Cynan odanın kapısını çalmadan önce derin bir nefes aldı ve içeriden gelen sesi duyduğunda kapıyı açtı. Yavaş adımlarla içeri girdi.
Odanın girişteki geniş kısmını geçip yatağın olduğu kısma girdi ve tek mum ışığının aydınlattığı yüzlere baktı.
"Rein nasıl?"
Odadaki ağır havaya yayılan sessiz sorusu bir süre cevapsız kaldığında babası konuştu.
"Uyuyor sanırım.."
Cynan 'onu görüyorum' demek istedi ama konuşmadı. Bu durumun herkes için zor olduğunu biliyordu. Sadece.. gecenin ilerleyen zamanlarında onu görmek için anca vakit bulabilmişti ve onu bu halde görmek hayal kırıklığı yaşamasına sebep olmuştu.
Cynan yavaşça odadakileri süzdü. Rein'in babasının kızıl saçları mum ışığında garip bir şekilde parlıyordu. Babası yatakla birleştirdiği sandalyede dik bir şekilde oturmuş Rein'i izliyordu. Cynan onun bir heykel gibi göründüğünü düşündü. Nefes alıp verdiğinden bile emin değildi. Hiç kıpırdamıyordu. Ama öfkesi her yerdeydi. Tüm odayı etkisi altına alan o öfkeyi Cynan da hissetmişti. Kaynağının o olduğuna kesinlikle emindi.
Yatağın sağ tarafında yere serilen büyük döşekte Cynan'ın Kathra olduğunu öğrendiği küçük kız uyuyordu. Rein'in babası Rein iyileşirken yanından sadece bir an ayrılmıştı onda da yarısı yıkılmış olan kulenin içine girip kucağında baygın olan Kathra ile çıkmıştı. Cynan Kera'dan Kathra'nın normal biri olmadığını öğrendiğinden Kathra'yı Rein'le aynı odaya yerleştirmişti. Duyduğuna göre Kathra'ya söz geçirebilen tek kişi Rein'di ve uyandığında onu yanında görmemesi etrafa saldırmasına neden olabilirdi. Cynan Kathra uyandığında onunla konuşmayı ve Lukan'la ilgili bazı şeyleri öğrenmeyi umut ediyordu.
Bakışlarını yatağın sol tarafına çevirdi. Hava perisi ve toprak perisi babasının oturduğu küçük masanın yanında duvara yaslanmıştı. Üçünün de bakışları karşısında kalan yatakta yatan Rein'deydi. Cynan da sonunda dayanamayarak Rein'e baktı.
Açık renk yatak örtülerine dağılan kızıl saçları tıpkı babasınınki gibi parlıyordu. Bedeni kanlardan temizlenmişti ve yırtılmış kıyafetleri değiştirilmişti. Cynan onun yüzündeki huzurlu ifadeye bakarken niye herkesin gözünü hiç kaçırmadan onu izlediğini anlıyordu.
Çünkü bir anlığına başını çevirse Rein gözünü açacak gibiydi. Sanki uyanmak üzereymiş gibiydi.
Cynan onun ne kadar bu halde kalacağını bilememenin huzursuzluğuyla ayakta kıpırdanarak sessizliği biraz bozdu ama kimse dönüp ona bakmadı. Rein'in uyuyor olabileceğine kendini hazırlayarak Phandor'a gelmişti ama yapamıyordu. Böyle karşısında huzurla uyurken onun bir daha uyanamayabileceğini kabullenmek zordu.
Cynan onu izlerken bugün yaşadıklarının gözünün önünden akıp geçmesine izin verdi.
Rein'in babası ve amcası geldikten sonra ejderhalardan kurtulmuşlardı. Rein'in babası insana dönüştükten bir süre sonra Phandor askerleri onların yanına gelmişti. Cynan Alin'in de yardımıyla askerlere bir açıklama uydurmaya çalışmıştı.
Rein'in savaştığı kişinin de Phandor Kralı Lukan olduğunu o zaman öğrenmişti. Askerler ezilmiş olan cesedin- tanınmayacak halde olmasına rağmen- onun cesedi olduğunu söylemişlerdi.
Hem Phandor Kralı hem de Phandor Kraliçesi ölmüştü. Cynan Rein'in babasının öfkesinin arttığını görerek askerleri oradan uzaklaştırmıştı. Askerler onu sorguya çekmeye çalışırken çıkagelen Kera ile birlikteyse işi kolaylaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL EJDERİN UYANIŞI
FantasyKIZIL EJDERİN KANI hikayesinin 2. kitabıdır. "Baba?" "Ben babamız değilim" diyerek Rein'e doğru bir adım attı Dha. Rein kaşlarını çattı. Babamız sözü kafasını karıştırmıştı. "O zaman.. sen kimsin?" "Ben senim."