Cynan odasının kapısını ses çıkarmadan açtı ve içeriye süzüldü. Güneş yeni doğmuştu ve o Rein'i uyandırmak istemiyordu.
"Bir sorun olmadı sanırım?" diye sordu sessizce pencerenin önünde duran Yuran'a. Odada Raviel'in varlığını da hissediyordu ama Raviel görünmezdi. İyileşmediğinden öyle olduğunu düşündü Cynan.
"Hayır.. hiçbir şey olmadı" dedi Yuran da fısıltıyla.
Cynan babasıyla kütüphaneye gittikten sonra bir ara Rein'i kontrol etmeye gelmişti. Olası bir duruma karşı Yuran'a onu nerede bulabileceğini söylemesi gerekiyordu. Cynan'ın gözleri kendi yatağına kaydığında gördüğü şeyden emin olmak için yatağına yaklaştı. Gözlerinin havanın yarı karanlığında ona oyun oynadığını umuyordu. Ama umduğu gibi değildi.
İkizler onun yatağında sırt sırta vermiş uyuyordu.
"Bunların ne işi var burada!?" dedi Yuran'a dönerek.
"Sen gece gelmeyeceğim diyince gitmediler" dedi Yuran.
"Bu odada kalmaları çok tehlikeli!"
Cynan sesinin tonunu ayarlayamayınca Rein kıpırdanmıştı. O hareketsiz kalana kadar ikisi de sessiz kaldı.
"Rein onlara söz geçiremedi işte.." dedi Yuran Cynan'a yaklaşarak. "Ben de Raviel'i çağırdım bu yüzden.. hem Rein de bir şey olur korkusundan uyuyamadı, yeni daldı uykuya."
"Neyse.." dedi Cynan kaşlarını çatarak. Şu anda kendini dizginlemeyi bırakmak ve yatağında yatan ikizleri tekmeleyerek uyandırmak istiyordu. Ama şimdi bunu yaparsa onların gürültüsünden bütün saray uyanırdı. Kral birkaç oda ötede yatarken bunu yapmayacaktı. "Uyandıklarında beni bulmalarını söyle."
Cynan kıyafetlerini sessizce değiştirdikten sonra dün gece masanın üzerine bıraktığı kağıtları aldı ve odasından çıktı. Mutfağa uğrayıp karnını doyurduktan sonra dün toplantı yaptıkları büyük salona gitti ve herkes toplanana kadar Phandor'la ilgili raporları gözden geçirdi. Dün nezaket gereği her şeyi konuşamamışlardı ama bugün Phandor'un Elosar'da yaptığı her şey ortaya dökülecekti.
Lord Hiran Phandor kralı adına konuşup her şeyi açıklayacağını söylemişti. Cynan buraya kadar gelmelerinin boşa gitmeyeceğini umuyordu. Yapılanların hepsinin hesabını vermeleri gerekiyordu.
Sonunda odaya birileri girmeye başladığında Cynan her şeyi iki kez okumuştu. Hızlıca raporları kimsenin görmemesi için topladı ve ters çevirerek gelenleri selamladı. Babası da dahil bu toplantıya katılacak olan herkes geldiğinde odadaki en genç kişi Cynan olmuştu.
Saleran'dan altı kişi, Elosar'dan beş kişi ve Phandor'dan dört kişi olmak üzere on beş kişi masaya oturdular.
Gereksiz hal hatır sorularından sonra Melioth esas konuya başladığında Cynan doğruldu.
"Artık lafı uzatmayacağım" diye başladı Melioth. Bu odadaki en yüksek mevkili kişi oydu. Hatta dünyadaki en büyük ve en gelişmiş ülkenin kralı olduğundan sadece odanın değil dünyanın da en önemli kişisi oydu.
Cynan gibi bunun farkında olan diğerleri de gözlerini aniden ciddileşen Melioth'a dikmiş ve sessizleşmişti.
"Leonard'la beraber kralınıza yazdığımız mektupta bazı şeylere değinmiştik. Ama kralınız olanları açıklamak için burada değil, geleceğini ve her şeyi açıklayabileceğini söylemesine rağmen."
"Çok üzgünüz efendim, gerçekten. Kralımız Lukan yola çıkmadan önce ağır şekilde hastala-"
"Neyse olan olmuş" dedi Melioth açıklama yapmaya başlayan Hiran'ın sözünü bölerek. "Sen kralın adına konuşacağını söylemiştin. Anlat bakalım, Phandor neden bizim ülkelerimize karışıyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL EJDERİN UYANIŞI
FantasyKIZIL EJDERİN KANI hikayesinin 2. kitabıdır. "Baba?" "Ben babamız değilim" diyerek Rein'e doğru bir adım attı Dha. Rein kaşlarını çattı. Babamız sözü kafasını karıştırmıştı. "O zaman.. sen kimsin?" "Ben senim."