"Rein!"Arabadan iner inmez Theo amcası onu karşılamıştı. Rein sarayın dış kapısından girdiklerinde saraya doğru koşan askeri görmüştü. Şimdi onun Theo amcasına haber vermek için koştuğunu anlamıştı.
"Theo amca, ben iyiyim" dedi Rein. Theo amcası sarıldıktan sonra üstünü başını dikkatle incelemeye başlamıştı. Rein kıyafetlerindeki tozu temizlediği için kendini tebrik etti. Theo amcasının yaralı olmasa bile kıyafetlerinin tozuna takılacağından emindi.
"Seni çok merak ettim" dedi Theo amcası. Rein kendini soru yağmuruna hazırlamak için derin bir nefes almıştı ki Theo amcası beklemediği bir şeyi yaptı.
Rein'i kolundan tuttu ve hızlıca merdivenlere giderken peşinden sürüklemeye başladı.
"Seni çok merak ettim ama savaş çıkarmadan önce Melioth'a görünmen gerekiyor. Ondan sonra neler olduğunu bana anlatacaksın."
Rein onun adımlarına ayak uydurmaya çalışırken sendeledi. Göz ucuyla Cynan'ın ve Remah'ın da peşlerinden geldiğini gördü. Element perileri gitmişti. Rein, Yuran'a ve Raviel'e saraya girdiklerinde ayrılmalarını söylemişti. Onların da dinlenmeleri gerektiğini biliyordu. Rein'e itiraz etmişlerdi ama Rein kararlı davranarak onlara sözünü dinletebilmişti. Yine de içinden bir ses kısa süre sonra geri döneceklerini söylüyordu.
Rein saraydakilerin şaşkın bakışları altında Mel amcasının odasına doğru sürüklenirken Theo amcası neler olduğu konusunda Melioth'a bir şey anlatmamasını tembihlemişti. Ona iyi olduğunu gösterecekti ve odasına gidip dinlenmek istediğini söyleyecekti.
Rein bunu Theo amcasının söylediği kadar kolay bir şekilde nasıl yapacağını düşünürken Mel amcasının odasına gelmişlerdi. Rein'i gören durgun askerler sevinç nidaları atarak Rein'in etrafını sardığında Theo amcası Rein'in kolunu bırakmıştı.
Rein kendisine sorulan 'iyi misin, neredeydin, ne oldu' gibi soruları geçiştirerek kendisi için açılan kapıya yürüdü. Cynan'ın dediğine göre saraydaki çoğu kişinin Rein'in ortadan kaybolduğundan haberi yoktu. Bu yüzden Cynan, Rein'e Theo amcasıyla konuşmadan kimseye bir şey söylememesi gerektiğini söylemişti.
"Rein!"
"Mel amca!"
Melioth üstünde dünkü kıyafetleriyle odadan dışarı fırladı ve Rein'e sarıldı. Rein de kollarını ona dolarken onu endişelendirdiği için kendine kızdı. Melioth'un arkasından çıkan, Mel amcasının en yakın arkadaşı ve komutanı olan Diran onu görünce rahatlayarak gülümsedi.
"Ben iyiyim Mel amca" dedi Rein, Mel amcasından ayrılarak. Mel amcasının yüzü çökmüştü. Gözlerinin içi kıpkırmızı olmuştu ve teni solgun görünüyordu. Rein onun uykusuz kaldığını -ve muhtemelen yemek yemediğini- anlamıştı.
"Şükürler olsun!" dedi Melioth. "Ne oldu Rein? Kim kaçırdı seni? Korktun mu-"
"Mel amca!" diyerek onun sözünü kesti Rein. "Bana hiçbir şey olmadı ama sen iyi görünmüyorsun. Odaya girelim, hadi."
"Cynan burayı ben hallederim" dedi Theo, Cynan'ı kendine çekip kulağına fısıldayarak. Bir gözü odaya giren Rein'deydi. "Sen git, ikizleri çıkar."
"Tamam" dedi Cynan. Babası Rein'in peşinden giderken arkada bekleyen Remah'a döndü ve odasına gitmesini, sonra görüşeceklerini söyledi. Remah bir şey söyleyecekmiş gibi olsa da sessiz kalmış ve gitmişti.
Cynan ikizlerin olduğu yere giderken olduğunca hızlı hareket etti. Dün onların kendisinin peşinden gelmesini önlemek için aklına gelen tek şeyi yapmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL EJDERİN UYANIŞI
ФэнтезиKIZIL EJDERİN KANI hikayesinin 2. kitabıdır. "Baba?" "Ben babamız değilim" diyerek Rein'e doğru bir adım attı Dha. Rein kaşlarını çattı. Babamız sözü kafasını karıştırmıştı. "O zaman.. sen kimsin?" "Ben senim."