Alin biliyordu.
Böyle olacağını bu salona girdikleri anda hissetmişti. Hissetmesine rağmen olacakları engellemenin bir yolu yoktu. Engelleyememişti.
Önce kardeşinin kendi önüne atlayıp onu korumak için aceleci davranarak düşüşünü izledi. Göğsüne saplanacak kılıcı nasıl ustalıkla karnının altına kaydırdığını gördü ve kılıç saplandığında ağzından kaçan iniltiyi duydu. Sanki kılıç Alin'in karnına saplanmıştı. Alin bunun can acısından öte başka bir acı olduğunun farkındaydı çünkü o kılıç kendisine saplansa canı bu kadar acımazdı.
Çok fena canı yanmıştı.. kardeşini koruyamadığı için.
Sonrasında da ne geleceğini biliyordu ama yine de olacakları değiştirmek için uğraştı. Tüm gücüyle kendi bedenini korumaya ve Alon'a ulaşmaya çalışırken Alon'un da kılıcını kaldırmaya çalıştığını gördü.
O an Cynan'ın onları görmemiş olmasını dilemişti.
Ama dileği gerçekleşmedi.
Onunla savaşan askerlerden birini boğazından keserek etkisiz hale getirdiğinde bir anlığına salonun diğer tarafına bakma fırsatı bulmuştu.
Cynan onlara bakıyordu ve yüzü dehşet içindeydi.
"Hayır.." diye fısıldadı Alin, Cynan onu duyabilecekmiş gibi. Ona Alon'un iyi olduğunu söylemek istedi ama ağzından çıkan kelimeler başkaydı. "Büyü kullanma Cynan!"
Üzerine savrulan kılıçtan tamamen refleksleriyle sıyrılırken Cynan'ın dizlerinin üzerine düştüğünü görmüştü. Önüne döndüğünde gözleri Alon'un üzerinde dikilen adamın kaldırdığı kanlı kılıca kaydı ve ne yaptığını anlayamadan karşısındaki adamın göğsünü yardı geçti.
"Hayır Alon!"
Koşmalıydı belki ama kılıç savrulurken ve zaman yavaşlamışken Alin donup kalmıştı. Sanki kardeşi yanından silinip gidiyormuş gibi boşluğa düştü.
O zaman olacağını bildiği şey oldu. Cynan büyüsünü serbest bıraktı.
Kötücül hislerin bedenini titretmesiyle eş zamanda Alon'a doğru inen kılıç olduğu yerde durdu. Kılıcı tutan kişi yana doğru sendeledi ve boğuk bir sesle bağırarak dizlerinin üstüne düştü.
Alin salonda yankılanan diğer haykırışları duydu ve arkasına dönmeye korkarak Alon'a doğru ilerledi.
Olmasını istemediği şey olmuştu.
Alon kurtulmuştu ve Alin buna doğru düzgün sevinemiyordu. Korkuyordu.
Az önce Alon'u kaybedebileceğinden korkarken şimdi Cynan'ı kaybetmiş olmaktan korkuyordu.
Kardeşine ulaştığında titreyen elleriyle beklediğinden daha hızlı hareket ederek ceketini çıkardı ve kanayan karnının üzerine bastırdı.
"İyi misin?" diye sorduğunda sesi salondaki ürkütücü şeye varlığını sezdirmemek için fısıltıyla çıkmıştı.
Alon sıkıca kapanmış gözlerini açmadan tıslayarak başını salladığında Alin yarasının derin olup olmadığına bakmak için ceketi kaldırdı. Biraz derin görünüyordu ama kanamasını durdurursa sorun olmazdı. Çünkü Jaysen onu iyileştirebilirdi. Şu anda tepesinde ejderhaların uçup durduğu Jaysen aklına geldiğinde Alin yaraya daha sert bastırdı.
Ne olursa olsun kanamayı durdurmalıydı.
"A-Acıyor.." diye sızlandı Alon kolunun üstüne yapışıp itmeye çalışarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL EJDERİN UYANIŞI
FantasyKIZIL EJDERİN KANI hikayesinin 2. kitabıdır. "Baba?" "Ben babamız değilim" diyerek Rein'e doğru bir adım attı Dha. Rein kaşlarını çattı. Babamız sözü kafasını karıştırmıştı. "O zaman.. sen kimsin?" "Ben senim."