Profilimde ki 'Skin' ve 'Amenta' isimli kitapları okursanız sevinirim
Merhaba! Geç geldiği için kızanlara hemen bir açıklama yapmak istiyorum 6 sayfa 2.219 sözcükten oluşan duygusallı bir bölüm yazdım. Dünden beri moralim çok bozuk ve bunu bölüme yansıttım anlayacaksınızdır zaten. Hikaye çok duygusal giderken sonunu okuyunca bana sövenler olacak ama size gelecek bölüm hiç ummadığınız bir şey olacak demiştim :D. 2.kitap söz konusu değil bunu tekrar hatırlatayim ve okullar kapandığı gün bu kitapta bitecek haberiniz olsun. Yorumlarınızın hepsini okuyorum cevap verebildiklerimi cevaplıyorum. Geçen bölüm tüm yorumları -bir kaçı dışında- cevapladım ve bu bölümde elimden geldiğinde cevaplayacağım. Ayrıca hikayeye Selen bir video daha yapmış Video multi'de var. Aranızda beni instagramdan takip edip DM ile konuştuklarım ve samimileştiklerim oldu ayrıca soruları olanlar cevaplarını aldı bu yüzden instagram'dan takip edin diyorum! :D (@rihfectt) Ve facebook sınırı geçti! Buna ayrı bir mutlu oldum umarım bu bölüm sınırıda hemen geçer facebookta. Çok konuştum değil mi ama? :D Neyse iyi okumalar.
Rihanna – Take A Bow ile okuyun
'' Ne kadar mutluyum dersem , o kadar yalnız hissettim. ''
****
'' Sen iyi olduğuna emin misin? '' Dedi az önce ki sinirli haline nazaran sakin olan Luke. '' İyiyim dedim ya. '' Kaşlarını havaya kaldırıp inanmadığını belli ederek bana bakarken gözlerimi devirdim ve kahvemden bir yudum daha alıp gıcırdayan ahşap sandalyede arkama yaslandım. '' Pekala. Sanırım boşuna onun deposuna gitmişim. O burada bile değilmiş. '' Rahatsızca yerimde kıpırdanıp ağlamaktan acıyan gözlerimi şirin kafenin penceresine dikip dışarıyı seyretmeye başladım. '' Selam millet!'' Lilly ve Carly aynı anda neşeyle cıvıldadıklarında onlara bakıp gülümsedim ve tekrar kafeden dışarıyı izlemeye başladım. '' Hey. '' Carly'nin fısıltılı sesini kulağımda duyunca irkildim. '' Zayn seni mutfakta bekliyor. '' Diye sessizce fısıldadı. Başımı belli-belirsiz sallayıp yarım saattir hiç kalkmadığım rahat ama bir o kadar gıcırtılı sandalyeyi geriye doğru bacaklarımla itip ayağa kalktım. '' Lavaboya gidiyorum. '' Diye mırıldanıp masadan uzaklaşırken arkama baktım. Hiç biri bana bakmayınca rotamı mutfağa çevirdim. Yuvarlak pencereleri olan kapıyı gördüğümde elimle itip içeri girdim. Çalışanların başı bana dönerken tebessüm ederek onlara selam verdim. Onlarda bana karşılık verip işlerine dönerken kilolu ve aşçı olduğunu tahmin ettiğim pembe yanaklı yaşlı adam yanıma gelip en şirin ses tonuyla konuştu. '' Zayn'i arıyorsan şu depoda kızım. '' içten bir gülümseme yollayıp nazikçe teşekkür ettim ve depo yazan kapıya ilerledim. Yaklaşık 30 saniye sonra deponun kapısını itip içeri girdiğimde Zayn yaslandığı masadan kıçını çekip bana doğru adımladı. Kollarımı beline sarıp başımı göğsüne gömdüm ve yorgunca gözlerimi kapadım. '' Oh , bekle bebeğim nasıl gidiyor. '' Omuz silktim ve göğsüne biraz daha sinip konuştum. '' Bu halimle onların yanında olmak mide bulandırıcı. '' Elleri saçlarımda rahatlatıcı bir gezintiye