"Buna inanamıyorum!" dedi Rein bir kez daha. "Bunu nasıl yaparsın!?"
Kera ona Phandor'da olduğunu söylediğinde Rein bir an donakalmıştı. O sırada yanında duran adam herkese yemeğe geçebileceklerini söyleyerek salonu boşaltmıştı. Sonra da hemen yan tarafında bulunan bir kapıyı işaret edip orada konuşabileceklerini söyleyerek Rein'i bu odaya getirmişti.
Yanan bir şömine, bir masa, beş sandalye ve içi kağıtlarla dolu olan bir dolabın bulunduğu küçük bir odaya girmişlerdi. Kera ve Rein ayaktayken kendini Rohan olarak tanıtan kişi oturmuştu.
Rein böyle bir şeyin olabileceğini hiç düşünmemişti. En fazla Dha öyle söylediği için Kera'nın onları bırakıp gidebileceğini düşünmüştü.
Onu Phandor'a kaçırabileceği aklının ucundan bile geçmezdi!
"Gerçekten üzgünüm Rein" dedi Kera bir kez daha. "O an böyle yapmam gerekiyordu-"
"Böyle yapman gerektiğine emin misin?" diye bağırdı Rein sertçe. Kera yutkunarak ona baktı. "Emin misin dedim!?"
"Ona ihanet edemezdim.." diye fısıldadı Kera başını sol taraflarındaki Rohan'a doğru eğerek. "Seni orada da bırakamazdım, saraya da götüremezdim. Tek yapabileceğim seni gemimizdeki doktora götürmekti. Seni doktora gösterip yaşadığından emin olunca güvenli bir yere bırakacaktım Rein ama seni gemiden çıkaramadım-"
"Beni sadece orada bırakmalıydın Kera!"
"Anlamıyorsun Rein! Öldün sandım! Ölmüş gibiydin, nefes almıyordun! Ben sadece.. sana yardım etmek istedim, seni doktora götürmek istedim ama o halde seni diğerlerinin yanına götüremezdim. Hepsi öfkelenecekti ve beni suçlayacaktı. Neden seni çağırdığımı bilmek isteyeceklerdi, bunu yapamazdım Rein.."
Rein onun kalın sesinin saklamaya çalıştığı üzüntüyü hissedebiliyordu. Ona kızmak istemiyordu ama diğerlerinin onun kaybolduğunu görünce ne kadar endişeleneceklerini biliyordu. Onlara bunu yaşatmaya Kera'nın hakkı yoktu. Sebebi geçerli de olsa geçersiz de olsa bunu yapmamalıydı.
"Olan olmuş.." diyebildi güçlükle kendisini sakinleştirerek. Etrafında onu durdurabilecek kimse yokken sinirlenip büyü yapmak istemiyordu. "Hemen diğerlerine haber vermem gerek. Ne zamandır uyuyorum?"
Rein on beş günü geçmemiş olmasını umuyordu. Phandor ile Saleran arası yolculuğun on gün civarı sürdüğünü söylemişti Cynan. Şimdi Phandor'da olduğuna göre on gün kesin geçmiş olmalıydı. Yarası da iyileşmişti.. onu da hesaba katması gerekiyordu ama ne kadar sürede iyileşebileceği hakkında hiçbir fikri yoktu.
Kera ve Rohan birbirine baktığında Rein istemsizce nefesini tuttu.
"İki aydır uyuyorsun Rein."
Rohan'dan duyduğu cevap Rein'e bir tokat gibi çarpmış ve sendelemesine sebep olmuştu.
"İki ay mı?" diye tekrar etti Rein sessizce. Yanlış duymuş olabilirdi.
"Evet, neredeyse iki ay oldu."
Duyduğu kelimeler kafasının içinde azalan uğultuyu bir anda arttırmıştı. Rein iki aydır ortada yoktu. Yuran ve Raviel bu süre içerisinde yanında değildi.
İki aydır ondan kimsenin haberi yoktu.
Rein geride bıraktıklarını düşünerek öfkeyle soluduğunda şöminedeki ateş ve masanın üstündeki mumlar söndü. Her yer karanlık olmuştu.
Ne yapacaktı şimdi? İlk önceliği sakin olmaktı. Sonuçta yaşıyordu.. şimdi yola çıkarsa on güne evde olurdu.
Sakin olmalıydı.
![](https://img.wattpad.com/cover/55372263-288-k233992.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL EJDERİN UYANIŞI
FantasyKIZIL EJDERİN KANI hikayesinin 2. kitabıdır. "Baba?" "Ben babamız değilim" diyerek Rein'e doğru bir adım attı Dha. Rein kaşlarını çattı. Babamız sözü kafasını karıştırmıştı. "O zaman.. sen kimsin?" "Ben senim."