"Gel Theo, gel."Theo aralık kapıda durduğunda Kral Leonard ona seslenmişti. Kralın dinlenme odasındaki iç odadaydılar.
"Beni çağırmışsınız kralım?" dedi Theo soran bakışlarla. Leonard'ın tek olacağını düşünmüştü ama Melioth da onunla birlikteydi. İkisi de Leonard'ın masasının üzerine eğilmiş bir şeye bakıyorlardı. Theo yaklaşınca onun bir harita olduğunu gördü.
Üç ülkenin detaylı bir haritasıydı.
"Yardımına ihtiyacımız var Theo" dedi Leonard. "Melioth ve ben Phandor kralına bir mektup göndermeyi düşünüyoruz. Onunla görüşmek için bir davet mektubu."
Theo duyduklarına şaşırsa da yüz ifadesini bozmadı.
"Emin misiniz?" diye sordu Theo. "Phandor kralı görüşmeyi kabul etmeyebilir. Gönderdiğimiz mektupları bile geçiştirmişti."
"Evet, eminiz" dedi Melioth. "Leonard bana anlattı her şeyi. Phandor kralı birazcık onura sahipse görüşmeyi kabul edecektir."
"Peki, siz nasıl isterseniz" dedi Theo. "Ben ne yapmalıyım?"
Leonard masanın köşesine konmuş kağıdı Theo'ya uzattı ve okumasını işaret etti. Theo mektuba göz gezdirdi. Mektup daha çok Melioth'un ağzından yazılmış gibiydi.
Görüşme yeri olarak da Saleran seçilmişti.
Theo mektubun altındaki iki kralın mührüne baktı. Bu apaçık bir ittifak göstergesiydi.
"Bence uygun" dedi Theo mektubu onaylayarak. Mektuptaki sert üslup hoşuna gitmişti.
"Güzel" dedi Leonard. "Bunu en kısa zamanda Phandor'a ulaştırmanı istiyorum. Melioth buradan gitmeden bize bir cevap gelse iyi olur."
Theo başını salladı. Görüşmenin Saleran'da olması pek hoşuna gitmemişti ama yapabileceği bir şey yoktu. Saleran krallığı en güçlü krallıktı ve böyle bir görüşme için en uygun yerdi. Theo sorunları çözmeyi sonraya bırakacaktı.
Aklında yeterince cevapsız soru vardı zaten. Önce onların cevaplarını bulmalıydı.
Leonard'ın yönetimle ilgili birkaç meseleyi sorgulamasından sonra Theo odadan çıkmış ve kendi çalışma odasına yönelmişti.
Kapısının önünde uzun boylu birinin beklediğini gördüğünde adımlarını hızlandırdı Theo. Bekleyen kişi arkası dönük olduğundan Theo onun kim olduğunu göremiyordu.
"Ah sen miydin Remah!?" dedi Theo şaşkınlıkla, bekleyen kişi adım seslerini duyup döndüğünde. "Ben de kim olduğunu anlamaya çalışıyordum. Ne zaman geldin?"
"Az önce, efendim" dedi Remah saygıyla. "Eşyalarımı bırakıp sizin yanınıza geldim."
Theo odasının kapısını açtı ve geçmesi için ona yol verdi. Remah yanından geçerken sırtına hafifçe vurdu.
"Hoş geldin o halde. Anlat bakalım" dedi Theo masasının başına geçerken. "Nasıl geçti zaman? Bir şeyler öğrenebildin mi?"
"Oldukça verimliydi" dedi Remah. "Bir büyücü ustasının yanında aylarca kalıp da bir şey öğrenememek elde değil ki."
Theo onun ifade şekline güldü. Odasının kapısı çalınana kadar Theo, Remah'ın anlattıklarını dinlemiş, öğrendiği şeyleri sorgulamıştı.
Remah'ın usta büyücülüğe geçişini denetlemek için yaptığı şeyleri bilmesi gerekiyordu.
"Theo amca?" diyerek içeri girdi Rein. İçeride başka birinin olduğunu görünce kapının önünde durdu. "Böldüğüm için üzgünüm, ben sonra gelirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL EJDERİN UYANIŞI
FantasyKIZIL EJDERİN KANI hikayesinin 2. kitabıdır. "Baba?" "Ben babamız değilim" diyerek Rein'e doğru bir adım attı Dha. Rein kaşlarını çattı. Babamız sözü kafasını karıştırmıştı. "O zaman.. sen kimsin?" "Ben senim."