Butiği, gri, altın sarısı ve siyah balonlarla süslemiştik. Tekstil fabrikasında tasarladığım kıyafetler vitrindeki mankenlerin üstünde boy gösteriyordu. Kapıya kırmızı bir kurdele çekmiştik. Dualar eşliğinde kurdeleyi ben, Boran ve Serhat ağa kestik. "Hayırlı olsun." diyen Serhat ağa'ya "Sağol baba inşallah." dedim. Alkışlarla butiğe ilk adımımızı atmıştık. "Hayırlı olsun gülüm." diyen Boran alnıma öpücük kondurmuştu. Yüzüme yayılan gülümsemeyle ona bakıp "Teşekkür ederim." dedim. Herkesin güzel dileklerine yüzümdeki tebessümle cevap veriyordum.
"Abi buraya gelin sizin bir fotoğrafınızı çekeyim." diyen Kader'in dediği yere gitmiştik. Boran'ın kolu beni sarınca bende bir kolumu ona sarmıştım. Kader'in elinde tuttuğu fotoğraf makinesine bakıp gülümsemiştik. Can koşup yanımıza gelince bende kucağıma İnci'yi almıştım. Yine kadraja gülümseyip poz vermiştik. "Hayırlı olsun." diyen Kürşad bize doğru gelmiş ve elini Boran'a uzatmıştı. "Eyvallah sağolasın." diyen Boran onun elini sıkmıştı. Zilan, kucağımda uyuklayan İnci'yi almaya geldiğinde Kürşad'la ikisi göz göze gelmişti. Zilan'ın yüzünde oluşan tebessümü benden başka fark eden olmamıştı.
"Bu güzel hanımla beni tanıştıracak mısın?" diyen Kürşad'a bakmıştım. "Kendisi evimizin yardımcısı oluyor." dediğimde Kürşad'ın yüz ifadesi değişmişti. "Böyle güzel bir kadın nasıl olurda temizlik yapar. Ben olsam onu manken yapardım." dedi. Boran'a kısa bir bakış attığımda onun Harun ve Erdem'in yanında olduğunu gördüm. "Zilan'ı beğendiysen onu seninle konuşmaya ikna ederim." dedim. "Neden olmasın." demiş ve bakışlarını Zilan'ın olduğu tarafa çevirmişti. "Tamam" dedim ve onu orada bırakıp Zilan'ın yanına gittim.
"Kürşad, Boran'ın yanında çalışıyor." dedim. Zilan bana bakmış ve biraz utanmıştı. "Seninde ona nasıl baktığını gördüm. İkiniz de bekarsınız bence tanışmanızda bir mahsur yok." dedim ve İnci'yi kucağıma aldım. "Aslında hoş çocuk tanışmak isterim." dedi. "O zaman git ve tanış." dedim. Zilan yavaş adımlarla Kürşad'ın yanına gitmişti. Onlar konuşmaya başladıklarında bakışlarımı başka tarafa çevirdim. "Kader kızım sana ne oldu!" diye feryat eden Serhat ağa'nın sesiyle bakışlarımı o tarafa çevirmiştim. Kader yerde boylu boyunca yatıyordu. Serhat ağa Kader'in başını dizlerine koymuş ve onu kendine getirmeye çalışıyordu.
Boran, Harun ve Erdem koşup onların yanına gitmişti. "Baba Kader'e ne oldu?" diye soran Erdem Kader'i yerden kaldırıp kucağına almıştı. "Bilmiyorum bir anda yere yığıldı." diyen Serhat ağa'nın gözlerinde endişe vardı. Kucağımdaki İnci'yi bebek arabasına koyup onların peşinden gittim. Erdem Kader'i arabanın arka koltuğuna yatırmıştı. "Rojin ne olmuş?" diye soran Ruken'e baktım. "Bilmiyorum sen İnci'ye göz kulak olur musun? Bende onlarla gideyim." dedim. "Tamam" dediğinde koşup Erdem'in arabasına bindim.
Boran'da geçip ön tarafa bindiğinde Erdem arabayı çalıştırmıştı. Kader'in başını dizlerime yatırmıştım. "Ne olmuş olabilir ki." diyen Boran arkaya bakmıştı. "Bende bilmiyorum." dedim ve bakışlarımı Kader'e çevirdim. "Kader lütfen kendine gel." dedim ve onu kendine getirmeye çalıştım. Kader'in yavaş yavaş açılan gözleriyle içimdeki panik dalgası yok olmuştu. "Bana ne oldu?" diye sormuş ve başını kaldırıp koltuğa oturmuştu. "Bayıldın" diyen Erdem dikiz aynasından ona bakmıştı. "Abicim iyi misin?" diye soran Boran'a "İyiyim sanırım tansiyonum düştü." dedi. "Ne olur ne olmaz yine de bir doktora görün." diyen Erdem hastane bahçesine arabayı park etmişti.
Arabadan indik ve koşar adımlarla içeriye girdik. Orada bulunan bir hemşireye Erdem olanları anlatmış, Hemşire'de Kader'i kontrol için bir odaya almıştı. "Ben babamı arayıp haber vereyim." diyen Boran telefon etmek için bir köşeye geçmişti. Erdem odanın kapısının önünde volta atıyordu. Bende orada bulunan sandalyelere geçip oturmuştum. "Babamlar yoldaymış." diyen ve yanımıza gelen Boran'a bakmıştım. Odanın kapısı açılınca ayağa kalktım ve Hemşire'ye doğru gittim. "Korkulacak bir şey yok." diyen Hemşire'ye "Peki neden bayılmış?" diye soran Erdem olmuştu.
