87. BÖLÜM

8.7K 798 147
                                    



Rein hatırladığı şelaleye baktı. Devasa şelaleden akan suyun sesi boş arazide yankı yapıyordu.

Uzun otların arasında ileri doğru yürüdü ve kıyıya yaklaştı. Şelalenin karşısında bulunan bu tepe tamamen uzun otlarla ve rengarenk çiçeklerle kaplıydı. Oldukça yüksek ve geniş olan dağın tepesiydi burası. Bir dağ gibi sivrilmesi gerekirken sivrilmemiş ve küçük tepecikler oluşturarak neredeyse düz kalmıştı. Karşısında şelale akan dağ da sivrilmemişti. Onda bu tepeden farklı olarak suyun toprak üstüne çıktığı ve şelalenin oluşması için akıntı oluşturduğu nehir vardı. Nehrin etrafı yine uzun otlarla kaplıydı. Sanki dağların tepeleri bilerek böyle düzleştirilmişti. Rein babasının ve amcasının rahatça buraya indiklerini düşününce bundan emin oldu. Kimin, ne zaman yaptığını bilmiyordu ama burası ejderhalar için özel olarak düzleştirilmişti. Onların hareket edebileceği kadar geniş bir alandı. Gökyüzünden dağın eteklerine doğru inen bulutlar da yukarıyı görünmez hale getiriyordu.

Bir ejderha için insanlardan saklanılabilecek uygun bir yerdi.

İki dağ arasında kalan, uçurum diyebileceği boşluğa bakmayı bıraktı. Gözleri bir kez daha etrafta gezindi.

Hem ayak bastığı dağ hem de karşısında şelalenin aktığı dağ görülmeye değer çok güzel bir manzara sunuyordu ancak ona baskı yapan Yussereaq yüzünden Rein buna tam olarak odaklanamıyor buradaki huzurun tadını anlık da olsa çıkaramıyordu.

Üç gün göz açıp kapayıncaya kadar geçmişti. Gökyüzünde seyahat etmek Rein'in seyahat seçenekleri arasında ilk sıraya yerleşebilirdi. Babasının ejderha ellerinin arasında yolculuk etmek çok hızlı, rahat ve güzeldi.

Saraydan çıkmak için gece olmasını beklemişlerdi. İkizlere uyumaya gitmeden önce sıkıca sarılmıştı. Şüphelenip Rein'in yanında yatmak isteseler de Cynan onları odasına göndermişti. Cynan onlara göz kulak olacaktı yani Rein'in içi bu konuda rahattı.Theo amcası saraydakilere Rein'in babasıyla birlikte kısa bir seyahate çıktığını söyleyecekti. Rein geri döndüğünde herkesin onlara haber vermeden gittiği için ona çok kızacağını biliyordu. Şu anda bunu düşünmek onu gülümsetti.

"Hiç iyi hissetmiyorum" dedi yanına doğru yürüyen Neha. Yüzü solgundu ve kaşları çatıktı. "Burası iğrenç. Bitkiler çok huzursuz."

Rein onun dediklerini anlamayarak etrafa baktı. Bitkiler normal görünüyordu. Babası ve amcası arkalarında duruyordu. Bulundukları geniş düzlüğü tamamen o ikisi kaplamıştı. Rein babasının ejderha halinin amcasınınki kadar hatta ondan daha da büyük olmasına sevinmişti. Theo amcası bunu söylemişti ve hatıralarında da birkaç kere görmüştü ama şimdi o yarı ölü halinden sonra onun tekrar sağlıklı ve güçlü olduğunu görmek Rein'i çok mutlu etmişti.

Onları tarif etmek zordu. Biri güneşin ışığıyla alev almış gibi görünen koyu kızıl rengiyle diğeri de saf altınmış gibi parlayan sarı rengiyle inanılmaz bir görüntü sunuyordu. Boyutlarını tarif etmek ise daha zordu. Tek diyebileceği, avucunda bir insanı taşıyıp avucunu kapattığında ona nefes alabilecek kadar alan bırakabilen boyutta bir varlık olduğuydu.

Kısacası devasaydı. Ejderhalar çok devasaydı.

"Denizde de gökyüzünde de yolculuk etmeyi sevmedim" diye konuştu Jaysen solmuş yüzüyle yanına gelerek. Adımları yavaş ve güçsüzdü. Amcasının ellerinde seyahat etmekten hoşlanmamıştı. Rein ona ve onun boynuna dolanmış olan mavi yılan formundaki su perisi Saylen'e baktı.

Babasının ve Theo amcasının son anda aldıkları kararla Jaysen onlarla gelmişti. Theo amcası kendi su perisini de onlarla göndermişti. Saylen Rein'in su perisi kadar yaşlı ve güçlü olmasa da onlara yardım edebilecek güçteydi. Üstelik su perisinin buradaki varlığıyla Theo amcasının da burada olanlardan haberi olacaktı. Rein onlara itiraz etmemişti.

KIZIL EJDERİN UYANIŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin