"Çocuk.. uyan."
"Uyanman gerek.. çocuk.."
"Minik ejder.. kendine gel hadi.."
Rein sürekli duyduğu seslerle yavaşça karanlıktan sıyrıldığını hissetti. Bedenini, duyduğu sesi ve etrafını algılamaya başlarken gözlerini güçlükle açtı.
"Sonunda.." dedi sürekli onu çağıran ses. Ses ezici bir baskıyla kafasının içinde dolaştı. "..uyandın."
Rein parlak ışıktan kamaşmasıyla gözlerini anında tekrar kapattı ve eliyle yattığı yeri tarayarak gözü kapalı doğrulmaya çalıştı. Etrafındaki yoğun enerji tanıdık hissettiriyordu. Kafasının içinde duyduğu ses de öyle..
Oturduğunda ellerini gözlerinin önüne getirdi ve parmaklarını aralayarak gözlerini açtı. Işığa alışması uzun sürmedi ve Rein konuşanın kim olduğuna bakmak için elini çekerek gözlerini kırpıştırdı. Gözleri birkaç adım ilerisinde duran ejderha kafasına takıldı ve Rein neyin tanıdık geldiğini o an anladı.
Ordaydı.
Ayana'nın yanındaydı.
"B-Ben buraya nasıl geldim?" diye sordu Rein şaşkınlıkla. O sırada bayılmadan önce olanlar zihnine hücum etti ve Rein ellerini sıktı. "Öldüm mü yoksa?"
Hemen önünde başını yere dayamış olan beyaz ejderha burnundan duman çıkardı. Rein yüzüne çarpan buharı eliyle sallayarak önünden itti ve ejderhanın aralanan devasa dudaklarının arkasından sivri dişlerini gördü.
Bir dişinin boyutu Rein'in kolu kadardı!
Rein kendisini çok küçük hissederken başını yukarıya doğru kaldırdı ve ejderhanın gözleriyle gözlerini buluşturdu. Mavinin görüp görebileceği en güzel tonu olan kocaman göz bebeğinde beyaz ışıltılı noktacıklar vardı. Rein onun gökyüzünün en huzurlu zamanlarını andıran canlı mavi gözlerine hayranlıkla bakarken ejderha ince, şeffaf göz kapaklarını yavaşça açıp kapadı. Beyaz derisi parlayarak etrafa gözlerini acıtacak bir ışık yayıyordu. Rein ejderhanın devasa kafasının gerisinde ne olduğunu görmeye çalıştı ama gözlerini kısarak bakmasına rağmen aydınlıktan başka bir şey göremedi.
Ejderhanın başının gerisi sadece.. sadece parlaktı. Rein onun görüntüsüne dalıp öldüğünü bile unutmuştu.
Ayana çok.. çok ama çok göz kamaştırıcıydı. Hem de gerçek anlamda. Rein onun gördüğü en etkileyici ejderha olduğunu düşündü. Hatta gördüğü en etkileyici varlıktı.
Muhteşemdi, parlaktı ve güzeldi. Çok gerçek dışıydı. Gördüğü diğer ejderhalardan farklı bir havası vardı.
Gözleri ejderhanın beyaz teninden geçen altın rengine karışmış mavimsi çizgileri takip etti. Çizgiler gözlerinin etrafında karmakarışık şekiller oluşturup ejderhada mistik bir hava oluşturuyordu. Rein gözlerini iyice kıstığında ejderhanın altından yapılmış gibi görünen boynuzlarını güç bela seçebildi.
Ejderhada dört tane boynuz vardı. Oysa Rein'in gördüğü bütün ejderhalarda iki tane boynuz vardı. Rein o boynuzlarda da ejderhanın bedenindeki şekillerden olduğunu gördüğünde parlaklığa bakmaya daha fazla dayanamayıp acıyan gözlerini kapattı. Gözlerini tekrar açtığında istemsizce ejderhanın gözlerine baktı.
"Neredeyse ölüyordun."
Ejderhanın sesi kafasının içine usulca fısıldadı ve Rein gözlerini onun gözlerinden çekerek hayranlıkla açık kalmış ağzını kapattı. Ejderhanın ne dediğini de biraz durduktan sonra fark etti.
![](https://img.wattpad.com/cover/55372263-288-k233992.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL EJDERİN UYANIŞI
FantasyKIZIL EJDERİN KANI hikayesinin 2. kitabıdır. "Baba?" "Ben babamız değilim" diyerek Rein'e doğru bir adım attı Dha. Rein kaşlarını çattı. Babamız sözü kafasını karıştırmıştı. "O zaman.. sen kimsin?" "Ben senim."