vardı. "Evet." dedim ve çatalımdaki tavuk parçasını ağzıma attım. Rojin şaşırmış bir şekilde bana bakmaya devam ediyordu. "Afiyet olsun." dedim ve ayağa kalktım. "Doydun mu?" diye sordu. "Evet çalışma odasına gidip biraz çalışacağım." dedim ve mutfaktan çıktım.
Çalışma odasına girince elime telefonu alıp Sevda'yı aramıştım. Bir kaç dakika içinde telefon açılmıştı. "Efendim bitanem." dediğinde kalbimin titrediğini hissediyordum. "Duyacakların hoşuna gitmeyecek ama senin bizimle çalışmanı istemiyorum." dediğimde hattın ucunda bir sessizlik oluşmuştu. "Sevda bitanem orada mısın?" diye sordum. "Evet buradayım." derken sesi titremişti. "Üzgünüm öyle olması gerekiyordu." dedim. "Rojin böyle istedi değil mi?" diye sormuştu. "Rojin'le bir ilgisi yok, ben öyle istiyorum." dediğimde "Senin böyle bir şey istemeyeceğini biliyorum, neyse tamam dediğin gibi olsun." demişti. "Şimdi kapatmam lazım sonra görüşürüz." dedim. "Tamam görüşürüz." demişti. Sesindeki tını kırıldığını gösteriyordu. Telefonu kapatıp masanın üstüne koydum.
Bir kaç kez Robin'in annesi ve babam için Sevda ile irtibat kurmuştum. Hatta bu konuyu konuşmak için bir kaç kez buluşmuştuk. Aramızda normal iki insan gibi bir ilişki vardı. Sonra zamanla bu ilişki yavaş yavaş bir aşka doğru yelken açmıştı. İkimizde bunun doğru olmadığını biliyorduk. Defalarca kez ayrılmıştık ama yeniden her defasında bir araya geldik. Bu aşk zehri sanki bir şerbet gibiydi ve ikimizde gözü kapalı bu şerbeti içiyorduk.
Şuan yanımda uyuyan ve hiç bir şeyden haberi olmayan Rojin'e bakıyordum. O bunları hakediyor muydu? Kendime defalarca sorduğum bu sorunun cevabını vermekten korkuyordum. Rojin bunların hiç birini haketmiyordu. Bazen kendimi onun yerine koyuyordum. Böyle bir şey benim başıma gelseydi o zaman ne olurdu işte onu düşünmek bile istemiyordum. Şuan kendimi bataklığa batmış gibi hissediyorum. Ben çırpındıkça o bataklık beni daha derine çekiyordu. Sevda'da zehirli bir sarmaşık gibi beni sarıyor, bataklıktan çıkmama izin vermiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
Genel Kurgu{Önemli bir duyuru paylaşmak istiyorum. Kitabım yetişkinler içindir. 18 yaşın altındakilere önermiyoruz..} Sevgili dostlar.. BERDEL Hikayesi herkesin yazdığı gibi bir hikaye değil. Yarısı gerçek hayattan uyarlandı. Mutluluk aslında yanı başımızdad...