Hemşire yüzündeki tebessümle ona bakmış "Tebrik ederim baba oluyorsunuz." demişti. Erdem önce şaşırmış sonra ise sevinmişti. "Karımı görebilir miyim?" dediğinde Hemşire başını sallamış ve onun odaya girmesi için kenara çekilmişti. "Rojin duydun mu dayı oluyorum." diyen Boran'da bana sarılmıştı. "Tebrik ederim." dedim. Bize doğru gelen Serhat ağa ve Harun'a olanları anlatmıştık. Yüzlerindeki endişenin yerini sevinç almıştı. Erdem'in kolunda dışarı çıkan Kader'e sarılmıştım. "Tebrik ederim canım." dedim. "Sağol yenge." demiş ve gülümsemişti. "Tebrik ederim kızım." diyen Serhat ağa'da ona sarılmıştı. "Kader abicim tebrik ederim." diyen Harun'da Kader'e sarılmıştı.
***
Hastaneden çıkıp butiğe doğru yola çıkmıştık. İçimizdeki endişenin yerini mutluluk almıştı. Araba butiğin önüne park edince arabadan inmiştim. Bizim geldiğimizi gören Ruken hemen butikten çıkıp yanımıza gelmişti. "Kader'in neyi varmış?" diye sormuş ve Harun'a bakmıştı. "Bir bebeği olacakmış." diyen Harun'un yüzündeki mutlu ifadeyi gören Ruken'de Kader'i tebrik etmiş ve ona sarılmıştı. "Bu haberi kutlayalım." diyen Harun'a bakmıştık. "Olur ben hemen bir restoranda yer ayarlayayım." diyen Erdem telefonu eline almıştı. "Siz gençler gidin bende eve gideyim." diyen Serhat ağa'ya "Olur mu öyle sende bizimle geliyorsun." diyen Harun olmuştu.
Erdem'in rezervasyon yaptırdığı restoranda giriş yapmıştık. Restorandın atmosferi ve müziği birbirine uyumluydu. Tepemizde siyah avizelerin içinde sarı ışıklar sallanıyordu. Ahşap rengi masaların üstüne siyah saten masa örtüsü örtmüşlerdi. Boran'ın oturmam için çektiği sandalyeye oturup yüzümdeki tebessümle ona baktım. "Burası çok güzelmiş." diyen ve etrafına bakan Kader'e bakmıştım. "Ee ne yiyelim." diyen Erdem masanın üstünde duran menüyü eline almıştı. "Buyurun efendim hoş geldiniz." diyen sese başımı çevirmiştim. Garson yüzündeki gülümsemeyle bize bakıyordu. Herkes tek tek ne yiyeceğini söyleyince Garson not alıp gitmişti.
Yemek öncesi gelen şampanyaları bardaklara doldurmuşlardı. Yine biz kadınlar alkolsüz şampanya içerken erkekler alkollü içiyordu. Yemeklerimiz gelince enfes kokular eşliğinde elime aldığım çatalı önümdeki orta derece de pişmiş ete batırıp bıçak yardımıyla kesmiştim. Kestiğim et parçasını yediğimde et lokum gibi ağızda dağılıp gerisinde çok hoş bir tat bırakmıştı. "Yemekle aşk yaşayan güzel karım." diyen ve kulağıma fısıldayan Boran'a hafif bir şekilde kolumla vurmuştum. "Ama çok güzel değil mi?" dedim ve bir parça daha kesip ağzıma attım. Boran'da kendi önündeki etten bir parça kesip ağzına atmış "Normal et işte." demişti.
"Kadehimi doğacak olan çocuğuma kaldırıyorum." diyen Erdem'e bakmış ve kadehlerimizi kaldırmıştık. "Allah analı babalı büyütsün inşallah." diyen Ruken'e baktım. "Amin inşallah" diyen Kader elindeki kadehten bir yudum içmişti. Kader'den çok güzel bir anne olacaktı buna adım kadar emindim. Arka planda çalan şarkıya kahkaha seslerimiz karışmıştı. Hayat ne garipti değil mi? Bazen mutlu oluyorduk bazen ise mutsuz. Aslında hayat mı çok garipti yoksa insanlar mı? Elimdeki kadehi kaldırıp "Yeni başlangıçlara ve yeni butiğime." dedim ardından kadehte kalan son yudumu başıma diktim. Diğerleri de kadehlerini kaldırıp kafalarına dikmişti.
Masada oturan herkese tek tek gözlerimi gezdirdim. Hepimizin mutluluğu şuan aynı şeydi. Gözlerimin önüne gelen acı dolu hatıralar sanki hiç yaşanmamış gibiydi. Serhat ağa'ya bakınca aslında onunla doğru düzgün hiç ailecek dışarıda yemek bile yememiştik. Berfe hanımın yüzü gözlerimin önüne gelince o an burnumun direği sızlamıştı. Bazen onun için üzülürken bazen de bana yaşattıkları için ondan nefret ediyordum. Her ne kadar hakkımı helal ettim desem de kalbimin bir köşesinde var olan ona karşı kırgınlığım hiç geçmeyecekti.
Karşımda oturan Ruken'e gözlerim kayınca buruk tebessümünü fark ettim. Ne kadar mutlu olmaya çalışsa da mutlu olamıyordu. Yanında oturan Harun'da aynı şekildeydi. Çünkü onlar yaralı birer anne ve babaydı. Acımızı içimize bile gömsek o acı hep taze kalıyordu. Yüzümüze taktığımız mutluluk maskesinin ardındaki surat ifademizi kimse görmese de bizler biliyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
General Fiction{Önemli bir duyuru paylaşmak istiyorum. Kitabım yetişkinler içindir. 18 yaşın altındakilere önermiyoruz..} Sevgili dostlar.. BERDEL Hikayesi herkesin yazdığı gibi bir hikaye değil. Yarısı gerçek hayattan uyarlandı. Mutluluk aslında yanı başımızdad...