"Bunları kabul edemem!" dedi Rein, kaşlarını çatarak. "Burada çok fazla hediye var!"
Cynan odanın köşesine yığılmış parlak kağıtlara sarılı paketlere baktı. Hepsi Saleran'dan gelmişti.
Hepsi Rein için getirilmişti.
"Rein benim yapabileceğim bir şey yok" dedi Cynan. Melioth Cynan da dahil birçok kişiye hediye getirmişti ama herkese birer taneydi. Rein içinse.. Cynan saymamıştı. Sadece paketlerin bir yığın oluşturduğunu söyleyebiliyordu. "İstemiyorsan ona kabul edemeyeceğini söyle."
"Söyleyeceğim" dedi Rein kararlılıkla. "Hatta şimdi söyleyeceğim."
Rein dolaptan bir ceket alıp üzerine giydiğinde Cynan onu durdurdu.
"Rein çalıştığımız şeyleri unutma" dedi Cynan. Elias'ın yanına gitmeyecek olsaydı Cynan da Rein ile birlikte giderdi. "Duygularını kontrol etmelisin. Sakın duygularının aşırılaşmasına izin verme. Çok öfkelenme, çok sevinme, çok-"
"Tamam Cynan.." dedi Rein. "Çoklaştırmayacağım. Biliyorum."
"Eğer garip bir şey hissedersen?" diye sordu Cynan.
"Tek kalmaya çalışacağım, Yuran'ı çağırmaya çalışacağım ya da sakin olup sizin yanınıza geleceğim."
Cynan memnun olmuş bir şekilde kafasını salladığında Rein gülümseyerek kapıya doğru yürüdü.
"Öğle yemeğinde görüşürüz."
Cynan Rein odadan çıktıktan sonra masasına doğru yürüdü. Dün kontrol ettiği raporları topladı. Bugün bunları diğerlerine anlatması gerekiyordu.
Odadan çıkarken gözü parlayan hediye paketlerine takıldığında gülümsedi. Rein ne kadar istemese de o hediyelerin Saleran'a geri dönecek hali yoktu. Hepsi Rein'e kalacaktı.
****
"Mel amca!" diye kızgınlıkla bağırarak odaya girdi Rein. Odada başka birini daha görünce ses tonunu kontrol edemediği için utanmıştı.
"Özür dilerim" dedi Rein. "Sizin burada olduğunuzdan haberim yoktu."
Odadaki pencerenin önüne koyulmuş sandalyelerden birinde Kral Melioth diğerinde de Kral Leonard oturuyordu. Rein kapıda sadece Melioth'un askerleriyle karşılaşınca onun odada tek olduğunu düşünmüştü.
"Önemli değil" dedi Leonard şaşkın bir şekilde. Melioth gülümseyerek boş sandalyeyi işaret ettiğinde Rein yerinde kıpırdandı.
"Ben sonra gelirim Mel amca" dedi bir adım geri çekilerek.
"Hayır gitme" diyerek onu durdurdu Leonard. "Bizimle oturabilirsin. Özel bir şey konuşmuyoruz."
"Gel Rein" dedi Melioth da.
Rein kararsız adımlarla üçüncü sandalyeye oturduğunda Melioth ona odaklandı.
"Söyle bakalım neye kızdın?"
"Hediyelere.." diye mırıldandı Rein.
"Beğenmedin mi?" dedi Melioth kaşlarını çatarak.
"Daha açmadım ki" dedi Rein. "Ama Mel amca ben onları kabul edemem. Çok fazlalar ve-"
"Rein hepsi benden değil ki" dedi Melioth. Ona birçok şeyi getirmek istese de Rein'in kabul etmeyeceğini biliyordu. Bu yüzden o sadece birkaç tane seçmişti. "Arsen, Andra ve gelemeyen diğerleri de sana hediye gönderdi."
Rein'in gözleri şaşkınlıkla büyüdüğünde Melioth kendini Diana'nın yansımasına bakıyormuş gibi hissetmişti. O parlak yeşil gözlerin kızının gözlerine bu kadar benzemesi Melioth için büyük bir lütuftu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL EJDERİN UYANIŞI
ФэнтезиKIZIL EJDERİN KANI hikayesinin 2. kitabıdır. "Baba?" "Ben babamız değilim" diyerek Rein'e doğru bir adım attı Dha. Rein kaşlarını çattı. Babamız sözü kafasını karıştırmıştı. "O zaman.. sen kimsin?" "Ben senim."