"Cynan?"
Cynan elindeki kağıtları yukarı kaldırdı ve arkasından ona seslenen kişiyi duymazdan geldi.
"Cynan!?"
"Ne var?" dedi Cynan dayanamayıp arkasına dönerek. Arkasındaki kişinin bir prens olması onun kızgınlığını engellemiyordu çünkü o prensin ne isteyeceğini biliyordu. "Kabul etmiyorum, işim var."
Prens Elias, Cynan'a çaresizlikle baktı.
"Hadi ama Cynan, bul şunları. Sabahtan beri onları arıyoruz, hiçbir yerde yoklar! Akşam yemeğinden önce toplanmamız gerekiyordu."
"Bugün ikizlerden sorumlu değilim" dedi Cynan inatla. "Beni karıştırmayın. Şurada sessiz sakin çalışıyorum."
"Cynan.." dedi Elias. "Saleranlılar olmasaydı senden bunu istemezdim. Gerçekten her yeri aradık."
Cynan kaşlarını çatarak elindeki kağıtları yanındaki masaya fırlattı.
"Günümün geri kalanı mahvolacak" dedi sertçe. "Bana borçlandın Elias."
Elias rahatlayarak gülümsedi. Kaç saattir Saleranlıları oyalamaya çalışıyordu ve cidden bunalmıştı. Bu konuda kendisine yardım edebilecek iki kişi vardı; Cynan ve Rein. Rein'in odasına gittiğinde onun uyuduğunu görmüştü ve uyandırmak istememişti. Theo, Rein'in bedeninin zayıf olduğunu ve uyursa uyurken onu uyandırmaya çalışmamalarını söylemişti. Elias bağlantıyı pek anlamamıştı ama Rein'i uyandırmamıştı. Tek seçeneği Cynan'dı.
"Dile benden ne dilersen Cynan" dedi Elias. "Onları toplantı salonuna gönder."
Cynan başını sallayıp kararan -sanki yeterince kara değilmiş gibi- gözleriyle odanın kapısına doğru yürüdüğünde Elias arkasından seslenme ihtiyacı hissetti.
"Cynan, toplantıya onları tek parça gönder olur mu? Toplantıdan sonra istediğini yapabilirsin."
Cynan cevap vermeden çıkıp gittiğinde Elias oflayarak omuzlarını düşürdü.
Neden bu sarayda bu kadar çok kontrol edilmesi zor insan vardı ki!?
****
"Uyanıyor galiba" diyerek Raviel'e baktı Yuran. Rein'in kıpırdanmasıyla ayağa kalkmıştı.
"Sonunda" dedi Raviel ayaklarının yere basmasını sağlayarak. Yuran yatağın yanına çektiği sandalyede otururken Raviel havaya bağdaş kurmuştu. Rein'i odaya getirince bir süre tartışmışlar sonra sessizliğe gömülmüşlerdi.
İkisi de Rein için endişeliydi. Her ne kadar onlara uzunmuş gibi gelse de Rein bayıldığından beri çok zaman geçmemişti.
"Rein? İyi misin?"
Rein gözlerini açtığında Yuran ona yaklaştı ve sordu. Rein doğrulmaya çalıştığında omzundan tutarak ona yardım etti.
"İyiyim" dedi Rein.
"Buna sevindim.." dedi Raviel de Rein'e yaklaşarak. Rein şaşkınlıkla Raviel'e baktı.
"Ne oldu?" diye sordu Raviel.
"Seni tanıyor muyum?"
Rein'in sorusuyla Yuran'ın ve Raviel'in gözleri kesişti.
"Sen.. ciddi misin Rein?" diye sordu Yuran gerginlikle. Bugün birbirlerine bağlanırken böyle bir sorun oluşabileceği hiç aklına gelmemişti. Rein nasıl bağlandığı periyi unutabilirdi ki? Yuran'ı da mı unutacaktı? Yoksa Dha yüzünden miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL EJDERİN UYANIŞI
FantasyKIZIL EJDERİN KANI hikayesinin 2. kitabıdır. "Baba?" "Ben babamız değilim" diyerek Rein'e doğru bir adım attı Dha. Rein kaşlarını çattı. Babamız sözü kafasını karıştırmıştı. "O zaman.. sen kimsin?" "Ben senim."