"Rein otur artık" dedi Alin bağırarak. "Baban gelirse ve seni ayakta görürse öldürür bizi!"Rein iç çekerek yatağına doğru yürüdü. Odanın içinde dolanıp durmaktan sıkılmıştı zaten.
"Gidip öğreneyim mi ne yaptıklarını?" diye sordu Alon. Rein başını iki yana salladı.
Melioth'un geldiğini ve babasıyla konuştuğunu Cynan söylemişti. Rein onların konuşmasının bitmesini bekliyordu ama çok zaman geçmişti. Ya da Rein'e öyle geliyordu. Güneş daha yeni batmıştı.
Rein sıkıntıyla oflarken odasının kapısının açıldığını duydu. Kalbi heyecanla hızlanırken ayağa kalktı ve sessizliğe gömülen odada kimin geldiğini görmek için bekledi. Yatak odasının kapısından Mel amcası yani dedesi içeri girdiğinde Rein nefesini tuttu.
Yaşlanmış görünüyordu.
Dağınık saçlarındaki beyazlar çoğalmıştı ve sağlıklı görünen bedeni çökmüştü. Rein onun her zaman dik durduğunu gördüğünden çökmüş omuzlarına bakınca kötü hissetmişti. Sebebi Rein'di çünkü.
Mel amcasının gözleri odada dolanıp Rein'i bulduğunda Rein ona doğru bir adım attı.
"Herkes dışarı çıksın!" dedi Mel amcası bağırarak. Rein onun ne düşündüğünü tam anlayamamıştı. Gözlerinin altı mosmordu ve burnu da kızarmıştı ama yüzünde net bir ifade yoktu. Rein gerildi. Mel amcası ona kızar mıydı? Onu kandırdığını düşünür müydü?
Babası olduğu yerde dururken ikizler ve Kathra dışarı çıktığında Rein perilerinin de görünmez olduğunu gördü. Onların Rein açısından kalıp kalmamaları bir şeyi değiştirmiyordu ama Melioth için bunu yapmaları Rein'in hoşuna gitmişti. Mel amcası babasına dönüp sinirle tısladı.
"Sen de dışarı çık!"
Rein babasının gözlerinin sinirle parlamasıyla araya girerek konuştu.
"Baba, lütfen?"
"Kapının dışında olacağım" dedi babası. Bu 'sizi dinliyor olacağım' demekti ama Mel amcası bunu bilmiyordu. Babasının duyma alanı onlardan biraz daha genişti. Rein de yalnızlarmış gibi davranmaya karar verdi çünkü başka bir gerginlik daha oluşmasını istemiyordu. Sakin bir şekilde konuşmak istiyordu.
"Mel amca?" diye fısıldadı Rein babası gittiğinde.
Onunla ne konuşacaktı? Nasıl konuşacaktı? İlk onun konuşmasını mı beklemeliydi? Babası her şeyi anlatmış mıydı?
"Rein oğlum.."
Karşısında duran dedesi birkaç adımda yanına gelip ona sıkıca sarıldığında Rein dolan gözlerini kırpıştırdı. Hareketsizce yanında duran kollarını kaldırdı ve dedesine sarıldı. Özlediği kokusunu içine çekerken fısıldadı.
"Sen benim dedemmişsin.."
Dedesinin ağladığını omzuna damlayan gözyaşlarından ve sarsılan vücudundan anlayabiliyordu. Rein de ona katılarak ağlamaya başladı. Şimdiye kadar kendisini tutmuş da şimdi bırakmış gibi haykırarak ağladı.
Annesinin ölümünü kabullendiğini sanmıştı ama dedesinin karşısına geçtiğinde aslında kabullenemediğini fark ediyordu. Onun yaşıyor olmasını her şeyden çok isterken nasıl kabullendiğini düşünmüştü ki? Onun ölmüş olması canını acıtıyordu.
"Bunca zaman seni oğlum yerine severken şimdi torunum olduğunu öğrendim.." dedi dedesi geriye çekilerek. Rein gözyaşlarını eliyle silerken gülümsemeye çalıştı. Ağlamak daha iyi hissettirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL EJDERİN UYANIŞI
FantasyKIZIL EJDERİN KANI hikayesinin 2. kitabıdır. "Baba?" "Ben babamız değilim" diyerek Rein'e doğru bir adım attı Dha. Rein kaşlarını çattı. Babamız sözü kafasını karıştırmıştı. "O zaman.. sen kimsin?" "Ben senim."