13.Bölüm

166K 2.7K 152
                                    

Profilimde ki 'Skin' ve 'Amenta' isimli kitapları okursanız sevinirim

****

-The Pretty Reckless - Make Me Wanna Die ile okuyun *-*  

'' Mükemmel bi adam değildi, ama benimdi. ''

**** 

-Luke'un Anlatımı-

 '' Az önce ki kız kimdi bil bakalım. '' Elimi cebime sokup Malik'e yaşatacağım acıları aklımda kurgularken John merakla bana bakıyordu. '' Malik'in yeni gözdesi. '' John şaşkınlık dolu bakışlarını bana çevirdiğinde dişlerimin arasından tısladım. '' Her zaman en güzel hatunları seçer , pezevenk. '' Aklımda dönen intikam düşünceleriyle gaza köklenip mavi gözlerimi yola kilitledim. '' Bu sefer onu üzmeyeceğim. '' Sinsice sırıtırken planımın özetini John'a açıkladım. '' Gözleri önünde kızını becereceğim. '' John kahkaha atmaya başlayınca ona katıldım. Ah Malik. Sanırım rahat yaşamın son bulmuş oldu.

 -Lucy'nin Anlatımı-

 '' Ağzının suları akıyor. '' Stefan konuşana kadar asansörde öylece yeri inceleyip az önce ki Luke'u düşünüyordum. O gerçekten ... çok ... seksiydi! Tanrım. Geldiğimiz ultra lüks otelin asansörü durunca kapılar yavaşça açıldı. Dışarıya adımımı atıp Stefan'ın gelmesini bekledim. Yanıma gelince elime bir kart verdi. '' Odanın kartı bu.  Hemen solunda ki oda bana ait. 302 numara  senin 303 benim.'' Bir şey demeden yanından ayrılırken aklımda olan tek bir şey vardı. Uyumak. Kesinlikle. Uzun ve boş koridorda ayak seslerim mırıltı gibi kulağıma dolarken kollarımı önümde birleştirip derin bir nefes aldım.  302 numarayı ararken elimi cebime atıp uzun süredir kapalı olan telefonumu açtım. Pin kodunu girdikten sonra odalara bakarken 302 numarasını görmemle durup kartı kapıya tuttum. Kapı açılınca içeri geçtim. Telefonumdan aralıksız gelen bildirim sesiyle kilidi açıp baktım. Facebook , Twitter gibi sosyal paylaşım sitelerdinden gelen bildirimler dışında Zayn'den gelen cevapsız aramalar ve mesajları önemsemeden telefonumu kapatacakken odayı Rihanna'nın kadife sesi doldurmaya başladı. Ekranda kocaman '' Aptal Zayn '' yazısı gözükürken hangi akla hizmetse cevapladım. ''Tanrım! Sonunda! Lucy!'' derin bir nefes alıp oldukça yumuşak görünen yatağa oturdum. Bir şey demeden onu dinliyordum. Nefes seslerimi dinledikten sonra konuştu. '' Ondan ayrıldım. '' yüzüme çarpık bir gülümseme yerleştirdim. '' Umurumda değil .'' mırıldanıp yatağa uzandım ve gözlerimi kapadım. '' Lucy ... ne demek umurunda değil sevgilim ?'' Gözlerimi açtığımda boğazlarım yırtılırcasına bağırarak konuşmaya başladım. '' Sevgilim derken?!'' Yumuşak yatakta doğruldum. Göz yaşlarım akmak için savaş verirken konuşmasını bekledim. '' Gelmedin Zayn. Arkamdan gelirsin sandım. Beni seviyorsun sandım. Arkamdan gelip '' Orospular gibi gitmeyi tercih etme. Sen benim. Şimdi sarıl bana '' demeni bekledim. Ben bekledim Zayn. Seni bekledim. Ama sen kalmayı tercih ettin. Sen beni kandırdın. Stefan'ı güçsüz göstermek için beni kandırdın. '' Göz yaşım usulca yanağımdan aktığında gözlerimi açtım. '' Senden nefret ediyorum. '' konuşmasına fırsat bırakmadan telefonu kapatıp başımı yastığa gömdüm. Evet şimdi ağlama vakti. 

****

Gözlerimi aralayınca aptal gibi kısık gözlerimle etrafı süzüp burnumu çektim. Odaya yayılan iğrenç sesle yüzümü buruşturup kuş tüyünden yapılmış kadar yumuşak olan  yataktan kalkıp gerindim. Başımı arkaya çevirip otelin lüks penceresinden içeri giren karanlığı görünce gözlerimi büyüttüm. Biz buraya geldiğimizde sabahtı. Tanrı aşkına. Bir süre daha dışarıya bakıp adımlarımı oldukça büyük otel odasında ki kapısının bile son derece lüks durduğu banyoya yönlendirdim. Kapı kolunu yavaşça tutup aşağıya indirdikten sonra kapıyı ittim. Gördüğüm manzara ile şaşırmıştım. 5 kişinin sığabileceği büyüklükte küvet vardı. Bu  küvette saatlerce durmalıyım diyerek büyük banyo tezgahına ilerleyip musluğu açtım. Suyu avuçlarıma doldurup yüzüme çarpınca kendime gelmenin verdiği rahatlıkla bir süre aynada ki yansımama baktım. Çökmüştüm. 2 günde zayıflamıştım gerçekten. Dolgun yanaklarım hafif sönmüş her zaman fazlasıyla güzel bulduğum dudaklarım çatlamış ve göz altımda torbalar oluşmuştu. Ha birde göz çevrem kırmızıydı. Zayn'e lanet ederek gelen tuvalet isteğimle klozete ilerleyip kalçalarımın altında biten şortumu indirip klozete küçük popomu yerleştirip işimi gidermeye başladım. O sırada aklıma yanımda telefonum dışında hiçbir şeyim olmadığı geldi. Kıyafetim bile yoktu. Daha önce böyle bir depresyon olaylarım olunca Stefan beni New York'a getirmişti. Ve o zamanda sadece telefonum yanımdaydı. Yine Stefan'a aldırmıştım kıyafetlerimi bu yapmadığım bir şey değildi. Normalde alışveriş meraklısı olmayan ben gittiğimiz yerde ki kıyafetlerin orijinal ve orijinal fiyatlarından dağlarca kadar ucuz olduğunu görünce 15 elbise 16 şort ve 8 tane kotla 19 tane tişört aldırmıştım. Ha bir de 4 çift ayakkabı. Stefan benim ne görsem almama kızmıyor tam tersine daha fazla al diyordu. Aile durumu bizim ki gibi oldukça iyi olduğu için bu kadar rahattı. Ya da benim bilmediğim 'Gizli ' işleri sayesinde. Kendimle konuşmayı kesip ayağa kalktım ve şortumu tekrar giyip ellerimi yıkadıktan sonra büyük banyodan çıkıp yatağa ilerlerken kapının tıklatılmasıyla arkamı dönüp kapıya ilerledim. Kapı kolunu tutup aşağıya indirdiğimde Luke Meteor Cuthbert ile karşılaştım. Yüzüme yayılan gülümseme ile konuşmasını bekledim.

Bad BoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin