"Seni öldüreceğim Lukan!"
Rein bağırdığında öfkesinin acı tadı ağzına dolmuştu. Tükürmek hatta kusmak istiyordu. Ama Lukan karşısındayken bunları yapamazdı. Zayıf olmayacaktı. Dha'nın iradesinin de kafasının içinde ona destek çıktığını hissediyordu.
O olmasaydı öfkesi Rein'in kontrol edebileceği bir şey olmazdı. Dha'nın soğukkanlı kalmaya çalıştığını hissedebiliyordu ve onun bu çabası Rein'in öfkesine, üzerine dökülmüş buzlu su etkisi yaratıyordu. Mükemmel bir şekilde işe yaradığı söylenemezdi ama.. en azından kendisini öfkeye bırakıp her yeri yakıp yıkmıyordu.
Lukan onun tehdidine karşı bir an şaşırmış göründü ama sonra kendisini topladı ve Rein'e güldü.
Sadece güldü.
"Alınma ama bunu yapabileceğini sanmıyorum" dedi Lukan kara gözlerini parlatarak. "Denediğini görmek isterim tabi. Zaten ben gelmeden uyandığın için sana biraz kızdım. Tasmamdan kurtulman da beni kızdır-"
Rein gerçek kızgınlığın ne olduğunu ona göstermek için sınırlarını zorlayan büyüyü serbest bıraktığında Lukan konuşmayı kesti ve geriye doğru sendeledi.
"Rein kendine bir anda yüklenme-"
"Biliyorum Dha" diye mırıldandı Rein onun sözünü keserek. "Gücün farkındayım, onu ne kadar süre kullanabileceğimi tahmin edebiliyorum. Uzun sürmeyecek."
"Dikkatli ol.."
Dha'nın endişeli fısıltısı zihninin içinde dönüp dolaştı ve Rein'in öfkeli kalbine ulaştı. Rein onu endişelendirdiğini biliyordu ama yine de Dha'nın endişesini kalbinin bir köşesine itti.
"Sen.." diyen Lukan'a bir güç dalgası daha gönderdi Rein.
Gücün bedeninden dalga dalga yayıldığını hissedebiliyordu ama gücü henüz görünen bir şey değildi. Esas gücünü serbest bırakmamıştı çünkü bedenini alıştırmaya çalışıyordu. Dha'nın da dediği gibi dikkatli davranmalıydı.
Bayılmak, uzun bir süre uyumak ve yine bilmediği bir yerde uyanmak istemiyordu. Hele de uyurken ona bakacak kişi Lukan'ken. Çünkü Rein bayılırsa Lukan'ın onu öldürmeyeceğinden emindi.
"Ne çabuk kendini toparladın?!"
Lukan Rein'in yaptığı gibi bir güç dalgasını serbest bıraktığında Rein hemen önünde gökyüzüne kadar uzanan bir duvar olduğunu düşündü.
Hiçbir şeyi arkasına geçirmeyecek, hiçbir şeyle yıkılmayacak bir duvar olduğunu hayal etti.
Lukan'ın gücü o duvara çarptı ve Rein'in kılı bile kıpırdamadı. Lukan bunu görünce öfkelendi ve havaya doğru haykırdı. Bedeninden çıkan başka güç dalgaları arka arkaya Rein'in sonsuz duvarına çarptı. Rein darbeleri göremese de hissedebiliyordu.
Duvarını çatlatacak güçte bile değildi. Ama bunun böyle kalmayacağını biliyordu. Lukan'ın gücünden basit bir duvarla saklanamazdı. Rein onun açığa çıkarttığı gücün giderek arttığını hissedebiliyordu.
Savunma yapmayı bırakıp Lukan'a saldırmalıydı.
Rein çevresine dikkat ettiğinde Kathra'nın dediği gibi olduğunu gördü. Lukan'ın onları getirdiği yer bir kuleydi. Kulenin etrafı bakımsız ve boştu. Rein ilerdeki sarayı ve rengarenk olan saray bahçesini görebiliyordu. Sol tarafında ise Kathra'nın dediği gibi sarayın dış duvarları uzanıp gidiyordu. Gri renkli taş duvarlar Saleran'daki kadar yüksek değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL EJDERİN UYANIŞI
FantastikKIZIL EJDERİN KANI hikayesinin 2. kitabıdır. "Baba?" "Ben babamız değilim" diyerek Rein'e doğru bir adım attı Dha. Rein kaşlarını çattı. Babamız sözü kafasını karıştırmıştı. "O zaman.. sen kimsin?" "Ben senim."