çıktığı sırada sessizce mırıldandı. '' Birkaç saat sonra annenin yanına gideceğiz güzelim. Rahatla. Ayrıca burada beklerken David'i okul kaydını dondurmak için yolladım. '' Başımı salladım. Bu kararı sabah Luke depoya gittiğini duyup güzel bir plan yaptıktan sonra vermiştik. Ve hiçte şikayetçi değildim. '' Sen hala üzgünsün.'' Tekrar dolmaya başlayan gözlerimi sıktım ve derin nefesler aldım. Beni kendinden uzaklaştırıp sıcak elleriyle yüzümü avuçladı. '' Lütfen ağlama artık. '' Göz yaşlarından dolayı parlayan gözlerime bakarken yutkundu ve elimi avuçları arasına alıp kalbinin üstüne koydu. '' Burası acıyor sen ağlayınca. '' Çaresizce bana bakarken konuştu. '' Lütfen ağlama artık. Sol yanım acıyor sen ağlayınca. Bak gerekirse babanı öldürürüm ama yeter ki ağlama. '' Derince bir nefes verip parmaklarımın ucunda yükseldim ve dolgun pembe dudaklarına uzun bir öpücük kondurdum. Elini belime yerleştirip geri-geri giderken birden beni çevirip masaya yatırdı. Hızla üzerime çıkıp dudaklarımı öpmeye devam ederken pantolonundaki şişliği fark edince inledim. Elimi saçlarından geçirip dudaklarımızı ayırdım. '' Siktir. Lucy seni şuan becermek istiyorum. '' Kıkırdadım ve kalçamı kaldırıp ona bastırdığımda ne olduğunu anlamadan şortumu çekti çıkardı. Pantolonunu hızla çıkarırken mırıldandı. '' Bu sefer kısa olacak güzelim. '' Ne yani unların içinde sevişecek miydik? Birkaç saniye sonra içime girdiğinde zevkle inleyip saçlarını çekiştirdim. Hızından dolayı metal masanın yere sürterek çıkardığı sesle dişlerim kamaşmıştı. Kapıdan gelen sesle Zayn aniden durdu. '' Her şey yolunda mı gençler? '' Zayn derin bir nefes verip bu sefer yavaşça işine devam etti '' Evet yolunda biz iyiyiz!'' Birkaç dakika sonra Zayn kalçalarımı kavrayıp masadan kalktı ve un paketlerine sırtımı yaslayıp hızını 2 kat daha arttırdığında dudaklarımı ısırıp inlememek için kendimi sıktım. Birkaç dakika sonra beraber yere yığıldığımızda derin-derin nefesler alıyorduk. '' Vay canına seni depoda becerdim. '' gözlerimi devirip ayağa kalktım ve bileklerime kadar inmiş külodumla şortumu çekip giydim. '' Gitmeliyim. Şüphelenirler. '' Başını sallarken kemerini vuruyordu bile. Gülümseyip kapıya ilerlerken kolumdan tutup beni kendine çevirdi. '' Teşekkür ederim güzelim. Bu harikaydı. '' Gülümseyip sakallarında elimi gezdirdim ve mırıldandım. '' Asıl ben teşekkür ederim yanımda olduğun için. '' Bir süre elalarına bakıp depodan çıktım. Hızlı bir şekilde mutfaktan çıkıp masaya ilerledim. Luke ve Stefan bana dönünce gülümseyip yerime oturdun. ''Tuvaleti götüne soktun sandım. Nerede kaldın?'' Carly'e gözlerimi devirmekle yetindim. ''Annemle konuştum. Üzgünüm.'' Hepsi anlayışla başını sallarken arkama yaslandım. Çok sıkılmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Boy
Fanfiction... ''Bana bir söz ver '' nefesi yüzüme çarparken zorlukla yutkunup ela gözlerine baktım. Bakışlarında o kadar çok duygu besliyordu ki saatlerce gözlerine bakmak istiyordum. Aşk-Nefret-Özlem-Hüzün-Acı ve daha bir çok duygu dolu bakışları dudaklarıma...